Boris Johnson’ın "Çok üzülüyormuş gibi görünme" sahtekarlığı
Arif Bektaş, İngiltere Başbakanı Johnson'ın pandemiyle ilgili verileri paylaşırken üzülüyormuş gibi gösterilmesinin kurgu olduğunu yazdı: Tek kaygısı vardı, patronların zarar etmemesi. Gerisi kurgu...
Boris Johnson (solda) | Fotoğraf: Tayfun Salcı/AA
Arif BEKTAŞ
Londra
Birleşik Krallık'ta birkaç günde bir, bir bakan ya da bazen başbakan kameraların karşısına çıkıp, koronavirüsle ilgili açıklamalar yapıyor. Dünyanın en büyük ekonomilerinde nasıl yüz binlerce insanın hayatını kaybettiğini anlatıyorlar.
Birleşik Krallık’ta da koronavirüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 100 bini geçti. Bunu da Başbakan Boris Johnson açıkladı. Açıklarken, her zamanki pejmürde görünümüyle kameraların karşısına çıktı. Üzülüyormuş gibi yapacak ama onu da beceremediği belli. Belki de danışmanları “Boris bir ağlayabilsen acayip iyi olur” demişlerdir.
Ağlamayı da bilmezler. Ölüm sayısının 100 bini aştığını ve bunun için çok üzgün olduğunu söylerken bile sahtekarca yaptığı belli. Bir kurgudan ibaret her şey.
Bugün tüm gazeteler manşetten Boris Johnson’ın önüne bakan bir fotoğrafını yayımladı. Çok üzülmüş gibi göstermeye çalıştılar. Halbuki Johnson önündeki notları okuyordu. Ama gazetelere bakarsanız, Boris’in ne kadar üzgün olduğunu düşünürsünüz. Kurgu işte bu.
Daha önce, yapılan uyarıların hiçbirini dikkate almadı. Ne bilim insanlarını dinledi ne de halkın kaygılarına cevap verdi. Tek kaygısı vardı, işverenlerin zarar etmemesi. Zarar ettirmedi işverenlere. Hatta, halkın vergilerinden tam 550 milyar sterlin verdi. Paranın yenebilecek bir şey olduğuna inananları dinledi ve onlar için yırtınıp durdu.
Bilim insanlarının, öğretmenlerin, sağlıkçıların, sendikaların ve hatta muhalefetteki İşçi Partisi’nin bile söyledikleri doğru çıktı. Bir tek Bors Johnson ve çevresindekilerinin söylediklerinin tersi yaşandı.
SERMAYENİN ÇIKARLARI HER ŞEYİN ÖNÜNDE TUTULDU
Sermayenin çıkarlarının her şeyin önünde tutulduğu bir politika izlendi. Bu yüzden ölümler her gün artmaya başladı ve 100 bin ölüm işte bu politika ile gerçekleşti.
Sadece Johnson değil, ABD, Hindistan, Brezilya, Meksika, İtalya, Almanya, Fransa gibi ülkelerde de benzer durumlar yaşanıyor. Bu ülkelerde ölüm sayılarına bakıldığında insanın, “fakirlik değil zenginlik can alıyor” diyesi geliyor. Meksika hariç, bu ülkelerin hepsi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasındadır.
Yüzyıllar sonra insanlar, “2019-2020 Covid-19 salgını”nın sonuçlarına baktığında şunu görecekler: En zengin ülkelerde daha fazla insan ölmüş. “Demek ki zenginlik öldürücüymüş” değerlendirmesini yapacaklar.
Halbuki doğru değerlendirme şu olacaktır ve geleceğin tarihçileri şu notu düşecektir; “Kapitalizmin vahşiliği insan hayatını hiçe saymış. Salgınlarda bile sömürüyü düşünmüş asalaklar. İyi ki devrim olmuş ve sosyalizme kavuşmuşuz. Ninelerimize, dedelerimize, insan gibi yaşanacak bir sistem uğruna savaştıkları için teşekkür ederiz. Onları unutmayacağız”.
Boris Johnson, “Tüm sorumluluğu alıyorum, çok üzgünüm, bundan dersler çıkaracağız” derken ne kadar samimi olmadığı ortadadır. Bunca yapılan uyarılara, kendisi de aynı hastalıktan solunum cihazını tatmış olmasına rağmen, almadığı önlemleri, sanki doğru bildiğini yapmış da yine de iyi sonuçlar alamamış gibi anlatıyor.
İmperial College ve diğer üniversiteler, başından itibaren hükümeti uyarmıştı. Bu gidişle çok insan öleceğini söylemişlerdi. Hatta, hükümetin “önlem” diye aldığı tedbirlerin gerçekçi olmadığını ve bu yöntemle en az 250 bin kişinin yaşamını yitireceğini açıklamışlardı. O zaman, bu rakamı duyan insanları büyük bir panik almıştı. Nitekim 250 bine doğru gidiyor sayı. Bazı araştırmalara göre, her yıl ölen insan sayısı ile bu yıl ölen insan sayısı arasında 200 bine yakın bir fark var. Bu farkın da koronavirüsten kaynaklandığı tahmin ediliyor. Evlerinde ölenler, ya da ölmeden önceki 28 gün içinde test olmadıysa, olduysa da pozitif çıkmadıysa, bu ölümler hükümetin açıkladığı ölümlere dahil edilmiyor.
"SIFIR KOVID" KOALİSYONU
Geçtiğimiz gün Birleşik Krallık’ta “Sıfır Kovid Koalisyonu” kuruldu. Bu koalisyonun içinde onlarca sendika, kitle örgütü, politikacı, yazar ve sağlık emekçisi var. On binlerce sağlık emekçisinin olmasının da bir sebebi var. Hükümetten umudunu yitirmiş ve başka platformlara katılarak hayatlar kurtarmak istiyorlar. Onların da söylediği bir şey var: “Bu hükümet tüm ölümlerden sorumludur. İnsanlarımızın ölmesine sebep olan Boris ve iktidarıdır”
Sadece sağlıkçılar değil. Aslında tüm halk iktidarın ölümlerden sorumlu olduğunu biliyor. Johnson ve iktidarı da bunu biliyor. Onun için, sahtekarca üzülüyormuş gibi yapıyor. Onun için, sermaye basını sahtekarca, önündeki notları okuyan Johnson’ı, çok üzülüyormuş gibi yansıtmaya çalışıyor. Özellikle de önündeki notları okurken fotoğraf çekerek “Başbakan çok üzülüyor ve özür diledi” manşetleri ile çıkıyor.