26 Ocak 2021 10:38

Pandemide evde kalamayanlar: Herkes aynı gemide değil, gelecekten aşırı endişeliyim

Universus Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin "Evde Kalamayanlar: COVID-19 Günlerinde Çalışma İlişkileri Araştırması" başlıklı çalışması, pandemide emekçilerin yaşadıklarını çarpıcı şekilde yansıtıyor.

Fotoğraf: Can Çelik/DHA

Paylaş

Universus Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin "Evde Kalamayanlar: COVID-19 Günlerinde Çalışma İlişkileri Araştırması" başlıklı çalışması, koronavirüs salgınının başından bu yana dışarıda çalışmak zorunda olan emekçilerin yaşadıklarını çarpıcı şekilde ortaya koyuyor.

Emekçilerin hayatlarının salgın döneminde hangi etkenlerle değiştiği ve zorlaştığının verilerle ortaya konduğu araştırmada hükümetin aldığı önlemlerin yetersiz olduğu fikri ve gelecek kaygısı öne çıkıyor.

Fırat Çoban'ın koordinatörlüğünde Deniz Durdu, Kağan Şeker, Kubilay Cenk Karakaş, Meltem Oktay ve Sinem Yıldız'ın İstanbul'da gerçekleştirdiği çalışmaya Doç. Dr. Aziz Çelik danışmanlık yaptı.

Salgın sürecinde evde kalamayanların hikayesinin küçük bir kısmını yansıtan araştırma, emekçilerin çalışma koşullarına, gelir durumuna, güvencesizlik deneyimlerine, işçi sağlığı ve güvenliğine ve müşteri ile ilişkilerine dair çeşitli sorulara yanıt veriyor. Araştırma ekibi ayrıca "Bu araştırmanın esas olarak yeni sorulara, yeni mücadele alanlarına ve pratiklerine işaret edebileceği inancındayız" diyor.

Araştırma verileri 16’sı motosikletli kuryelerle, 14’ü market çalışanlarıyla olmak üzere toplamda 30 yarı-yapılandırılmış görüşme ve market çalışanlarıyla yapılan 101, motosikletli kuryelerle yapılan 119 online anket sonucunda derlenmiş.

Araştırma raporunda öne çıkan bazı bulgular şöyle:

  • Daha uzun ve yoğun çalışma: Salgın döneminde market çalışanları ve motorsikletli kuryelerin çalışma koşulları yoğunlaşırken çalışma saatleri uzadı. Bu uzun ve yoğun çalışmanın çalışanların ücretlerine yansımadı ancak her iki çalışan grubunun da harcamaları salgın sürecinde arttı.
  • İş mücadeleleri yoğunlaşmıyor: Sendikalaşma oranının oldukça düşük seyrettiği bu çalışan gruplarında salgın sürecinin başında dayanışma ağı olarak başlayan platormlar bugün daha örgütlü bir hale geliyor. Ancak, iş mücadelelerinin çalışanlar tarafında şiddetli geçtiğini söylemek ise pek mümkün değil.
  • İş saatlerini kısaltma talebi: Çalışma sürelerinin arttığı her iki çalışan grubunda da en çok karşı karşıya kalınan haksızlıkların başında fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi geliyor. İşverenden/işyeri yönetiminden sırasıyla en çok iş saatlerini kısaltma talebinde bulundular. Bu talepler büyük ölçüde karşılanmadı.
  • Herkes aynı gemide değil: Özellikle “Sağlık, güvenlik, güvence” başlığından edindiğimiz veriler, salgının ilk döneminde gerek hükümet gerek diğer politika yapıcılar tarafından sık sık dile getirilen herkesin aynı gemide olduğu ve zengin-fakir gibi ayrımların belirsizleştiği iddialarının herhangi bir gerçekliğe tekabül etmediğini açıkça gösterdi. “Yarınınızdan/geleceğinizden endişe duyuyormusunuz?​” sorusuna 116 motosikletli kuryenin 95’i evet, 14’ü kısmen derken; yalnızca 7 katılımcı bu soruya hayır yanıtını verdi. Aynı soruya 101 market çalışanının 76’sı evet, 15’i kısmen derken; yalnızca 10 katılımcı bu soruya hayır yanıtını verdi.
  • “Virüs taşımıyoruz”: Müşteri ile ilişkiler kısmında, çalışanlara müşterilerin tutumlarını ve karşılaştıkları durumları sorduk. Sorumuza cevap veren 119 motosikletli kuryenin 85’i salgın sürecinin müşteri tutumunu olumsuz etkilediğini söylüyor. Market çalışanları ise “Müşterileri hangi sıfatla tanımlarsınız?​” sorusuna halden anlamaz, bilinçsiz, kaba ve kaprisli olarak cevap veriyor.
  • İşsizlik korkusu: Araştırma sürecinde elde ettiğimiz veriler, her iki çalışan grubunun da bir dizi hak kaybıyla karşılaşmış olmaları ve salgın koşullarında yoğun risk altında olan başlıca sektörde çalışmalarına rağmen, katılımcıların bu şartlarda çalışmayı sürdürdüğünü gördük. Çalışanların bu koşullara katlanmalarının en büyük nedeninin salgın döneminde işsiz kalmak olduğunu, hem motosikletli kuryelerin hem de market çalışanlarının ezici bir çoğunluğunun yarınından/geleceğinden endişe duymalarının bu şartları kabullenmelerine neden olduğunu açık bir şekilde söyleyebiliriz.

RAPORUN TAMAMINA ULAŞMAK İÇİN BURAYI TIKLAYIN

(HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Yeniden inşa için sınıf sendikacılığı

SONRAKİ HABER

Auschwitz toplama kampından kurtuluş

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa