Türkiye Doğu Akdeniz’deki iddiasından geri adım attı
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Serhat Güvenç, Ankara’nın Yunanistan ile müzakerelere dönme talebiyle Ege ve Akdeniz’deki egemenlik iddialarından şimdilik geri adım attığını söyledi.
Fotoğraf: DHA
Avrupa Birliği, Ege ve Doğu Akdeniz’deki sorunları ele almak amacıyla Türkiye ile Yunanistan’ın 5 yıl aradan sonra başlattıkları istikşafi görüşmeler ve Ankara’dan son dönemde gelen yumuşama sinyallerinin adından geçen yıl aralık ayında gündeme getirdiği yaptırımları şimdilik erteleme yoluna gitti.
Geçtiğimiz yılın en dikkat çekici dış politika gelişmelerinden biri Doğu Akdeniz’deki sondaj çalışmaları üzerinden Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de hak iddia etmesiydi. Yaşanan gerilimlerin ardından iki ülkenin masaya oturmasının özellikle Türkiye açısından ne anlama geldiğini Siyaset Bilimci Prof. Dr. Serhat Güvenç ile konuştuk. Güvenç Ankara’nın Yunanistan ile müzakerelere dönme talebini, “Ege ve Akdeniz’deki egemenlik hakkı iddialarından geri adım atmak şeklinde” yorumladı.
YUNANİSTAN İYON DENİZ’İNDE KARASULARINI 12 MİLE ÇIKARDI
Güvenç, AB’nin Türkiye’ye uzun süredir Kopenhag kriterleri çerçevesinden bakmadığını, en azından demokrasi, hukukun üstünlüğü ya da adil yargılama gibi konuların Türkiye ile ilişkilerin öncelikli gündem maddeleri olmadığını söyledi. Geçtiğimiz dönemde Almanya’nın öncü rolünün iyice belirginleştiğini söyleyen Güvenç, “Berlin de göç, bölgesel istikrar gibi parametreleri öncelikleyen bir yaklaşım benimsedi” dedi. Serhat Güvenç şöyle devam etti: Özetle reelpolitik, normların önüne geçmiş durumda. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de izlediği politika bölgesel istikrara tehdit olarak görülüyordu. Üstüne üstlük Türk-Yunan uyuşmazlığının tırmanmasıyla Ankara’nın göçmenleri AB üyelerinin iç istikrarını riske atacak bir araç olarak kullanma olasılığı tedirginlik yaratıyordu. Ankara’nın Yunanistan ile müzakerelere dönme talebi bu anlamda çıkış oluşturdu. Aslında bu talep maksimalist deniz egemenlik hakkı iddialarından geri adım anlamına da geliyor. Ankara’nın zamana ihtiyacı var. İstikşafi müzakereler konuyu soğutarak zamana yayılmasını sağlayabilir. Bu arada iktidar içeride yeni siyasi ve ekonomik düzenlemeler için de fırsat bulur. Bu arada Yunanistan da gerilim düşerken İyon Deniz’inde karasularını 12 mile çıkardı. Ankara sert tepki göstermedi. Sonuç olarak AB normlarından çok ülkelerin ulusal çıkarlarıyla uyumlu bir yeni siyasi uzlaşı oluştu. Yaptırım tehditi ortadan kalktı.
NE OLMUŞTU?
5 yıl aradan sonra yapılan istikşafi görüşmeler, taraflar arasında 2020 boyunca yaşanan gerilimin ardından başlaması açısından da büyük önem taşıyor. Türkiye ve Yunanistan, geçen senenin ikinci yarısında, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Adası’nın batısından Girit Adası’nın doğusuna ve Libya kıta sahanlığına kadar uzanan büyük bir alanda çakışan kıta sahanlığı iddiaları nedeniyle karşı karşıya geldiler.
Türkiye, söz konusu alana askeri gemiler eşliğinde Oruç Reis araştırma gemisini gönderirken, Yunanistan da Mısır ile deniz yetkilendirme anlaşması imzalayarak söz konusu bölgenin büyük bir bölümünü egemenliği altına aldığını iddia etti.
Tarafların önce ağustos daha sonra da ekim ayında istikşafi görüşmeleri başlatma girişimleri tek taraflı eylemler nedeniyle sekteye uğradı. Müzakerelerin yeniden başlamasına yol açan süreç önce Türk hükümetinin Oruç Reis gemisini bölgeden çekmesi daha sonra da dönem başkanı Almanya’nın etkisi sonucunda, 10 Aralık Avrupa Birliği (AB) toplantısında Türkiye’ye ağır yaptırımlar yerine pozitif gündem önerilmesiyle somutlaştı. (HABER MERKEZİ)