01 Şubat 2021 22:30

Müzikte ve gelenekte cesur olmak | Zeyn'el

Müzisyen Zeyn’el, Rezonans adını verdiği albüm serisini Kadir İncesu'ya anlattı.

'Ummak ve Uyanmak' albüm kapağı

Paylaş

Kadir İNCESU

Pandemi dönemi etkisini sanatçıların üretimlerinde de gösteriyor. Zeyn’el kendi bestelerini çalıp, söylemeyi planlarken, mart ayından itibaren bütün dünyayı etkisi altına allan kovid-19 nedeniyle farklı bir çalışmaya yönelmiş bir isim... Genç sanatçı “Rezonans” adlı tematik bir seri üzerine yoğunlaştı bu süreçte... “Rezonans” serisinde ‘insan’ın serüvenini türküler üzerinden anlatmaya çalışan Zeyn’el’in “Ummak ve Uyanmak” ile “Yüce Dağlar” adlı albümlerinin ardından “Kuş Mitosları” albümü de yayımlandı.

Sanatçı, “Her biri kendi kavramsal temasını taşıyor ve hepsi birden büyük bir hikâyeyi oluşturuyorlar. Türkülerle anlatılan ve ‘Anadolu kozmik bilinci’nin temelinde yer aldığını düşündüğümüz mitosları dile getirmeye çalışıyor bu türküler,” şeklinde anlatıyor tematik albümlerini. Karantina dönemini verimli bir sürece çevirmek ve sokakların kimsesizliğinden faydalanarak normal düzende mümkün olmayacak performans videoları çekmeyi planlayan Zeyn’el, YouTube hesabında yayımladığı video-müzik performanslarının altına yazdığı kavramsal, kısa yazıların yer aldığı bir kitap ve canlı kaydedilmiş beş albüm ile seriyi tamamlamak istiyor.

ÇAĞIN DÖNÜŞÜMÜNE TANIKLIK

“Müzikte ve gelenekte cesur olmak” düşüncesi albümde kullandığı enstrümanlarda da kendisini göstermiş. Türküleri genellikle Banjo ve Ukulele gibi enstrümanlarla çalıp söyleyen sanatçı, “Anadolu’nun sözlü geleneğinin önemli bir bölümünü oluşturan türküleri Batı’nın otantik çalgılarıyla bir araya getirmek müziğimin formüllerinden birisi oldu. Müzisyen dostlarımın da eşlikleriyle müzikte ve gelenekte cesur olmak arzumuzu yerine getirdik. Bateri, kontrbas ve akustik gitar eşlikleriyle sesimizi az ama geniş şekilde duyurmaya çalıştık. Sanıldığının aksine türküler bugünlere değişerek gelmiştir, biz de çağımızın dönüşümüne tanıklık ve eşlik edebilirsek ne mutlu bizlere,” değerlendirmesini yapıyor.

Zeyn’el, kavramsal ve tematik albümlerin en önemli temsilcilerinin başında Ruhi Su’nun geldiğini, çocukluğunun Ruhi Su’nun türküleri sıra dışı yorumlayışını dinleyerek ve anlamaya çalışarak geçtiğini belirtiyor. Genç sanatçı, evlerinde radyonun her an açık olmasının yanı sıra yalnızca Mozart ve Ruhi Su albümlerinin çalındığına dikkat çekerek, “Bu iki önemli müzik insanı babam için ayrı önem taşımaktaydılar. Yaratmak istediğim müziği tasarlama gücümü eminim ki o günlerden getirdiğim kulaklarıma borçluyum. Ruhi Su’ya geri gelecek olursak o, ‘Çocuklar, Göçler, Balıklar’, ‘El Kapıları’ gibi albümlerle türküleri belirli kavramlar ya da temalar altında toplamıştır. Bir felsefeci olduktan sonra da türkülerle kuracağım ilişkiyi daima bu standartlarda düşünmem gerektiğine oldukça emindim. Belki karantina da bana bu standardı oluşturacak cesareti ve vakti sağlamış oldu,” şeklinde konuşuyor.

MÜZİKLE VAROLUŞ

“Kendimi bildim bileli şarkı-türkü yakarım,” diyen Zeyn’el, kökenlerinin aşık-ozan geleneğinin yaygın olduğu bir coğrafyaya ve geleneğe dayandığına dikkat çekerek şöyle konuşuyor: “Genetik kodlarımda müziğin ve türkülerin olduğunu söylemek yanlış olmaz. Yalnız bunun ötesinde, kendini varoluşçu geleneğe yakın bulan bir felsefe öğretmeni olarak tek bir özsel kaynağa varoluşumu bağlamayı uygun bulmuyorum. Müzik yapmamı sağlayan birçok denkleşim, rastlantısallık ve seçim bulunmaktadır kendi mazimde. Bunlardan en önemlisi İstanbul’un nispeten varoş ve politik bir semtimde büyümem fakat lise çağlarımda Beyoğlu’ya ya da diğer bir deyişle Taksim kültürüne kendimi taşımış olmamdır. 2002-2006 arasında Beyoğlu kültürünün son büyük zirvesini yaşadığı, özellikle Rock müziğin revaçta olduğu o dönemde Beyoğlu sokak ve sanat kültürlerinden, insanlarından çok beslendim. O günlerden beri içine doğmuş bulunduğum Türkü formlu müzik kültürü ile içerisinde var olmayı seçtiğim Rock kültürleri arasında bir sentez oluşturmaktayım. Üzerinden yıllar geçti (Bir ses mühendisi/tonmaister da oldum o arada) ve o günlerden beri tasarladığım bu müziği nihayet mart 2020’de yani ilk stüdyo albümümü yayımladığım andan beri sunmaktayım.”

SESİN PEŞİNDE

“Ses’in ve müziğin ‘ne olduğu’nu varabileceği en derin yerlere kadar varıncaya kadar anlamak istemesi” nedeniyle ses mühendisi-tonmaister olarak düşer sesin peşine... “Antik Yunan’dan beri müzik ve ses az sayıda filozof tarafından kurcalanan ama önemli bir sorgu alanı olarak durmaktadır,” diyen, İstanbul Teknik Üniversitesi Müzikoloji bölümünde doktora öğrencisi olan Zeyn’el, Prof. Belma Oğul ile birlikte Ses Felsefesi olarak adlandırdığı doktora tezi üzerine çalışıyor.

Rezonans albümleri serisi konusunda destek veren Yapımcısı Selim Seven, müzisyen dostları Özer Ateş, Burak Taşdemir, Ergin Kandemir ve Yarkın Sezgin’e de teşekkür eden Zeyn’el, Rezonans adını verdiği seriyle ilgili, “Niyetim türküleri tüketen biri ya da bir türkü kullanıcısı olmak değil. Rezonans isimli bu seriyi düşünürken geleceğe kalacak ürünler ortaya koymak istedim,” değerlendirmesini yapıyor.

ÖNCEKİ HABER

EMEP İzmir İl Örgütü: Sağlıklı bir kent ve yaşam hakkı için mücadeleye

SONRAKİ HABER

Metal işçisi düşük zamma razı değil

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa