İsyanın sesine yolculuk
İrem Elbir, rapin son yıllardaki yükselişini yazdı: Rapin bu kadar yükselmesi aslında gençlerin kendilerine yeni bir direnme alanı açtığının göstergesi.

Fotoğraf: Pixabay
İrem ELBİR
Günümüzde rap müziğin Türkiye’deki yükselişini görmemek mümkün değil. Cartel’in ’90’lı yıllarda Türkiye’de tanınırlığının artmasıyla rapin ülkedeki serüveni de değişti. Yıllar önce Almanya’da rap yapmış Türkiyeli göçmen MC’ler bile belki de rapin Türkiye’de geldiği noktayı tahmin edemezlerdi. Peki 2000’li yılların başında özellikle Ceza ve Sagopa Kajmer gibi isimlerle gençliği içine alan bu müzik, bir yükselip bir düştüğü yıllardan bu noktaya nasıl geldi? İsyanın sesini açtıran ne oldu?
HİP-HOP KÜLTÜRÜNÜN GEÇMİŞİ
’70’lere dayanan tarihiyle hip-hop kültürünün oldukça uzun bir geçmişi var. Haliyle, kültürün koca bir tarihi bu sayfalara sığmayacaktır ancak rap müziğe geçmeden önce kültürün kendisinden bahsetmekte fayda var. Amerika’da ayrımcılığın, sosyal dışlanmanın ve birçok toplumsal problemin arşa çıktığı dönemlerden birinde hip-hop ortaya çıktı. Bu kadar çok problemin olduğu ortamda tabii ki bazı çeteleşme durumu da vardı ve bazen çeteler arasındaki kavgalar oldukça kızgınlaşabiliyordu. Bu çetelerin biraz daha durulup farklı bir şekilde savaşmalarına olanak sağlayan ise hip-hop oldu. Daha barışçıl olan bu mücadelelerin oluşmasında bir isim oldukça öne çıkar hip-hop tarihinde o da Afrika Bambaataa. Kendisi hip-hop kültürünün ve elektro funk tarzı müziğin babası olarak kabul edilir. Bu kültüre o kadar bağlıdır ki tüm dünyada yaymak için Universal Zulu Nation adında bir farkındalık grubu kurar. Artık kanlı çete savaşları yerine şarkı söyleyerek, dans ederek, graffiti ve DJ’lik yaparak “savaşmak” da mümkün hale gelir. Hip-hop iyi bir, insanların kendini ifade etme aracı olarak (Özellikle önce ayrımcılığa maruz kalanlar olmakla beraber) Amerika’daki gençler tarafından oldukça benimsenir. Yıllar içinde tüm dünyaya yayılan bu kültürün en ön plana çıkan unsuru ise rap müzik oldu. Bu yayılmadan nasibini alan ülkelerden biri de tabii ki Türkiye.
Rap müziğin Kreuzberg’de yaşayan Türkiyeli göçmen gençlerle buluşması ise II. Dünya Savaşı sonrasında Almanya’nın içinde bulunduğu koşullarla doğrudan ilgilidir. Bu gençlerin nadir eğlenebildiği noktalardan biri Amerikan askerlerinin eğlendiği barlar ve diskolardı. Zira Almanların eğlendikleri yerlere girebilmeleri pek mümkün olmuyordu. Ya kendi mahallelerinde bir şekilde vakit geçiriyor ya da Afro-Amerikan askerlerinin gittiği yerlerde eğlenebiliyorlardı. Bu barlarda duydukları müzik, ikinci kuşak göçmen gençlerin yaşadıkları ayrımcılığı, ırkçılığı, ekonomik ve sosyal problemleri dile getirmelerinde etkili oldu, tıpkı yıllar önce siyahilerde olduğu gibi. Daha sonra “Cehennemden çıkan çılgın Türk” Cartel ile Türkçe rap müzik için bir dönüm noktası yaşandı.
YERALTINDA BİRİKEN İSYAN
2000’li yılların başında bilindik birkaç kişi dışında bandrollü rap albümü yayımlayabilen MC sayısı oldukça azdı; bu yüzden rapin bu dönemde daha çok “yeraltı” kaldığını söylemek mümkün. Ancak yıllar içinde inişli çıkışlı serüveninin sonunda rap müziğin bugün geldiği noktada büyük bir dalgayla günümüze ulaştığını söylemek yanlış olmayacaktır. Yeraltında biriken isyanın artık çok daha fazla dinleyicisi var. Her alt kültürde olduğu gibi rapin popülerleşmesinin olumsuz sonuçları olduğunu iddia edenler de var. MCler içinde de bu görüşü dile getirenler var. Özellikle içerik açısından çok daha “boş” sözlere sahip rap şarkılarının yapılmaya başlandığının dile getirilmesi en çok gelen eleştirilerden biri ama atışmak zaten bu müziğin bir parçası. Bu eleştirileri bu yönüyle düşünmek de mümkün. Peki ama bu popülerleşmeyi ne tetikledi?
‘BİZ DE VARIZ’ DİYEBİLMEK İÇİN
Rapin bu kadar yükselmesi aslında gençlerin kendilerine yeni bir direnme alanı açtığının göstergesi. Yıllar boyunca her açıdan ayrımcılığa ve adaletsizliğe uğramış gençlerin sesini duyurma ve “Biz de varız” diyebilmek için araç olarak gördüğü rap müzik, bugün artan gelecek kaygısına, baskıya, otoriterliğe dair bir pratik olarak karşımıza çıkıyor. Kimi zaman yaşadığı hayata kimi zamansa göz ardı edilen gerçeklere dair bir isyanı barındırıyor. Kendini ifade edebilmenin özgürleştirici yönünü gösteriyor rap. Müzik endüstrisindeki dengeler sebebiyle türlü değişikliğe uğrama ihtimali olsa dahi, rap müziğin içindeki isyanın bitmesi mümkün gözükmüyor. Daha “eğlenceli” rap şarkıları yapılsa bile eğlenmenin kendisinin de bir tür direniş içerebileceğini unutmamak gerek. Nasıl eğleneceğinize dahi karışıldığı noktada sizi eğlendirecek bir şarkı açıp kendinizi ritme kaptırmanız bile bir direniş taktiği olabilir. O yüzden ister isyanın sesini eğlenerek ister kelimelerinde kaybolduğunuz bir şarkı dinleyerek açın!
Evrensel'i Takip Et