Istranca dağlarının Bulgaristan tarafında ezgiler, Türkiye tarafında dinamit sesleri
“Coğrafya kaderdir" sözü Bulgaristan-Türkiye sınırında bulunan Istranlara bakınca “coğrafya kederdir”e dönüyor! Zira Bulgaristan tarafında Balkan ezgileri Türkiye tarafında dinamit sesleri duyuluyor.
Fotoğraflar: Göksal Çidem
Özer AKDEMİR
İzmir
Ünlü düşünür İbn-i Haldun’un “Coğrafya kaderdir” sözü Bulgaristan-Türkiye sınırında bulunan Istranca Dağlarının iki yakasındaki durumuna bakınca “coğrafya kederdir”e dönüyor! Bir tarafta ülkenin en büyük korunan alanı ilan edilerek Doğal Park statüsünde korunan dağın Türkiye tarafı ise madencilik ve diğer sanayi işletmeleri nedeniyle delik deşik durumda.
"ISTRANCALARI KORUMAZSANIZ İSTANBUL İÇİN PLAN YAPMANIZA GEREK KALMAZ"
Yıllardır Istrancaların bu iki yakasındaki çelişkiye dikkat çeken Kırklareli Kent Konseyi Çevre Komisyonu Başkanı Göksal Çidem, dağın sadece Kırklareli ve Ergene Havzası için değil özellikle ülkenin en büyük kenti İstanbul açısından son derece yaşamsal bir konumda olduğuna dikkat çekiyor. Çidem, “İstanbul için hangi planı yaparsanız yapın, Istrancalar yok edilmeye devam ederse, İstanbul için plan yapmaya gerek kalmayacak. Çünkü havası ve suyu kalmayacak!” uyarısında bulunuyor. Çidem konuşmasını şöyle sürdürüyor; “Istrancaların 1/3’ü Bulgaristan’da, 2/3’ü Türkiye’de. Istrancalar Türkiye nüfusunun yüzde 20-25’nin yaşadığı İstanbul için de çok önemli. İstanbul’un nefes borusu ve içme suyu kaynağıdır”. Bölgede yapılan bilimsel araştırmalarda 2 bin 117 bitki türü ve 2 bin 62 hayvan türü olmak üzere toplam 4 bin 179 tür canlı türünün tespit edildiğini aktaran Çidem, konumu itibarıyla iki kıta arasında bir köprü olan Istrancaların, geçmiş buzul dönemlerinde buzul geçirmediği için türlere sığınak görevi gördüğünü, farklı iklimsel koşullara ve farklı ekosistemlere sahip olması nedeniyle de biyoçeşitlilik açısından çok zengin olduğunu ifade ediyor.
"İKİ ÜLKENİN DAĞA BAKIŞ AÇISI SİYAHLA BEYAZ KADAR FARKLI"
Istracaların doğal yaşamın devam ettiği Avrupa ve ülkemizin mutlak korunması gereken alanların başında geldiğine vurgu yapan Çidem, iki ülkenin Istrancalara bakışı ve yaklaşımı arasındaki farkın ise siyah ve beyaz kadar farklı olduğu görüşünde. “Bulgaristan tarafı 24 Ocak 2021’de Istrancaların korunmaya alınmasının 26. yılını kutlayacak. Bu etkinliği her yıl yapıyorlar. Bulgaristan Istranca Park Bulgaristan’ın en büyük korunan bölgesi, aynı zamanda ülkenin en büyük doğal parkıdır. Biyosfer rezerv alanıdır. Alan 1161 kilometre karedir. Toplam 21 yerleşim yeri sınırları içinde bulunuyor”. Çidem, Istranca Doğa Parkı’nın insan ve doğanın, korunmuş çevrenin, korunmuş geleneklerin, kültürel ve tarihi anıtların başarılı bir şekilde bir arada yaşamasına bir örnek oluşturduğunu belirtiyor.
Istrancaların ülkemizdeki durumunu ise “tam bir yıkım” olarak tanımlayan Çidem, “Karşıda dikkat hayvan çıkar” yazarken Türkiye tarafında ise “Dikkat kamyon çıkar” yazıyor sözleriyle farkın tabelalara yansımasını bu şekilde özetliyor.
BİR YANDA BALKAN EZGİLERİ DİĞER TARAFTA DİNAMİT SESLERİ
Türkiye ile Bulgaristan sınırını çizen Mutlu (Rezve) Deresi’nin de sınırın iki yakasında çok farklı bir akış seyri olduğuna dikkat çeken Çidem, Bulgaristan tarafından adı gibi “mutlu” bir şekilde akan derenin Türkiye tarafından ise ıstırap içindeki Istrancalardan geçtiğini dile getiriyor. Bulgaristan’da koruma ilan edilen hektarlarca alanın Türkiye tarafından taş, kalker, kil ruhsatları ile “kullanma” amaçlı belirlendiğine vurgu yapan Çidem, “Aynı bulutta ıslanan, aynı kuşun sesini duyan, aynı havayı teneffüs eden, aynı suyu içen dağın iki yakasındaki insanların doğaya bakış açıları birbirinden bu kadar farklı maalesef. Bir tarafta festivaller var. İnsanların eğlenirken duydukları Balkan ezgileri, gayda ve davul sesi. Bizim tarafta ise dinamit sesleri, kamyon ve iş makineleri sesleri. Deyim yerindeyse 'Taş Devri'ni yaşıyoruz” diyor.
TÜRKİYE’DE KORUMA PLANLARI HAZIR AMA KORUMA YOK
Bir an önce komşu Bulgaristan gibi Istrancalarda yaşayan tüm canlıları bir bütün olarak koruma için acilen adım atılması gerektiğine işaret eden Çidem, bu konuda şu görüşleri dile getiriyor; “Bununla ilgili tüm plan ve projeler zaten hazır. 2010 yılında AB projesi kapsamında tamamlanan biyosfer rezerv alan çalışması UNESCO’ya sunulmak üzere 11 yıldır bekliyor. Neden beklediğine gelince; bilgi edinme yasası gereği verilen cevapta “Bizim yasalarımız korumak için yeterli yetkinliğe sahiptir” deniliyor. O zaman sormak gerekmez mi? AB projesi için yerli ve yabancı onlarca uzman neden 2 yıl dağda çalıştı?”
BULGARİSTAN TARAFINDAKİ KORUMA ALANLARI
Çidem, Istrancaların Bulgaristan tarafındaki koruma alanlarına dair şu bilgileri veriyor:
Krivinizovo Koruma Alanı (109 ha): Küçük bir Mısır akbabasının yaşam alanı olduğu için korunduğu ilan edildi. Veleka Nehri vadisinin güney yamaçlarının bir kısmını kaplar.
Moryane Koruma Alanı (102.7 ha): Veleka Nehri’nin kayalık sağ kıyısında, Zvezdets köyünün yaklaşık 4 km güneybatısında yer almaktadır. Tipik bir ornitolojik bölgedir. Birçok nadir kuş türü burada yuva yapar.
Bataka Koruma Alanı (40.24 ha): Bliznak köyünün yaklaşık 5 km kuzeydoğusunda yer almaktadır. Istranca meşesinin katılımıyla doğal karışık meşe-gürgen ormanlarını korumak amacıyla ilan edildi
Paroria Koruma Alanı (988.6 ha): Çok sayıda asırlık ağaç var, en eskisi 1000 yıllık gürgen ve muhtemelen Istranca’daki en yaşlı ağaç.
Veleka Koruma Alanı (1546,3 ha): Veleka Nehri, Avrupa’nın en iyi korunmuş su samuru popülasyonlarından birine ev sahipliği yapmaktadır.
Bosna Koruma Alanı (52 ha ): Bosna sırtında, Mladezhko köyünün yaklaşık 5 km kuzeydoğusunda yer almaktadır. Birçoğu Kırmızı Kitap’ta bulunan, bölgede yuva yapan koruma altındaki ve nadir bulunan kuş türlerini korur.
Rudenovo Koruma Alanı (15.3 ha): Yaban mersininin çok iyi korunmuş bir bölgesini korumak için yaratılmıştır.
Dokuzak Koruma Alanı (5 ha): Şelale ve tükenmez dokuz pınar ile Dokuzak Nehri kıyısında güzel bir karstik alanı kaplar.
Kalkata Koruma Alanı (18.9 ha): Bir çift baykuşun yuvasını korumak için ilan edildi. Bu nedenle bölgeye bazen “Baykuş” denir.
Ayrıca su kaplumbağaları da koruma altındadır. Balkan Göleti kaplumbağası ve Avrupa gölet kaplumbağası habitatını korumak amacıyla kurulmuştur.