26 Ocak 2021 23:03

Meslek fabrikası işçileri: Meslek edindirirken işsiz kaldık

İzmir Büyükşehir Belediyesi Meslek Fabrikasında taşeron firmaların ‘Sözleşme bitti’ diyerek işten çıkardığı emekçiler iş istiyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Dilek OMAKLILAR
İzmir

İzmir Büyükşehir Belediyesi Meslek Fabrikası eğitmenleri ve emekçileri daimi iş talebi ile başlattıkları eylemlerine ara verdi. Emekçiler bu kursların başka hayatlar için önemine değinirken Özlem de hayatı değişenlerden. Meslek fabrikasının açtığı kurslara değil ama orada tanıdığı bir öğretmen sayesinde dikiş kursuna giden Özlem, kadınlar için bu kursların önemini anlattı.

20 yıllık evli ve 3 çocuğu olan Özlem, 16 yaşında evlenmiş. Bunca yıldır bütün hayatının yalnızca ev ve çocuklar olduğunu söyleyen Özlem’in çocukluk hayali ise doktor olmakmış. 17 yaşındayken ilk çocuğunu doğuran Özlem, aslında onunla birlikte büyüdüğünü ifade ediyor. Özlem, “Oğluma da söyledim, ‘Sen benim çocuğum değil benim çocukluğumsun’ diyorum. Onu çok zorluklarla büyüttüm. O ilk yılları zaten hiç hatırlamıyorum. Bana göre yaşadığım ağırdı. Evin en büyük çocuğu bendim” dedi.

"PES ETTİĞİM ZAMANLARDA KADINLAR GÜÇ OLDU"

Şu an işsiz olan Özlem, Meslek Fabrikasında eğitmenlik yapan Arzu Öğretmen’le tanışması sonrası kendisi için her şeyin değiştiğini söyledi. Özlem, “Ben meğer öncesinde nefes alamıyormuşum, bir umudum yokmuş. Sadece evde yemek yapan çocuklarıma bakan bir yaşamım varmış. Sonra dikiş kursuna gittim. Bu küçük bir adım görülebilir ancak benim için çok büyük bir adımdı. Artık bir amacım vardı. En azından kursa gidip meslek edinmek istedim. Hayatım boyunca ilkimdi o kurs. Birçok kadınla tanıştım orada. Pes ettiğim zamanlarda bana güç oldular” diye konuştu.

"DAYANIŞMA İLE DEĞİŞEN BİR YAŞAMDI BENİMKİ"

Dikiş kursu sayesinde yıllar sonra bir şeyler başarabildiğini hissettiğini söyleyen Özlem “Kadınlar bana önayak oldu, güç oldu. İçine kapanık, her şeyden korkan, kesinlikle konuşma özgürlüğü olmayan bir kişiydim. Eşim hastaydı, aslında kursa da ekonomik kaygılarla gitmiştim. Sonra baktım ki orada kendimi buldum. Dayanışma ile değişen bir yaşamdı benimki” diyerek yaşadığı değişimi anlattı.

Pandemiyle kursların kapandığını belirten Özlem, “Orası benim için terapiydi. Sonra duydum ki makineci arıyorlarmış bir tekstil atölyesinde. Ben de girdim. O ara her yerde maskeler dikiliyordu. 2 buçuk ay gidip ekmeğimi oradan çıkardım. İlk deneyimimdi, çok büyük yer, kalabalık, endişelerim de vardı... Günde 12 saat çalışıyorduk. Saatte 350-400 maske verdiğim oluyordu. Bu kez yalnızdım ama sonra öğretmenlerimin söyledikleri aklıma geldi, yine pes etmedim” dedi.

"KIZ KARDEŞLERİMİN SESİ OLMAK İSTİYORUM"

Maddi ve manevi yönden iyi veya kötü koşullarda kursa gelen kadınlarla tanıştığını anlatan Özlem, “Bizler için bu kurslar önemli, sosyalleşmek, konuşabilmek önemli. Arzu Öğretmen’imle iyi ki tanışmışım çünkü ‘Özlemlerin umutları bittiğinde Arzu ve Dilek Öğretmenler ellerinden tutar. Kadınlar isterse her şeyi yapabilir. Ben de istedim, zorlandım, tıkandım ve bir başka kadın ellerimi tuttu. Buraya gelirken kendi kız kardeşlerim de ‘Abla bizim de sesimiz olur musun?​’ dediler. Onlar da çalışmak istiyor, ayakları üzerinde durabilmek istiyor” diyerek dayanışmanın gücüyle kız kardeşlerinin de sesi olmak istediğini anlattı.

"KADINLARIN MÜCADELESİ YAŞAMI GÜZELLEŞTİRECEK"

24 gün boyunca direnişte olan Meslek Fabrikası emekçilerinin mücadelesine de değinen Özlem, “Hayatımı değiştirenler bugün işsiz ve eylemdeler. Kendileri için daimi bir iş istiyorlar. Onların önü açılsın. Onlar ilk kez bu eylemi yaşıyor, ben de ilk kez bir kursa gittim. Onlar çalışma şartlarını değiştirmek için mücadele ediyor ben de aileye karşı mücadele ederek bu ilki yaşadım. Aslında engeller çok farklı değil. Ama kadınların dayanışması, mücadelesi yaşamı güzelleştirecek” dedi. Özlem, kursların hiçbir zaman evinden çıkamamış, ekonomik güç sağlayamamış kadınlar için önemli olduğunu da sözlerine ekledi.


VAR OLMA MÜCADELESİ VERİYORUZ

Arzu ERDEM
Meslek Fabrikası Eğitim Emekçisi
İzmir

Yıl 2006. Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Giyim Endüstrisi Moda Tasarımı öğretmenliğinden mezun oldum. Babamın dediği gibi, artık kolumda bir altın bileziğim vardı. Bilbordlarda görmüştüm, İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı Meslek Edindirme ve Beceri Kursları açılacaktı. 2007’de artık İzmir Büyükşehir Belediyesinde sınıflarımızı doldurup, el afişlerimizi kendimiz hazırlayıp, kursların açılacağı bölgelerde, sokakta, pazarda, caddede afişlerimizi dağıtıp vatandaşlarımızı bilgilendiriyor ve meslek öğretiyordum. Bu süreç yıllarca devam etti. Evlerde, fuarlarda, alanlarda her yerdeydim. Artık kocaman bir ailem vardı.

BU ZORLU SÜREÇTE BİZ DE KATKI SAĞLADIK

Yıllar sonra yolum İzmir Büyükşehir Belediyesiyle yeniden birleşti. Bu kez tüm dünyanın sorunu olan hastalıkla savaşıyorduk. Kurslarımız yarıda kalmış, sokağa çıkarken korkuyor, işsiz ve çaresizce haberleri izliyorduk. Ama bu zorlu süreçte bizim de katkı sağlayacağımız bir şeyler vardı. Çünkü aynı zamanda bir vatandaş olarak maske bulmakta zorlanıyorduk. Meslek Fabrikası da çok büyümüş ve donanımlıydı, bir zamanlar verdiğimiz küçük mücadeleyle ne kadar değişmişti. Eğitim emekçisi ve üreten kadınlar olarak kollarımızı sıvamamız gerekiyordu.

Başkan’ımız Tunç Soyer’in tüm dünyaya ve Türkiye’ye örnek olan projesiyle elini taşın altına koyan eğitmenler olarak her gün maske üretmeye başladık. Kendimize çok dikkat ediyor, ‘Karantinaya alınırsak üretimimizi nasıl devam ettiririz?​’ diye düşünüyorduk. Çocuklarımıza sarılamıyor ama her gün mücadelemiz üretmenin gücüyle devam ediyordu. Bayramlarda çalışarak, mesaiye kalarak yine hafta sonları da maske üretiyorduk.

ÖNCE SALGIN, SONRA DEPREM

Ekmeğimizin peşindeydik. Bazı eğitimci arkadaşlarımız Meslek Fabrikası’nda hastanelere ve bizlere poğaça, kurabiye göndererek destek oluyordu. Ayrıca tohum çuvalları, çantalar da dikiyorduk. Büyük depremle karşı karşıya kaldığımızda o gün diktiğimiz çuval tozlarıyla harç tozları karışmıştı üstümüze… Çok korktuk ailelerimize ulaşmaya çalışıyor, birbirimize destek oluyorduk. Başkan Tunç Soyer’in depremzedeler için sağladığı 224 konut için perde dikmeye başladık. Kendimize ait özel sorunlarla da uğraşırken (Çocukların okulları, etüt merkezinin kapanması, annemlerin evinin depremden etkilenmiş olması ve çocuğa bakabilecek kimsenin olmaması gibi) arkadaşlarımdan bir ses! 28 Aralık 2020 günü sözleşmemiz bitmiş, işimize devam edemiyorduk.

"BUGÜN EVE GİDERKEN YİNE Mİ İŞSİZİM?"

Artık her gün heyecanla gidebileceğimiz, üretebileceğimiz bir işimiz yoktu! Bu kadar deneyimli, donanımlı, eğitimli 31 kadın 1 erkek! Yüzlerce İzmirli vatandaşımıza eğitim vermiş, meslek öğretmiş, ışık olmuş, örnek olmuş bizler hayatımızda ilk defa yaşadığımız ekmeğin umuduyla, şaşkın bakışlarımızla ellerimizde tutuğumuz pankart ile “Başkanım duy bizi” dedik. Eylemde yanımızdan geçen çocukların ‘Abla ben de size alkış yapacağım bugün sesinizi duyarlar mı?​’ diye sorduğu soru, cebimizdeki yokluk, içimizdeki koca bir yürek ‘Bugün eve giderken yine mi işsizim?​’ sorusuyla birleşti.

Başkan Tunç Soyer’e seslenmek istiyorum: Bizlerin yapacağı daha çok şey var. Üretmenin gücüne inanan biz eğitimciler var olmak için mücadele ediyoruz. Bizler üvey değil öz evlat olmak istiyoruz. Daimi işimiz daimi sigortamız olsun istiyoruz. Biz de varız ve hep var olmak istiyoruz.


DAYANIŞMA İLE MÜCADELEMİZ ZAFERLE SONUÇLANACAK

Sevda ANLI
Meslek Fabrikası emekçisi
İzmir

Merhabalar...

İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meslek Fabrikası bünyesinde 2015 yılında Muhasebe Netsis Öğretmeni olarak Gaziemir Şubesinde göreve başladım. Derslerimiz Halk Eğitim Merkezleri (HEM) tarafından açılmakta ve ücretlerimiz de HEM tarafından yatırılmakta idi. 2016 yılında İ zmir BB’nin eğitim ihalesine çıkmasıyla 2017 yılının ocak ayından itibaren taşeron firmalar aracılığıyla derslerimiz başlamıştı. İzmir BB’nin yaptığı protokoller ile yine HEM bağlantılı kurslarımız açılmıştı. Ücret ödemelerimiz ve SGK ödemelerimiz, aracı firmalar ile yapılmaktaydı. Her yıl eğitim ihalesinin bitmesini bekliyoruz. Her yıl mart ayında başlayan görevlendirmelerimiz aralık ayı sonunda bitiyordu ve açılan derslerimiz devamlılık arz ediyor.

KADRODA KAPSAM DIŞI KALDIK

İzmirli vatandaşlarımıza meslek edindiriyorduk. Onlara meslek edindirirken bizler işsizlikle yüz yüze kalıyorduk. 2018 yılında defalarca dilekçeler verdik. Devamlı çalışmak istediğimizi birçok bürokrata bildirdik. 2018’de taşeron şirketlerdeki personeller, KHK ile İzmir Büyükşehir Belediyesinin şirketlerinde kadroya geçti. Ama biz öğretmen ve emekçiler ihaleye ders saati çıkılması nedeniyle kapsam dışı kaldık.

2020 yılında pandeminin patlaması nedeniyle işsizlikle yüz yüze kaldık. Aralık 2019’dan beri ihalenin sonuçlanmasını beklerken 16 Mart 2020’de açtığımız kurslar MEB tarafından kapatıldı. Bu süre zarfında birçok arkadaşım gibi ben de evlerimizde sürecin geçmesini bekledik. Her ay daha da sıkıntıya girdik. Bazı arkadaşlarımız dikiş atölyelerinde maske dikimi yaparak İzmir’e ve Türkiye’ye örnek oldu. Onlar tam ücret ile ve sigortalı çalışarak bu süreçte bizden daha şanslıydılar. Nitekim 2020 yılı ihalesi 28 Aralık’ta bitti. Bizler hiçbir sosyal yardım alamadık. Nedeni taşeron firmanın bizleri sözleşme bitimini gerekçe göstererek işten çıkarması. Aradaki dönemlerde de ücretsiz izinli vs. göstermemişler.

TAŞERON SİSTEMİ İLE ÇALIŞMAK İSTEMİYORUZ

Maske dikiminde görev alan öğretmen arkadaşlarımın eylem yaptığını görünce onlara katılmam gerektiğini ve bunun en doğal hakkım olduğunu fark ettim. Diğer arkadaşlarıma da bilgi vererek sürece dahil olduk. Belediye binası önünde devam eden eylemimiz esnasında Başkan Tunç Soyer bizi dinlemek adına iki arkadaşımız ile görüştü ve dilekçe ile birlikte isim listemizi aldı. Bundan sonra devam eden oturma eylemimiz de -sürece zarar gelsin istemediğimizden- sessizce sürdü. Çünkü bizler daimi iş, daimi sigorta istiyor, taşeron sistemi ile çalışmak istemiyorduk. Başkan bürokratlarına talimat verdiğini ve değerlendirmelerini ona göre yapacağını söylemişti. Artık İzmir BB’nin, İzmir’in gündemindeydik.

SESİMİZİ DUYURMAYA DEVAM ETMEK İSTİYORUZ

Bizler somut bir sonuç almak üzere oturma eylemimize başkanlık önünde devam ederken, 19 Ocak’ta DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ve Genel-İş Genel Sekreteri Şükret Sevgener ve Genel-İş Örgütlenme Daire Başkanı Taner Şanlı, Tunç Soyer ile bir görüşme gerçekleştirdi. Eylemimizin 24. gününde Tunç Soyer’in değerlendirme yapması için makul bir süre eylemimizi dondurma kararı aldık. Bu süre zarfında sosyal medyada ve basında sesimizi duyurmaya devam etmek istiyoruz. Sizin destekleriniz bizler için çok önemli. Siz, bu süreçte hep yanımızda oldunuz, olmaya da devam edeceğinizden şüphemiz yok. Dayanışma ile mücadelemiz eminim ki zaferle sonuçlanacak.


KARARLIYIZ, UMUTLUYUZ

Ayşe ATAN
Meslek Fabrikası emekçisi

Eylemimize ara verdik ama ‘Bu daha başlangıç’ diyerek. Umarım 31 arkadaşımın tümünün gelecek kaygısı olmayan bir işi olur.

Bugün daha bir kez daha farkına vardım işsiz olduğumun, gözlerim doldu. Kaygılarım aştı… Neydi bizim suçumuz? Böyle bir çalışma sistemini istemedik. Elbette sesimizi duyurmak için çıktık bu yola, ‘yeter’ dedik. 24 gün boyunca eylemimize devam ettik, 31 arkadaşımla kader birliği yaptık. Birbirimizin sıcaklığına ve gücüne sığındık. Bazen içime bir huzursuzluk da oturdu, acaba eyleme alanda mı devam etseydik? Ama bu Tunç Soyer ile görüşüldükten sonra hepimizin aldığı bir karardı.

Bize gidin dediler; ama şimdi Tunç Başkan’ın kendisinin gelmesini bekliyoruz. İnanıyorum ki; bir ses verecek, bir çözüm bulacaktır bize. Biz kararlıyız, umutluyuz. Daimi iş talebimiz için her alanda sesimizi duyuracağız.

ÖNCEKİ HABER

Batman TPAO'da taşeron firma 65 işçiyi işten çıkardı

SONRAKİ HABER

Hollanda’da pandemi nedeniyle sokağa çıkma yasağı ilan edildi, protestolar başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa