27 Ocak 2021 13:11
CHP heyeti: Giresun’daki sel felaketinde HES’ler tahribatı artırdı
CHP heyeti, Giresun'da geçtiğimiz ağustos ayında yaşanan selin neden olduğu hasarın giderilmesine yönelik olarak bugüne kadar yürütülen çalışmaları inceledi, tespitlerini raporlaştırdı.
Fotoğraf: Coşkun Özbucak/Evrensel
Giresun’da geçen yıl ağustos ayında yaşanan sel felaketinde 15 kişi yaşamını yitirmiş, çöken yol ve köprüler, özellikle Dereli ilçesi başta olmak üzere yıkılan ya da hasar gören konutlar, işyerleri sonucunda milyonlarca liralık hasar meydana gelmişti. Cumhuriyet Halk Partisi heyeti selin neden olduğu hasarın giderilmesine yönelik olarak bugüne kadar yürütülen çalışmaların durumuna ilişkin 18 Ocak 2021 tarihinde sahada incelemelerde bulundu. Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu, Giresun Milletvekili Necati Tığlı, Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya ve Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel'den oluşan heyet incelemelerinin sonucunda şu değerlendirmelerde bulundu:
SEL SULARINA KAPILAN 4 YURTTAŞ HÂLÂ BULUNAMADI
- Karadeniz Bölgesinde her yıl özellikle temmuz, ağustos aylarında yaşanan sağanak yağışlar; ardından farklı yerleşim noktalarında meydana gelen sel, su taşkını ve heyelan felaketleri sonucu bugüne kadar yüzlerce vatandaşımız yaşamını yitirmiş, milyarlarca lira maddi zarar meydana gelmiştir.
- Her şeyden önce, üzerinden 5 ay geçmesine rağmen, sel sularına kapılan 4 yurttaşımızın akıbeti halen belirsizdir. Kayıp yurttaşlarımız için yürütülen arama çalışmaları sonlandırılmış, bu nedenle ailelerin acısı devam etmektedir.
- Küresel iklim değişikliği ve yeni yağış rejimine bağlı olarak, kısa sürede yüksek miktarda yağışların neden olduğu felaketlerde, Doğu Karadeniz'de yaşanan kayıpların diğer bölgelere göre fazla olması; bölgenin coğrafi yapısına uygun olmayan yapılaşma ve ekosistem üzerinde yaratılan insan kaynaklı müdahalenin bir sonucudur.
HES NEDENİYLE DERE VE VADİLERE YAPILAN MÜDAHALELER SELİN ETKİSİNİ ARTIRDI
- Özellikle son 15 yıllık süreçte, bölgede neredeyse bütün dereler üzerinde Hidroelektrik Santralleri (HES) projeleri faaliyete geçirilmiş, bu süre zarfında yaşanan tüm sel felaketlerinin tahribat gücü arttıran temel sebep, HES inşaatları nedeniyle vadi ve dere yataklarına yapılan fiziki müdahalelerdir.
YIKIM GÖRÜNTÜSÜ MEVCUT HALİYLE DURUYOR
- Söz konusu bölgedeki dere yataklarında, selin ardından meydana gelen yıkımın görüntüsü, mevcut haliyle durmaktadır. Çevre Şehircilik Bakanı'nın taahhüt ve talimatlarına rağmen, söz konusu dere yataklarında yeterli düzeyde bir çalışmanın yürütülmediği gözlenmiştir. Örneğin, 80 kilometre uzunluğundaki Galevera deresi ve vadisi üzerinde yıkılan köprülerin ve yıkılan HES işletmesinin inşaat atıkları ve dere güzergahında afet sonrası meydana gelen taş, moloz ve atıkların kaldırılmadığı, dere yatağının yeni bir afet öncesi DSİ tarafından temizlenerek rehabilitasyonunun yapılmadığı dikkati çekmektedir. Yine ayrıca, Harşit Çayı ve Vadisi boyunca ilerleyen Tirebolu-Doğankent bağlantı yolunda, selde yıkılan menfezin yerine viyadüklü geçiş inşa edilmiştir. Fakat vadi boyunca uzanan ve söz konusu menfezin yıkımına sebep olan unsurlardan biri olarak gösterilen kum ve çakıl ocaklarının faaliyetlerinin devamına yönelik ciddi bir belirsizlik durumu mevcuttur.
İSTİNAT DUVARLARININ TEKNİK YETERLİLİKLERİ DENETLENMELİ
- Duroğlu Beldesi merkezinde, Değirmen Deresi ile Aksu Deresi'ni birleştiren menfezin yerine köprü inşa edilmesi şarttır. Bu konuda talimat verilmiş olsa da bu talimatın gereği yerine getirilmemiştir.
- Yine Duroğlu Beldesi'nin hemen çıkışında inşa edilen fakat kabulü dahi yapılamadan sel nedeniyle yıkılan istinat duvarının bir an önce yeniden yapılması gerektiği değerlendirilmekle birlikte, bölgede aynı süreçte yapılan benzer nitelikteki istinat duvarlarının teknik yeterliliklerinin de ivedilikle denetlenmesi gerekmektedir. Bölgede, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nce (DSİ) yürütülen dere ıslahı ve taşkın koruma çalışmaları da tartışmaya açık bir konudur. Yaşanan sel felaketinden yaklaşık bir ay kadar önce (9 Temmuz 2020) DSİ Genel Müdürü, iktidar partisinin Giresun milletvekilleri, İl Başkanı ve ilçe belediye başkanlarıyla ile gerçekleştirdiği görüşmede, 2003 yılından o tarihe kadar il genelinde 68 dere ıslahı ve taşkın koruma projesini hayata geçirdiklerini ifade etmişti. Genel Müdür, bu projelerle Giresun'da sel ve taşkın riskinin büyük oranda ortadan kaldırıldığını iddia ederken, iktidar partisi bunu bölgede siyasi propaganda malzemesi olarak kullanmaya başlamışlardı. Fakat bundan bir ay sonra Giresun bu felaketi yaşadı.
"KAMU KAYNAKLARIN BELİRLİ BİR MÜTEAHHİT GRUBUNA KAYNAK AKTARILMASI AMACIYLA KULLANILMIŞ"
- Bu olay göstermektedir ki iktidarın sel ve taşkın önleme projelerinin, bilimsel ve çevresel gerçeklikle hiçbir bağı yoktur. Bu projeler, kamu kaynaklarının belirli bir müteahhit grubuna kaynak aktarılması amacıyla kullanılmıştır. Çünkü bilimsel bütün kaynaklar, dere yataklarının betonlaştırılmasının taşkın ve sellere sebep olacağını ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, DSİ'nin bu ve benzeri sel ve taşkın önleme projelerini iklim değişikliği ve ani yağış rejimine bağlı olarak gözden geçirmesi zorunludur.
"ÇALIŞMALAR KARAYOLLARI BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ'NCE YÜRÜTÜLMELİ"
- Yaşanan sel felaketinde tahribata uğrayan yol ve köprülerin onarımı/revizyonu konusunda da ciddi sorunlar ortaya çıkmıştır. Şu an bu çalışmaların önemli bir bölümünü yürütme görevi Giresun İl Özel İdaresi'ne devredilmiştir. Ancak, İl Özel İdaresi'nin mali yapısının sorunlu oluşu, teknik kapasitesinin yetersizliği ve işin aciliyeti göz önünde bulundurulduğunda söz konusu çalışmanın Karayolları Bölge Müdürlüğü'nce yürütülmesinin daha sağlıklı olacağı değerlendirilmektedir.
"BÖLGEDE BU YIL AĞAÇ KESİMİ DÖRT KATINA ÇIKARILACAK"
- Bölgede, aşırı yağışların sel felaketine dönüşmesine neden olan etmenlerden biri de heyelan sebebi olan ağaç kesimleridir. Heyetimize, Giresun sınırları dahilinde 2020 yılında 250 bin metreküp ağaç kesimi yapıldığı, 2021 yılında kesim miktarının dört katına çıkarılacağı bilgisi aktarılmıştır. Diğer yandan bölgede ciddi düzeyde kaçak ağaç kesimi faaliyeti de devam etmektedir. Bu durum, yaşanacak yeni afetler için davetiye niteliğindedir.
- Sel felaketinin hemen ardından bölgeye gelen bakanların ve iktidar partisi yöneticilerinin, vatandaşlara verdikleri vaatler ve sözler, siyasi propaganda çerçevesinde kalmış ancak taahhütlerin hemen hemen tümü konusunda mevzuat kaynaklı engeller yaşanmış; bu durum vatandaşlarla yerel bürokrasiyi karşı karşıya getirmiştir.
"KARADENİZ BÖLGESİ İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ EYLEM PLANI İVEDİLİKLE HAYATA GEÇİRİLMELİ"
- 18 Haziran 2019 tarihinde Trabzon'un Araklı ilçesinde yaşanan sel felaketinin ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca hazırlanan ve kamuoyuna duyurulan "Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı" çerçevesinde yürütülmesi planlanan çalışmaların yapılmadığı ya da bu çalışmaların yetersiz kaldığı ortadadır. Bu durum, her geçen gün bölgede yeni felaketlerin yaşanmasına zemin oluşturmaktadır. Dolayısıyla öncelikle "Karadeniz Bölgesi İklim Değişikliği Eylem Planı"nın bölge açısından "acil eylem planı" dönüştürülmesi ve planda belirtilen adımların ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir.
- Giresun’da yaşanılan son sel, 15 yıldır HES yapımı konusunda izlenen politika ve uygulamaların ne kadar hatalı olduğunun bir kanıtı niteliği taşımaktadır. Giresun ilinin yaşadığı felaket, doğal kaynakların ranta tahvil edilmesini öngören politikaların bir sonucudur. Bölgedeki HES'ler, Devlet Su İşleri su kullanım izin mevzuatında, Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Yönetmeliği’nde ve kamulaştırmaya ilişkin mevzuatta zaafiyetler yaratılarak/gedikler açılarak inşa edilmiş ya/ya da ruhsatlandırılarak projelendirilmiştir. Yatırım izin ve prosedür süreçleri kısaltılarak, stratejik planlamadan uzak enerji üretim yaklaşımından, acele kamulaştırma adı altında santral yapılacak yerel halkın ev, tarla veya otlak ve mera alanlarına el konularak, halkı bilgilendirme toplantıları yapılmayarak ekosistem dengesi, çevresel ve sosyal konular yok sayılmıştır.
- Dolayısıyla Giresun'da yaşanmış olan bu sel felaketinden ders çıkartılarak; bölgedeki işletme, inşaat ya da proje aşamasında bulunan bütün HES'ler, küresel iklim değişikliği koşulları göz önünde bulundurularak teknik ve bilimsel analizleri yeniden yapılmak zorundadır.
(HABER MERKEZİ)