Ercüment Akdeniz: Reform paketi dedikleri emekçileri hedef alan bir karşı reform
EMEP Genel Başkanı Akdeniz, hükümetin ‘reform’ paketinin yerli ve yabancı sermayeye teşvik paketi olduğunu söyleyerek “Bu bir reform değildir. Emekçileri ve halkı hedef alan bir karşı reformdur” dedi.
Emek Partisinin canlı yayınından ekran görüntüsü.
Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, AKP'nin reform paketine ilişkin açıklamalarda bulundu. Emek Partisi’nin Facebook adresinde "Hükümetin reform paketinden sermaye sınıfı ve emekçi halka neler düşecek?" başlığı ile canlı yapılan yayının moderatörlüğünü Gökhan Çetin gerçekleştirdi. Akdeniz, hükümetin ‘reform’ paketinin yerli ve yabancı sermayeye teşvik paketi olduğuna dikkat çekerek, “Bu bir reform değildir. Emekçileri ve halkı hedef alan bir karşı reformdur” dedi.
"SERMAYEYE KIYAK GEÇEN İKTİDAR BUNUNLA YETİNMİYOR, YENİ VERGİ İNDİRİMLERİ YOLDA"
Meclise sunulacak olan yeni reform paketlerine ilişkin basına yansıyan kulis bilgilerine aktararak sözlerine başlayan Akdeniz şunları söyledi: “Reform paketinin iki ayağı var. Ekonomik teşvikler ve hukuksal reformlar diye ifade edilen değişikler. Ekonomik teşviklerde ticari anlaşmazlıklarda şirketlerin mahkeme yerine tahkim yoluna gitmelerini öngören bir madde var. Bu ne demek mahkemeleri devre dışı bırakıp şirketler lehine hızlı bir biçimde karar alınmasını sağlamak ama burada çok önemli bir soru işareti var denetimi ne olacak bu şirketlerin. Kamu denetiminden kaçabilecekler öyle görünüyor. İkinci yansıyan kulis bilgisi vergi indirimleri. Şirketlere vergi indirimi yeni bir şey değil ama bu sefer daha büyük bir paket geliyor. 2021 bütçesi görüşülürken büyük şirketlerin vergi borcu silindi ama buna karşılık asgari ücretlilerin vergi borçlarının bir tanesi silinmedi. Bu kadar sermayeye kıyak geçmiş iktidar bununla da yetinmiyor daha yeni vergi indirimleri paketleri piyasaya sürecek.”
"ONBİNLERCE İŞÇİ KORUNMASIZ HALE GELECEK"
Şirketler yatırım yaparken ihale süreçleri, bekleme süreçlerinde kısaltmaya gidileceğinin hedeflendiğini anlatan Akdeniz, “Bu açıkçası yolsuzluğa neden olacak gibi gözüküyor. Yeni kanun düzenlemeleri de gündemde. Yeni kanun düzenlemeleri de aslında bu ihalaler, yolsuzluk, Sayıştay raporlarıyla ortaya çıkan usulsüzlüklerin olabildiğince yasal kılıflar altına alınıp yasallaştırılması aslında. Bu denetimlerin de ortadan kalkmasını öngörüyor. Artı haciz etmeye karşı şirketleri korumak içinde planları var. Yani diyelim 500 kişilik bir fabrikada işçiler maaşlarını alamadılar, makinalara tedbir koydurdular nasıl alacak parasını işçi. Haczederek ama hacize koruma koyduğunu zaman binlerce, on binlerce işçi korunmasız hala gelecek, alacaklarını alamayacak” diye konuştu.
"HANGİ REFORMU YAPARSAN YAP AVRUPA BİRLİĞİ AÇISINDAN İNANDIRICI OLMAZ"
Hukuksal reform boyutuna da değinen Akdeniz şunları söyledi: “Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin görüşmeleri var. ABD’nin CAATSA uygulamaları gündemde, Avrupa’nın ayrıca yaptırımları gündemde. Mart ayı kritik öneme sahip. Türkiye masaya nasıl gidecek bu tartışılıyor. Bu görüşmelerde şirin gözükmek için bazı hukuksal reformların gündeme gelmesi gerekiyor. Böyle bir kaygı var bu kaygı TÜSİAD’ın kaygısı esas olarak. Nasıl olacak, ne kadar inandırıcı olacak bu reformlar? Çünkü kaygı şu AİHM kararlarını bile tanımayan bir iktidar var. Türkiye’nin altına imzalattığı anlaşmalara bile uymayan bir iktidar söz konusu. Şimdi nasıl Avrupa’yı inandıracaksınız da onlar da ‘tamam’ diyecekler. Hangi reformu yaparsan yap Avrupa Birliği açısından inandırıcı olmaz. Kendi içlerinden birkaç etkili ismi değiştirelim diye bir tartışmanın olduğu da kulis bilgileri arasında.”
"YABANCI SERMAYEYİ TEŞVİK REFORMU"
Bu reformun yabancı sermayeyi teşvik reformu olduğuna aktaran Akdeniz, ”Kırmızı halılar yabancı tekellerin ayaklarının altına serilecek. Yerli burjuvazi ile yabancı sermaye ülkeye daha rahat gelsinler yer altı ve yer üstü kaynaklarımızı daha rahat yağmalasınlar. Yerli ve yabancı sermayaye güvence reformudur” dedi. Şu ana kadar neden reform paketinin açıklanmadığına, neden geciktiğine dikkat çeken Akdeniz, “AKP içinde çatlak seslerin olduğu anlaşılıyor. Sermaye içinde tam bir uzlaşma sağlanmadığı, arayışının tamamlanmadığı bunun için müzakere sürecinin olduğu anlaşılıyor. Siyasi partiler yasasındaki düzenlemeler olgunlaşmış değil. Bu bir reform değil. Emekçilere ve halkı hedef alan karşı reform. Halkın bir reform beklentisi içinde olmaması gerekiyor. Bir karşı reform gelecek buna karşı halkın hazırlıklı olması lazım ve kendi kazanımlarını koruması, taleplerini hükümetin karşısına koyması gerekiyor. Tek adam sisteminin tahkimidir bu. Daha baskıcı bir yönetimle ayakta durabilir anca. Bunun için de özgürlükleri daha çok baskı altına almak zorunda, demokratik hakları daha çok kısıtlamak zorunda, süreç budur” diye konuştu.
"ONLAR İÇİN EN BÜYÜK REFORM CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİYDİ"
AKP-MHP bloğunun "ben çok rahat bu seçimi geçerim" diyemediğini aktaran Akdeniz, “Bu kadar görüşme, Saadet Partisiyle görüşme nedensiz değil. Dolayısıyla seçimi normal alamıyorsa anormal alacaksın.7 Haziran 2015 seçimlerinde nasıl bir ortamda ikinci seçime gidildi ve seçimi aldılar. Onu biliyoruz. Onlar için en büyük reform Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiydi. Şimdi onun da reforme edilmesi tartışılıyor. Bunun için düzenlemeye girişilecek" dedi.
"Z KUŞAĞI YAŞANANLARI UNUTMAYACAK, İKTİDARIN KORKUSU DA BU"
Akdeniz, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “SSK'yı Z kuşağı'na anlatmamız gerekiyor, bilmez onlar” sözleri üzerine soruya sormasına Akdeniz şöyle cevap verdi:
“Z kuşağı eski Türkiye’yi bilmez, bu doğru. Biz Emek Partisi olarak eski Türkiye’yi hiçbir zaman savunmadık. Demokratik, bağımsız, halk egemenliğinin olduğu işçi emekçilerin iktidar olduğu bir Türkiye’yi savunduk. AKP iktidara geldiğinde yoksulluğu, yolsuzluğu ve yasakları kaldıracaktı ama bugün baktığımızda yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar hâlâ var ve daha da derinleşmiş. AKP ile gözünü açan Z kuşağı halk ekmek kuyruğunu, tanzim satış kuyruğunu gördü. Pandemiye ilişkin uygulamaları gördüler. Çarklar dönsün diye annelerinin, babalarının zorla fabrikaya, hastanelere gönderildiğini gördü. EBA’yı, uzaktan eğitimi gördü. Halkın kaynaklarının sağlığa, eğitime ayrıldığı bir bütçe görseydi bu çocuklarımız annelerin babalarının telefonuna muhtaç kalmazlardı. Hâlâ internet, tablet olmadığı için yüzbinlerce öğrenci eğitim hakkından mahrum kaldı. Bu gençler bunu unutmayacak. İktidarın korkusu da bu zaten. Hem sandıkta hem de bu düzene karşı gençlerin örgütlenmesi ve mücadele etmesi gerekir.”
(İstanbul/EVRENSEL)