31 Ocak 2021 23:52

Üniversite kapısına takılan kelepçe, bu kez Boğaziçili öğrencilerin bileğine takıldı

Tutuklanan öğrencilerin avukatı Abdullah Bişaroğlu, savcılığın tutuklama çıkması için sevk maddesinin fıkrasını değiştirdiğini söyledi. Karara eğitimciler ve siyasi partiler tepki gösterdi.

Boğaziçi Üniversitesi önünde eylem | Fotoğraf: Zeynep Kuray

Paylaş

Eylem NAZLIER
Eda AKTAŞ
Damla KIRMIZITAŞ

Boğaziçi Üniversitesinde bazı öğrenciler tarafından düzenlenen serginin hükümet yetkilileri ve hükümete yakın yayın organları tarafından hedef gösterilmesi üzerine gözaltına alınan 5 öğrenciden 2’si tutuklandı, 2’si için ev hapsi kararı verildi. Bir öğrenci ise aynı gece serbest bırakılmıştı. Kayyum rektöre karşı haftalardır eylemler düzenleyen Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine eğitimcilerden siyasi partilere kadar çeşitli alanlardan destek geldi.

Dün üniversite kapısına takılan kelepçenin bugün öğrencilerin bileğine takıldığına dikkat çeken eğitimciler ve siyasi parti temsilcileri, üniversitelerin özgür düşüncenin merkezleri olduğuna dikkat çekerek tutuklanan öğrencilerin serbest bırakılması talep edildi. Desteklerde özerk, demokratik üniversite mücadelesinin toplumun tüm kesimlerince sahiplenilmesi çağrılarında da bulunuldu. Öğrenci Sendikası da öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle internet üzerinden imza kampanyası başlattı.

SEVK MADDESİNİN FIKRASI DEĞİŞTİRİLDİ

Tutuklanan öğrencilerin avukatlarından Abdullah Bişaroğlu, öğrencilerin “Dini değerleri aşağılama” iddiasıyla tutuklandığına dikkat çekerek, “TCK 216/3’e göre bu suçun cezası 6 ay ile 1 yıl arasında değişiyor. Bu kadar basit bir suç için Adalet ve İçişleri Bakanları, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Diyanet İşleri Başkanı, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı, İstanbul Valisi, YÖK Başkanı, CHP sözcüsü, üniversite rektörleri açıklama yaptı” dedi. Suçun cezası düşük olduğu için normalde tutuklama kararı verilemeyeceğini ifade eden Bişaroğlu, “Savcılık bu suçtan tutuklama talep edemeyeceğini son anda fark edip aynı maddenin 1. fıkrasına göre tutuklamaya sevk etti. İktidar ve muhalefet benzer tepkiler gösterdikten sonra çocuklara cezaevinin yolu gözükmüş oldu” dedi. TCK 216/1’de “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” ifadesi yer alıyor.

‘ÖĞRENCİLER DEMOKRATİK HAKLARINI KULLANDI’

Tutuklama kararını Evrensel’e değerlendiren Eğitim Sen İstanbul 6 No’lu Üniversiteler Şubesi Başkanı Beyzade Sayın, Boğaziçi Üniversitesine yapılan kayyum rektör atamasının ‘gelenek’ ve ‘inanç’ adı altında meşrulaştırılmak istendiğini ifade etti. Geçtiğimiz haftalarda üniversite kapısına takılan kelepçenin hükümet ve medya organlarının hedef göstermesiyle bu kez öğrencilere takıldığını vurgulayan Sayın, “LGBTİ+’lar ‘sapkın’ denilerek nefret söylemleriyle, hedef gösterildi. Boğaziçi öğrencileri demokratik haklarını kullanmışlardır. Kayyuma ve hukuksuzluğa direnenler baskı ve tutuklamalarla zapturapt altına alınmakta ve gözdağı verilmektedir” dedi. Eğitim ve bilim emekçileri olarak, baskı, gözaltı ve tutuklamalarınıza boyun eğmeyeceklerini söyleyen Sayın, “Demokratik özerk ve özgür üniversiteyi savunmaya devam edeceğiz” dedi.

‘ÜNİVERSİTELER ÖZGÜR ALANLARDIR’

Boğaziçi öğrencilerinin çeşitli biçimlerde gerçekleştirdiği eylemleri takdire değer gördüğünü ifade eden Öğretim Üyeleri Derneği Eski Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere ise “Ürettikleri sloganlar, danslar, şarkıları rektöre karşı besteledikleri anlamlı sözler demokratik bir eylem biçimi. Buna karşı rektör özel güvenlik güçlerini öğrencilerin üzerine gönderdi. Daha önce kolluğun öğrencilere müdahalesini gördük. Orada olay varmış görüntüsünü bütün topluma yaymak istiyorlar” dedi. Üniversitedeki eylemleri demokratik direniş olarak tanımlayan Yeşildere, “Üniversitede güvenlik güçlerinin işi yoktur. Bunların üniversitede yaşanmaması gerekir. Üniversiteler akademik özgürlükleri olan, özgür alanlardır” dedi.

Düşünce ve ifade özgürlüğünün son yıllarda tüm üniversitelerde AKP iktidarı eliyle yok edildiğini vurgulayan Yeşildere, diğer üniversitelerden yeterli düzeyde ses çıkmamasını da iktidarın üniversiteler üzerinde kurduğu vesayetle açıkladı. “Devletin görevi insanları ötekileştirmek, hedef göstermek değildir” diyen Yeşildere, tutuklanan öğrencilerin bir an önce serbest bırakılmasını istedi.

‘HERKESİN SESİNİ YÜKSELTMESİ GEREK’

Tutuklama kararına siyasi parti temsilcilerinden de tepkiler geldi. AKP-MHP iktidarının Boğaziçi Üniversitesini hesaplaşma alanı gördüğünü ifade eden Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, “Kendilerine itiraz etmeyen üniversiteler istiyorlar. Düşünmeyen, sorgulamayan skolastik eğitime sahip bir üniversite kendi modelleri. Melih Bulu’nun atanmasının nedeni de budur, Üniversite kapısına kelepçe vurulmasının anlamı da budur” dedi.

Öğrencilerin kayyum rektöre karşı gerçekleştirdiği eylemleri hatırlatan Akdeniz, Üniversite kapısına vurulan o kelepçe öğrencilerin düşüncesine, akademisyenlerin üretimine, üniversitenin toplumla birleşmesinin önüne geçmek için vurulmuştu. Şimdi onun bir devamını görüyoruz. O kelepçe bu çocukların bileğine takıldı” dedi.

Tutuklama kararının kabul edilemez olduğunu ifade eden Akdeniz, “Üniversite düşünme, sorgulama, tartışma yeri. Herhangi bir akademisyen herhangi bir öğrencinin düşüncesini benimsemeyebilirsiniz ama orası zaten bir tartışma yeri. Düşünceye kelepçe vurulamaz. Öğrencilerin derhal serbest bırakılması lazım” dedi. Boğaziçi ve diğer üniversitelerdeki özerk, demokratik üniversite mücadelesinin demokratik Türkiye mücadelesinin bir parçası olduğunu da ifade eden Akdeniz, “Bütün toplumun, sendikaların, emek ve demokrasi güçlerinin destek vermesi gerekir. Tutuklanan öğrencilerin serbest bırakılması için herkesin sesini yükseltmesi gerekir” dedi.

‘ÖZEL TUTUKLAMA SİPARİŞ EDİLDİ’

HDP Grup Başkan Vekili Meral Danış Bektaş ise “Fiili bir suç yok ortada. Özel tutuklama siparişi geldiği bariz ortadadır. Tamamen Anayasa’ya aykırı bir tutuklama. Hiç kimse hiç kimseyi ötekileştiremez, hedef gösteremez bu şekilde. Bu şekilde nefret söyleminde bulunanlar da suç işlemiştir. Çünkü Anayasa’nın 10. maddesine göre ayrım gözetmeksizin herkes kanun önünde eşittir” dedi.

‘DEMOKRATİK KAMUOYUNUN GÖREVİ DİRENİŞE DESTEK OLMAKTIR’

Tutuklamaların hukuksuz olduğunu dile getiren Sol Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Hayri Kozanoğlu da “Şiddet olayı içermeyen her türlü eylem ve etkinliğin yapılması meşrudur. Boğaziçi öğrencileri, öğretim üyeleri ve bütün çalışanları, bütün Boğaziçi Üniversitesi birleşenleri bu hukuksuz ve demokratik üniversite kavramına aykırı uygulamaya karşı seslerini yükseltiyorlar. Bütün demokratik kamuoyunun da görevi onların bu meşru talebine ve direnişine destek olmaktır” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Almanya, koronavirüse karşı "monoklonal antikorlara" dayalı yeni bir ilaç tedavisi üzerinde çalışıyor

SONRAKİ HABER

Davutpaşa patlamasının yıl dönümü: Adalet mücadelesi 13 yıldır sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa