27 Ocak 2021 10:50

Bülent Falakaoğlu: Fahiş fiyatlara karşı piyasa müdahalesi çözüm olmaz, riski büyütür

Fahiş fiyatlara karşı hükümetin çözümü firmalara ceza kesmek oldu, Evrensel Ekonomi Yazarı Bülent Falakaoğlu “Fiyat müdahalesi değil, piyasa canavarlığının ağırlığını yok edecek program gerekli” dedi.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Zeliş IRMAK
İstanbul

‘Fahiş fiyatlar’a karşı hükümetin çözümü işyerlerine ceza kesmek oldu. Sermaye örgütleri ‘ekonomide öncelikli olarak fiyat istikrarı sağlanmalı’ diyerek hükümete ‘yüksek faiz’ ve ‘Merkez Bankası bağımsız karar alabilmeli’ mesajı verdi. Evrensel Ekonomi Yazarı Bülent Falakaoğlu ise “Zorla fiyatları sabit tutarak, işyeri, depo basarak belki geçici fiyat istikrarı sağlanır ama sorun çözülmez” görüşünde.

Ticaret Bakanlığı, Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun önceki gün gerçekleştirilen toplantısında, 120 firmaya ‘fahiş fiyat’ ve ‘stokçuluk’ gerekçesiyle 3 milyon 595 bin lira idari para cezası uygulanmasına karar verildiğini duyurdu.

Bakanlık tarafından 120 firmaya 3 milyon 595 bin lira idari para cezası uygulanmasına karar verildiği kaydedildi. Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulunun, bugüne kadar 3 bin 386 dosyayı karara bağlayarak, gıda, temizlik, hijyen ürünleri gibi temel ihtiyaç maddelerinde fahiş fiyat artışı yaptığı değerlendirilen 495 firmaya toplam olarak 15 milyon 480 bin lira idari para cezası uygulanmasına karar verdiği, yapılan denetimler sonucunda en çok sebze meyve ile ayçiceği yağı, tavuk, yumurta ve un gibi temel gıda ürünlerinde fahiş fiyat artışı yapıldığının tespit edildiği belirtildi.

SERMAYE ÖRGÜTLERİNDEN MERKEZ BANKASI MESAJI

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK), Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) ile Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ‘fiyat istikrarı’na yönelik bir ortak açıklama yayımladı.

Açıklamada, “Enflasyonla mücadeleye yönelik Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası koordinasyonunda yürütülen çalışmalarda bir kamu-özel sektör istişare sürecinin son derece faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu istişare süreci, tüm fiyatların serbest piyasa koşulları içinde oluşmasını gözeterek küresel ve yerel fiyat dinamiklerinin sektörel bazda yakından izlenmesine ve ürün gruplarında görülen yapısal risklerin, maliyet dinamiklerinin ve arz-talep dengesizliklerinin tespit edilmesine katkıda bulunacak, böylece veriye dayalı politika tasarım sürecini destekleyecektir” ifadeleri yer aldı.

"FİYATLARI ARTIRAN ETKENLER OLDUĞU GİBİ DURUYOR"

Evrensel Ekonomi Yazarı Bülent Falakaoğlu yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

Depo basarak, işyerlerini ‘aşırı zam yaptı’ diyerek cezalandırmakla sorun çözülür mü?

Zorla fiyatları sabit tutarak, işyeri, depo basarak belki geçici fiyat istikrarı sağlanır ama sorun çözülmez. Fiyatları artıran etkenler olduğu gibi orta yerde dururken bunları yapmak uzun vadede sorunları ve riskleri büyütür.

Gıda fiyatları üzerinden değerlendirirsek, niye yükseliyor gıda fiyatları?

Çiftçinin üretim maliyetinin katlanarak artması, gübre, ilaç fiyatının alıp başını gitmesi, son yıllarda elektriğe yüksek zamlar gelmesi fiyatları artırıyor. Mazotun pahalı, özel köprü ve yolların pahalı olması nakliye gideri olarak gıda fiyatlarına tuz biber ekiyor.Taşıma ve aracılık maliyetinin yanına eklenen yüksek vergiler fiyatları yukarı doğru tırmandırıyor. İktidarın inşaata dayalı ekonomisi düşük faiz ile gayrimenkul fiyat ve kiralarını artırıyor. Dükkan kirası fiyatları fişekliyor.Plansız-programsız AVM yoğunlaşması fiyatları azdırıyor.

Fiyatı tetikleyen bu sebepleri ortadan kaldırmadan yapılan düşük fiyat baskısı, geçici çözüm olsa da uzun vadede çiftçiyi üretimden koparır. Esnafı iflasa sürükler.

"FİYAT ARTIŞINDA SORUN STOKÇULUK DEĞİL"

Fiyat artışında sorun stokçuluk mu?

Kesinlikle değil! Fiyat artışlarında birçok etken söz konusu. Üretimin dışa bağımlı olması bunların başında geliyor. Dışa bağımlılığın sonucu olarak kurlar yükseldiğinde üretim maliyeti artıyor. Bu da fiyatlara yansıyor. Bir çok başka etken de söz konusu.

‘Ne stokçuluğu?​’ dedirtecek gelişmeler soğan ve patateste yaşanıyor. Salgında iç tüketim azaldı, patates-soğan depoda kaldı. Soğan ve patates yetişen bölgelerde ürünlerin yüzde 30’unun çürümeye yüz tuttuğu belirlendi.

Üretici 1 liraya mal olup 60 kuruşa bile satılamayan patates ve soğanın alınması için adeta yalvarıyor.

Şimdi başka ürünlerde fiyat yükseliyor. Onların tepesine ‘vay stokçular’, ‘vay fırsatçılar’ diye çökülmeye çalışılıyor şimdi de. Fiyatı yükselen ürünün tepesine çökmeyle sorunun çözülmeyeceğini geçmişte soğanda gördük.

Soğanı hastalık vurmuş, hastalık mahsulün yüzde 40’nı etkileyerek rekolte düşüşüne yol açmış, hastalık nedeniyle yüzlerce ton soğan çöpe gitmiş, soğan miktarı azalıp fiyatlar  yükselmiş… Fermanı verilmişti: Depolar basıla!

Depolar basıldı, boşaltıldı. Kışın soğansız kalındı. ‘Stokçu’ diye suçlanan arınır oldu! Çare olarak ithalata başvuruldu.

Enflasyonu tetikleyen bu sebeplerle ilgilenilmeden stokçu avına çıkmak çözüm getirmez.

"SERMAYE ÖRGÜTLERİ KENDİ ÇIKARLARINI GÖZETİYOR"

TOBB, TESK, MÜSİAD, TÜSİAD’ın açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hepsi stokçuluğa ve fiyat artışlarına savaş açmış gibi yansıtılsa da hepsi ayrı şeyleri talep ediyor.

TÜSİAD fiyat istikrarı için enflasyonla mücadele önerirken, destek vereceğini söylediği hükümetten yüksek faizle kurların kontrolünü, yabancı sermayeyi cezbedecek reformların hayata geçirilmesini talep ediyor.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise yüksek faizden banka sermayesini sorumlu tutuyor. Faizler düşsün istiyor.

TESK Başkanı Bendevi Palandöken, ‘döviz kuru bahane edilerek yapılan zamlara şiddetle karşı’ çıkarken hükümetten de enerji ve akaryakıt fiyatları başta olmak üzere birçok kalemde indirim talep ediyor.

Her biri çözümü değil kendi çıkarını gözeterek konumlanıyor.

"CANAVARLARIN AĞIRLIĞINI ORTADAN KALDIRACAK PROGRAM GEREKLİ"

Fiyat istikrarı nasıl sağlanır?

Fiyatları artıran halci, pazarcı değil. Aksi olsaydı, çoğunluğu AKP’li olan market sahipleri, fiyatları hemen emirle indirirlerdi. Hükümete komplo kurma suçlamalarına maruz kalmazlardı.

Tarım alanlarını yok edip ithalden medet ummaktan vazgeçmeden... Yerli tohum, yerli ilaç ve yerli gübre planı yapmadan... Çiftçiye düşük girdi sağlanmadan... Tarımda fiyat istikrarı sağlanmaz.

Diğer alanlarda da planlı programlı üretim, kamusal destek gerekli.

Hükümetin, ‘Serbest piyasa ekonomisi’ diye yarattığı canavardan kurtulmak gerekiyor. Kamu kurumlarını, belediyeleri fiyat müdahalesine sürmek değil, piyasa canavarlığının ağırlığını ortadan kaldıracak programın hayata geçirilmesi gerekiyor.

ÖNCEKİ HABER

Türkiye Doğu Akdeniz’deki iddiasından geri adım attı

SONRAKİ HABER

Sendikalaşan işçiye ücretsiz izin sopası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa