Dink cinayetinde Muharrem Demirkale ve Ramazan Akyürek savunma yaptı
Kamu görevlilerinin yargılandığı Hrant Dink cinayeti davasında tutuklu sanıklardan Muharrem Demirkale ve Ramazan Akyürek savunma yaptı.
Fotoğraf: Arif Hüdaverdi Yaman / AA
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin jandarma ve eski emniyet görevlilerinin de aralarında bulunduğu 6'sı tutuklu 13'ü firari 76 sanığın yargılanmasına devam edildi. Çağlayan'da bulunan İstanbul 14’ncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada sanıklar son savunmalarını yaptı. Bir sonraki duruşma 3 Şubat’a ertelenirken bu duruşmada Ramazan Akyürek’in avukatı ve tutuklu sanıklardan Ali Fuat Yılmazer savunma yapacak.
Bugünkü celsede tutuklu sanıklardan İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Muharrem Demirkale ve eski Trabzon Emniyet Müdürü ve İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek savunma yaptı. Kimlik tespitiyle başlanan duruşmada ilk olarak tutuklu sanıklardan Muharrem Demirkale SEGBİS üzerinden savunma yaptı. Demirkale mahkemeye savunma öncesinde SEGBİS üzerinden bir sunum iletti.
"BANA KUMPAS KURULDU
İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Muharrem Demirkale, Hrant Dink'in vurulmasından yarım saat önce evinde olduğunu ve görüntü tutanaklarını hazırlayan polislerin, teşhisin imkansız olduğunu bile bile kendilerine kumpas kurduklarını belirtti. Demirkale bu konuda savcı ile görüşmek istediğini, bilirkişi incelemesi talep ettiğini ancak tüm bunların reddedildiğini söyledi. Muharrem Demirkale söz konusu görüntülerle aynı zamanlarda başka yerde olduğuna dair dosya içerisinde belgeler olduğunu, kendisiyle husumeti olan kişilerin kumpas kurduğunu ifade etti.
"SAVCI ZEKERİYA ÖZ ARADI"
Demirkale devamla, “Bir takım kişilerle yaptığım konuşmalar suçlanmam için yeterli değil. Benim Ali Fuat Yılmazer'le konuşmamın neresi suç? Neyle suçladığımı tam olarak hâlâ bilmiyorum ki doğru düzgün savunma yapabileyim. 80-90 kişinin karıştığı ve bildiği illegal cinayet işlenebilir mi sayın başkanım? Aleyhime delil toplanması kadar soruşturma aşamasında lehime de delil toplanması da gereklidir. Hani nerede? HTS kayıtları olay yerinde olmadığımı gösterince bu sefer personeli koordine ettiğim iddia ediliyor. Benim personelimden hiç kimse olay yerinde bulunmamıştır. İddianameyi anlaşılmasın diye karışık yazmışlar. Savcı Zekeriya Öz'ün beni telefonla aramış olması Bitlis'te aynı dönemde görev yapmış olmamızdan kaynaklanmaktadır. Ayrıca jandarma istihbaratçının savcılarla görüşmesi olağandır. Özellikle Ergenekon Balyoz soruşturmalarından sonra Zekeriya Öz'den uzak durmaya çalıştım. Zekeriya Öz'e makam ve zırhlı araç tahsis eden ben değilim” ifadelerini kullandı.
Demirkale’nin ardından eski Trabzon Emniyet Müdürü ve eski İstihbarat Daire Başkanı tutuklu sanık Ramazan Akyürek son savunmasını yaptı.
"CİNAYETTEN 3 AY ÖNCE YAZI YAZDIK"
Hrant Dink’in 2003 yılından başlayarak hedef haline getirildiğini söyleyen Akyürek, “Ona verilen ceza ona düşmanlığı artırdı. Trabzon Emniyeti İstihbaratı hemen bildirdi. Trabzon Jandarması bildirmedi ve ölümünden bir gün sonra evrak düzenledi. Yasin Hayal ile ilgili olumsuz gelişmelerden benim haberim olmadı. İstanbul Emniyeti Hrant Dink’e yönelik gelişmeleri biliyordu. Trabzon’dan 11 ay önce gelen resmî yazıya cevap vermediler. Onu korumadılar. Cinayetten 3 ay önce illere yazı yolladık Ermenilere yönelik saldırılara karşı hassas davranılması için. Cinayet döneminde Trabzon ve İstanbul emniyetinde görevli değildim. Ben görevimi yaptım. İhmalim yoktur. İstanbul Emniyet Müdürü veya İstihbarat Müdürü değildim. Buna rağmen onlar tutuksuz yargılandı ben tutukluyum” diye konuştu.
"İSTANBUL VALİSİ SORUMLULUĞUNDA"
İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç’in İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler'i arayıp bilgi verdiğini ifade eden Akyürek, “Sonra resmî yazı da gönderildi. Yasin Hayal’in takibi ve hakkında bilgi akışı bu aşamada sürüyordu. Fakat Hrant Dink’in yaşadığı yer İstanbul’du. Orada bu bilgi paylaşılmamış. O aşamada Trabzon’da benim emrimle bir operasyon yapılamazdı. İstihbarat Şubesi çalışıyordu. Cinayetten 11 ay önce geldi bu bilgi. 17 Şubat 2006’da İstihbarat Daire Başkanlığı ve İstanbul’a haber verildi. Hrant Dink ile ilgili eylem haberinin yollanmasından 3 ay sonra ben Daire Başkanı oldum. Bana operasyon talebi gelmemiştir. Hrant Dink konusu hiç gündeme gelmedi. Koruma kararı da ancak illerde alınabilir. İstanbul Valisi sorumluluğundadır” diye belirtti.
"YAPILMASI GEREKENİ YAPTIM"
Cinayetten sonra İstanbul’a gitmeden önce İstanbul İstihbarat Müdür Vekili ile görüştüğünü dile getiren Akyürek, “Trabzon İstihbarat Şube, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in bilgisi yok diyor. Bana da iletilen budur. Benim sakladığım bilgi yoktur. Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay’ın da konuya vakıf olmadığını söylemesi doğru değildir. Erhan Tuncel ile ilgili evraklarda imzası var. Ahmet İlhan Güler’in yerine Ali Fuat Yılmazer’in atanması benimle ilgili değil. O dönemde Cumhuriyet gazetesi ve Danıştay saldırıları oldu ve üst makamlar İstanbul’daki zaafa dikkat çekti. Ahmet İlhan Güler’e daha rahat birkaç ili önerdim. O bana İstanbul’dan ayrılmak istemediğini söyledi. Cinayetten sonra görevden alındı ve Yılmazer oraya atandı. Bana yönelik iddialar tamamen iftiradır. Hrant Dink’in ölmesi düşüncem hiç olmadı. Ben bulunduğum konum itibarıyla yapılması gerekeni yaptım. Keşke daha fazlasını yapsaydım da Hrant Dink yaşıyor olsaydı” dedi.
DURUŞMA ERTELENDİ
Akyürek’in savunmasının ardından bugünkü duruşma sona erdi. Bir sonraki duruşma 3 Şubat’a ertelenirken bu duruşmada Ramazan Akyürek’in avukatı ve tutuklu sanıklardan Ali Fuat Yılmazer savunma yapacak.