Sendikalaşan işçiye ücretsiz izin sopası
Patronlar, "ücretsiz izin" silahını sendikalaşan işçiye karşı hunharca kullanıyor. Sendikalaşan işçi, günlük 47 liraya mahkum ediliyor.
Adem KARA
Meryem KAYA
Hasret Gültekin KOZAN
Kocaeli
Pandemi gerekçesiyle geçen yıl nisan ayında yapılan düzenlemeyle hayata geçirilen tek taraflı ücretsiz izin uygulaması, işçilerin en çok dert yandığı konulardan biri. Cumhurbaşkanının yetkisiyle süresi defalarca uzatılan uygulamayla şimdiye kadar 2.5 milyona yakın işçi açlığa mahkum edildi.
31 Aralık 2020 itibariyle ücretsiz izne çıkarılan işçilerin sayısı 2 milyon 216 bin 622 oldu. Ücretsiz izne çıkarılan işçilere İşsizlik Sigortası Fonu’ndan toplamda 6.5 milyar lira ödenirken, bu fondan patronlara verilen teşvik ve desteklerin tutarı ise 18 milyar lirayı buldu! Ücretsiz izne gönderilen işçilere verilen desteğin üç katı destek ve teşvik alan patronlar ise bu uygulamayı bir yandan da sendikalaşan veya haklarına sahip çıkan işçilere karşı kullanıyor.
Gebze’de görüştüğümüz işçiler açlığa mahkum edildiklerini ve artık buna dur denmesini belirtirken sendikalar ise topyekün mücadeleyi işaret ediyor.
"GÜNAHI VE VEBALİ DEVLETİMİZE AİTTİR"
300 işçinin çalıştığı, Dilovası İMES ve Gebze Denizli Mahallesi olmak üzere iki yerdeki fabrikada faaliyet gösteren Onat Alüminyum işçileri ücretsiz izinden nasibini alanlardan! Daha iyi koşullar istedikleri için Türk Metal’de örgütlenen işçilerden Hasan Kasımoğlu, 2018’den beri Onat Alüminyum’da çalışıyor. Ekim ayından bu yana da ücretsiz izinde. Kendisiyle beraber 18 işçinin ücretsiz izinde olduğunu söyleyen Kasımoğlu, “18 kişinin tamamı sendika üyesi. Yetki tespit belgemiz geldikten sonra bizi ücretsiz izne çıkardılar. İçeride sendika üyesi arkadaşlarımızı da baskı ve ikna yoluyla istifa etmeye zorluyorlar. Sendikadan istifa etmeyenleri cezalandırıyorlar. Bizim dışımızda 3 arkadaşımız daha vardı ücretsiz izinde, sendikadan istifa ettikleri için onlara işbaşı yaptırdılar” dedi.
Üretimin iki vardiya şeklinde devam ettiğini söyleyen Kasımoğlu, “Her vardiyada 12 saat çalışıyoruz. Pazar günleri de çalışıyoruz. Geçiniyor muyuz, nefes mi alıyoruz, yaşıyor muyuz onu bilmiyoruz açıkçası. Günlük 47 lira ile bir insanın kendi ihtiyaçlarını dahi karşılama imkanı yokken, yaşadığımızı düşünmüyorum açıkçası” dedi. Denetim eksikliğine değinen Kasımoğlu, “Kanun çıkartıyorsunuz, kanun insanları mağdur ediyor. Patronları koruyor, işçileri eziyorlar. Böyle bir sistem olamaz. Kamusal denetim istiyoruz, gerekli yaptırımlar uygulanmalı. Anayasal hakkımız olan sendikadan dolayı biz böyle bir haksızlığa maruz kalıyorsak, bunun günahı ve vebali devletimize aittir” ifadelerini kullandı.
SENDİKALAŞAN İŞÇİLER ÜCRETSİZ İZİNDE...
Bülent Akçay da 5 yıldır Onat Alüminyum’da çalışıyor. Patronun “Sendikadan vazgeçin, gelin işbaşı yapın” dediğini vurgulayan Akçay şunları söyledi: “Bunu kabul etmediğimiz için ücretsiz izindeyiz. Bu parayla geçinen varsa çıksın açıklasın, biz geçinemiyoruz. İşveren tam donanımlı çalışıyor, üçüncü fabrikayı açmak üzereler. İŞKUR üzerinden işçi de alınıyor ama ne hikmetse 18 kişi dışarıdayız” dedi.
5 yıldır Onat Alüminyum’da çalışan Cemil Karateke de sendikalaştıktan sonra fabrikanın kapılarının kendilerine kapatıldığını söyledi. 300 çalışanın içerisinde 18 kişinin kovid bahanesiyle dinlendirildiklerini söyleyen Karateke, “Ben ağustos ayında bir iş kazası geçirdim. Aralık ayına kadar raporluydum. Aralıkta işbaşı yapmaya gittiğimde beni dinlendirme bahanesiyle ücretsiz izine gönderdiler. 4 aydır raporlu olan, dinlenen bir işçiyi neden daha fazla dinlendirmek istesinler? Burada farklı bir tutum var. Sendikalaşanları ücretsiz izne çıkarıyorlar” dedi. Çalışma şartlarının daha iyi olması için sendikalı olduklarını belirten Karateke, “Sosyal haklarımızı alabilmek istedik. Bu kadar çalışmamıza rağmen cebimize doğru düzgün para girmiyor, dinlenecek vaktimiz dahi olmuyor. Çoğunluk sağlandı, yetki tespiti alındı ama işverenin tutumu ısrarla sendikayı tanımamak” dedi.
"İŞ BİLE ARAYAMIYORSUN"
HSK Systemair işçileri de çalışma koşulları ve ücretlerinden dert yanarak Birleşik Metal-İş Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Patronun hemen ücretsiz izin kozunu kullandığı fabrikada çok sayıda işçi ücretsiz izne çıkarıldı. Ücretsiz izinden nasibini alan işçilerden Bekir, “Ücretsiz izin için verdikleri para sadece 10 günlük ihtiyacıma yetiyor” dedi. Bu durumun geri kalan 20 gün aç kaldığı anlamına geldiğini söyleyen Bekir, “İş arayamıyorsun, tüm kapılar kapalı oluyor. Çünkü hâlâ HSK işçisiyim. Patron bize hakkımızı savunmanın bedelini ödetiyor. İşçiden ne kadar kısarsam o kadar para kazanırım anlayışında. Bırakın pandemiyi, bayram izni dahi kullanmadan çalışan işçiye kapıyı gösterdiler” dedi. Ücretsiz iznin patronun insafına bırakılmaması gerektiğini belirten Bekir, “Yeni işçi alımı ile üretim devam ediyor. Ben ikinci kez ücretsiz izne çıkarıldım. 170’i aradım devamlı üretim var ama ben ücretsiz izne çıkarıldım dedim. Bana söylenen ‘İşverenin yetkisi var’ oldu. Bu yasa işçi örgütlenmesin, hak aramasın demektedir. Zulüm yasasıdır. Mutlaka bu yasa iptal edilmelidir” diye konuştu.
Yetki belgesinin ardından sendikanın kapıya geldiğini, sendikayı karşılayan 50’ye yakın işçinin ücretsiz izne çıkarıldığını söyleyen Enes de iki hafta ücretsiz izinde kaldıktan sonra tekrar işbaşı yapmış. “Baskılar azalmadı arttı” diyen Enes, daha önce çalıştığı bölüm olan sevkiyatta değil de üretimde çalıştırılmak istenmiş. Bunu kabul eden Enes, iki gün sonra yeniden ücretsiz izne çıkarılmış. Ücretsiz iznin işçiler için sopa olarak kullanıldığını belirten Enes, “Hayatımı borçlanarak devam ettiriyorum. Yevmiye iş bakıyorum. İşyerinde üretim devam ediyor, yeni işçi alımı var ama beni ücretsiz izne çıkarıyor” dedi.
"İŞÇİLER İÇİN BIÇAK KEMİĞE DAYANDI"
Ücretsiz izne çıkarıldıktan sonra tekrar işe çağrılanlardan biri de Funda. Patron Funda’ya “Ya tazminatını al git, ya da ücretsiz izin” demiş. Bunu kabul etmeyen Funda önce beş gün ücretli izne, sonra da bir mesajla ücretsiz izne çıkarılmış. “Ücretsiz iznin ne anlama geldiğini ilk ay farkına varamadım. Sonra planlar bir anda değişti, düzenimiz bozuldu” diyen Funda, başından geçenleri şöyle anlattı: “Geçen çamaşır makinesi bozulunca 250 lira verdim. Çocuğun ihtiyaçları, istekleri oluyor. Kendimi emekli gibi hissediyorum. Ucuzluk için marketleri dolaşıyorum. Ucuza kaçıyorsun ama sağlıklı mı bilmiyorsun. İşçiler olarak birlik olmadığımız için tepeden inme yasalar geliyor. İşçiler için bence bıçak kemiğe dayandı. Devlet bunu biliyor. Onun için vali bizim yürüyüşümüzü dahi yasakladı. Bu sadece valinin kararı değil. Tüm işverenlerin isteğiydi.”
Bir diğer HSK Systemair İşçisi Emrah, asgari ücretle dahi ev geçindirmenin mümkün olmadığını söyledi. “Örgütlendiğimiz için, suç işlemişiz gibi bizi ücretsiz izne çıkardılar” diyen Emrah, “Yemekhanede ‘Biz bir aileyiz’ yazıyor. Bu nasıl bir aile ki yarımız kapının önüne koyuldu, aç bırakıldık?” diye sordu. Ücretsiz izin uygulamasının yıldırma politikasından başka bir şey olmadığını söyleyen Emrah, “Ama biz yılmayacağız. Ücretsiz izin işverenin insafına bırakılamaz. ‘Neden ücretsiz izne çıkardın’ diye devletin sorması ve denetlemesi lazım. CİMER’e şikayetler işe yaramıyor, ipler işverenlerin elinde” dedi.
"MİGROS DEPO İŞÇİLERİNİN DİRENİŞİ SÜRÜYOR"
Migros Depo’da da durum farklı değil. Pandemiyle beraber ağır ve uzun mesai altında çalışan işçiler de haklarını alabilmek için DGD-SEN’de örgütlendi. 31 Aralık tarihinde çok sayıda işçinin ücretsiz izne çıkarıldığı depoda 7 yıldır çalışan Ümit Güler, “Ücretsiz izne çıkarılmadan önce 9 ay boyunca pazar günü de dahil olmak üzere çalıştırılıyorduk. Çocuğumuzun yüzünü göremiyorduk. Bu sebeple sendikalaşma faaliyetinin içerisine girdik, 4 arkadaş bu yola çıktık. Önce bizi Esenyurt Depo’ya sürdüler. Sonra da yeni yılla birlikte ücretsiz izne çıkarıldık. Halen depo önünde direnişimizi sürdürüyoruz” dedi.
"TOPYEKÜN MÜCADELE ETMELİYİZ"
Gebze Sendikalar Birliği Dönem Sözcüsü ve Petrol-İş Gebze Şube Başkanı Eyüp Akdemir sınıfa yönelik bu saldırıların üstesinden gelebilmek için toplumsal mücadelenin örülmesini gerektiğini söyledi.
Örgütlü oldukları fabrikalarda böyle bir uygulamaya kesinlikle izin vermediklerini söyleyen Akdemir, “Üretim bakımından problemi olan işyerlerinde kısa çalışmadan yararlanma oldu ama ilaveten işverenlerden ikramiye ve sosyal haklarımızı aldık. Tabii ki iç örgütlenmenin iyi olmasından kaynaklı” ifadelerini kullandı.
Akdemir, “Çalışma hayatının problemlerini iyileştirme adına yapılan kanuni düzenlemeler, işverenlerin mutlaka yanlış uygulama yapacağı açık kapı bırakılarak yapılıyor. Bu uygulamayı hak etmeyen fakat kullanarak devletten faydalanan işverenler var. Bunun dışında örgütleme ve sendikal faaliyetlerde bulunan işçilerin mücadelesini kırmak için işverenler için süper bir uygulama oldu. Uzun soluklu mücadeleye işçinin dayanma gücü olmadığı için ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Piyasanın enflasyonu ile devletin enflasyonu arasında büyük fark olduğundan ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Günlük 47 TL ile geçim olmasının mümkün olmadığı aşikar. Bunların üstesinden gelinebilmesi için toplumsal mücadeleyi örmeli, topyekün mücadele etmeliyiz” dedi.
"ÜCRETSİZ İZİN YASAKLANSIN"
DİSK/Gıda-İş Sendikası Gebze Temsilcisi Özgen Özdemir, Tayaş Gıda’da da ücretsiz izin uygulamasının işçilere karşı koz olarak kullanıldığını söyledi. Ücretlerin düşük olması, yaşam koşullarının zorlaşması ve temel tüketim maddelerinin aşırı derecede zamlanmasından dolayı sıkıntı yaşayan işçilerin ayrıca patronların üretim ihtiyaçlarına göre ücretsiz izin tehdidiyle karşı karşıya kaldığını aktaran Özdemir, “İşçileri açlığa mahkum ediyorlar. Buna tepki gösteren ya da fabrikalarında örgütlenmeden yana tutum almış olan işçilerin üzerinde ücretsiz izin uygulamasını bir kılıç olarak kullanmaya devam ediyorlar. Bizim Tayaş’ta yaşadığımız olumsuzluklardan biri de bu. İşçiler ücretsiz izinle korkutulmak isteniyor. Bu anlamda ücretsiz iznin yasaklanması gerektiğini ve bu noktada işçilerin mücadelesinin önemli olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
DGD-SEN Genel Başkanı Murat Bostancı da Migros Depo’da ücretsiz izin dayatmasının kasım ayı itibariyle başladığını söyledi. Bostancı “Birkaç işçi arkadaşımızı tehditle ücretsiz izne gönderdiler, sonra bunu parça parça yapmaya devam ettiler. Sendikalı, sendikasız birçok işçi bu koşullarda ücretsiz izne çıkartıldı. Bir taraftan da işçi alımı yapıyorlar” dedi. Ücretsiz izin uygulamasının işçileri cezalandırma yöntemi olarak kullanıldığının altını çizen Bostancı, “Ücretsiz izinde verilen ücret hiç kimsenin temel ihtiyaçlarına yetmeyecek bir ücret, ölüm ücreti... Bunun karşısında tüm işçilerin mücadele etmesi gerekiyor” dedi.