Metal işçisi yazdı: Hak istiyorsak güç olmak zorundayız
“Herkes ölümden korkup dışarı bile çıkmazken biz üretime devam etmedik mi? Aşı için öncelik biz işçilerin değil de kimin olmalı, soruyorum.”
Fotoğraf: DHA
Metal işçisi bir kadın
İstanbul
Merhaba arkadaşlar...
Ben Esenyurt Akçaburgaz’da üretim yapan bir alüminyum fabrikasında çalışıyorum. Biz sabah 07.00’de işbaşı yapıp akşam 17.00’de iş bırakmamız gerekirken, bize her gün iki buçuk saat fazla mesai yaptırıyorlar. Aslında mecbur değiliz bu kadar fazla mesai yapmaya fakat aldığımız asgari ücret bize hiçbir şekilde yetmediği için bizim için de fazla mesai bir zorunluluk oluyor.
Zaten metal iş kolunda çalışıyoruz, fiziki anlamda çok yoruluyoruz. Bundan dolayı çay molalarında birbirimizle sohbet bile edemiyoruz. Çünkü herkes dinlenme derdinde oluyor, çoğumuz gidip çayımızı içmiyoruz bile. Bunun yerine bir kenarda dinlenmeyi tercih ediyoruz. Çünkü eve gittiğimizde de dinlenmek mümkün olmuyor. Örneğin ben işten çıkıp servise binip eve gittiğimde saat hemen hemen 20.00 veya 20.30 oluyor ve ben temizlik yapıp ertesi günün yemeği ile uğraşmak zorunda kalıyorum. İzlediğim bir tane dizi var onu da hemen hemen radyo dinler gibi dinliyorum, yalnızca az bir bölümünü oturup izleyebiliyorum. Fabrikadaki kadın arkadaşlarla dışarıda bir çay sohbeti için bile bir araya gelemiyoruz çünkü çok çalışıyoruz ve çalışmaktan kalan çok az vaktimizi de acil şeyler için harcıyoruz. Arkadaşlarımızla ilişkilerimiz de böylece zayıflıyor.
İzin hakkımızı kullanma zamanı geldiğinde tüm yılın yorgunluğu için bari 3-5 günlük ucuz yollu bir tatil yapalım diyoruz ama o da ne mümkün. Benim için tatil, kış için konserve menemen yapmak, mevsimin bazı meyvelerinden ev reçelleri yapmak şeklinde geçiyor. Gerçi hiç tatil yapmadım mı yaptım, yalnızca hayatımda bir defa, ama ikincisi kısmet olmadı. Umarım önümüzdeki yıllarda o da olur, umudumu kesmiş değilim.
8 yıldır çalıştığım halde çok düşük maaş alıyorum. Ben sürekli ucuz/indirimli ürün kolluyorum, artık bu konuda kendimi çok becerikli görüyorum. Bazen 4-5 gün bekliyorum ve hedeflediğim ürün indirime girdiğinde alıyorum. Asgari ücretin 2 bin 825 lira olduğu şu günlerde biz bu yetersiz ücret zammıyla ne doğal gazımızı yeterince açabiliyoruz ne de başka ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyoruz. Çok çalışıp yorulduğumuz için asgari ücrete yapılan düşük zammı bile henüz aramızda tartışmış değiliz. Fakat biz böyle evden işe işten eve gidip gelip yorgunluktan aramızda doğru düzgün konuşamadıktan sonra, asgari ücret hep patronların ve gidip yüzümüzü güldürecek diye oy attığımız partinin istediği gibi olacak.
Bir de çok beklediğimiz aşı uygulaması başladı. Fakat öncelik neden biz işçilerin değil merak ediyorum. En zor pandemi koşullarında üretim devam etsin, patronlar kazansın diye herkese evde kal denildiği zamanlarda biz çalışmak zorunda kalmadık mı, herkes ölümden korkup dışarı bile çıkmazken biz üretime devam etmedik mi? Aşı için öncelik biz işçilerin değil de kimin olmalı, soruyorum. İşte bu sorunlara karşı bizler bir arada olmalıyız, konuşup tartışmalıyız. Ücretlerimizin artmasını istiyorsak, aşı olmak istiyorsak, bir araya gelerek güç oluşturmak zorundayız. Herkese sağlıklı günler diliyorum.
PATRONLARIN HIRSININ BEDELİNİ BİZ ÖDÜYORUZ
Metal işçisi
İstanbul
Merhabalar...
Size Esenyurt’tan yazıyorum. Bildiğiniz gibi hayat şartları çok zor. Asgari ücrete zam geldi ama her şeye de neredeyse yüzde yüz zam geldi. Devlet yaptığı işlerin bütün hataların sonucunu işçiden çıkarıyor. Patronların para için verdiği hırsın bedelini biz ödüyoruz. Hayatımız hep böyle devam ediyor ve daha çok bunalım ve daha çok stres başlıyor. Adaletsizlik ekonomide başlar ve geri kalan her şeye sirayet eder. Pandemi döneminden geçiyoruz, devletin bize bakması gerekirken, bize para vermesi gerekirken her gün biz yeniden ve yeniden devlete patronlara para kazandırıyoruz. Çalışmak zorunda kalıyoruz ve buna bile şükreder hale geldik. Bütün işçilerin birleşmesi, bizim üzerimizden geçinen patron, şirket ve devleti sorgulaması gerekiyor.