CHP’li Karaca’dan “Faili Meçhul Gazeteci Cinayetleri ve Cezasızlık” raporu
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, “Faili Meçhul Gazeteci Cinayetleri ve Cezasızlık” Raporu hazırladı.
Fotoğraf: Evrensel
CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca “Faili Meçhul Gazeteci Cinayetleri ve Cezasızlık” Raporu hazırladı. Katledilen gazeteciler Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Muammer Aksoy, Musa Anter, Uğur Mumcu, Metin Göktepe, Ahmet Taner Kışlalı ve Hrant Dink davalarında neler yaşandığı aktarılan raporda çözüm önerileri ve çözüm hedefleri de sıralandı.
Raporun girişinde Türkiye Cumhuriyeti'nin tarihi boyunca gazetecilik mesleğini mevcut iktidarların susturmak istediği seslere de yer vererek icra eden gazetecilerin her zaman işlerini kaybetmek, özgürlüklerini kaybetmek ve hatta hayatlarını kaybetmek riskiyle karşı karşıya kaldığı ve özellikle 2016 yılında gerçekleştirilen darbe girişiminin ardından yaşanan süreçte keyfi gözaltılar ve yargılama tehditleri ile karşı karşıya kalan gazetecilerin, 90'lı yıllarda olduğu gibi hedef alındığı belirtildi ve “OHAL sona ermiş olsa bile OHAL koşulları fiilen devam etmektedir.” denildi.
"BASIN HEDEF GÖSTERİLİYOR"
Uluslararası Af Örgütünün açıklamalarına göre 2016 yılında gerçekleştirilen darbe girişiminin ardından 180 medya kuruluşu kapatıldığı ve tahmini olarak 2 bin 500 civarında medya çalışanı ve gazetecinin işini kaybettiği yer verilen raporda “Gazeteciler, haberleri ve sosyal medya paylaşımları sebebiyle ağır suçlamalara maruz kalmakta ve cezalandırmaya varan uzun tutukluluk süreleri ile yargılanmaktadır. Kamuya açık hale gelmiş bilgilerle yapılan haberler dahi terör suçları ile suçlanmalarına yol açabilmektedir. Covid-19 pandemisi koşulları yetkililer tarafından gazetecilerin ve medyanın hedef alınabilmesi için fazladan bahane oluşturur hale gelmiştir. Çok sayıda gazeteci ve medya mensubu partili Cumhurbaşkanına hakaretten yargılanmakta ve tek adam rejimi gazeteciler üzerinde baskı uygulamaya devam etmektedir. Türkiye Gazeteciler Sendikasının verilerine göre günümüzde 67 gazeteci ve medya çalışanı cezaevinde bulunmaktadır. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin verilerine göre bugüne dek 66 gazeteci öldürülmüştür.” denildi.
"EN ALT SINIRDAN CEZA VERİLİYOR"
Raporun “Sonuç ve Çözüm Önerileri” bölümünde ise incelenen davaların ortak özellikleri şu şekilde verildi:
- Gazeteci cinayetlerinde asıl failler yargılanmamakta sadece alt kademedeki güvenlik güçleri ya da tetikçiler yargılanmaktadır,
- Bu yargılamalarda ceza alt sınırı en düşük olan suçlardan ceza verilmektedir,
- Yargılamalar sonucunda ceza alan kamu görevlisi ya da tetikçi bulunsa bile bu cezaların infazında ertelemeye gidilmekte ya da çıkarılan af yasalarından faydalanarak failler serbest kalmaktadır.”
CHP’NİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
CHP’nin çözüm önerileri ise şu şekilde sıraladı:
- Gazetecilerin faili meçhul cinayetlerle öldürülmesinin ardındaki gerçek sorumluları soruşturabilmek için öncelikle fiilen yaşanan cezasızlık durumunu engelleyecek yasal ve idari önlemler alınmalıdır.
- Bu suçların zamanaşımına uğramasının önüne geçilmeli ve faili meçhul gazeteci cinayetleri insanlığa karşı suçlar kapsamında değerlendirilmelidir.
- Devlet sırrı yasası bu suçların aydınlatılmasına geçit verecek şekilde tekrar düzenlenmelidir.
- Devlet memurlarının yargılanmasını izne bağlayan yasalar gibi sorumluların hesap vermesini zorlaştıran yasalar kaldırılmalıdır.
- Kamuoyunun davalara desteğini engellemeye yönelik dava nakli gibi uygulamalar terkedilmeli, soruşturmalar hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmelidir.
- Hak ihlallerine karışan devlet görevlilerine işten el çektirilmeli, terfi ve taltif edilmeleri engellenmelidir.
- 12 Eylül Askeri Darbesinden bu yana gerçekleşen Gazeteci Cinayetlerini araştırmak için bağımsız bir Hakikat Komisyonu kurulmalıdır. Komisyonda gazeteciler, sivil toplum kuruluşları, hak örgütleri, siyasi partiler ve mağdur yakınları yer almalıdır. Kurulacak Hakikat Komisyonunda toplumsal istişarenin en geniş tabana yayıldığından emin olunmalı, tüm bulgular basın yoluyla ve eşzamanlı olarak kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Her cinayetin kendine has özellikleri ve faillerin neden korunduğu duyurulmalı ve tanıklığı olanlara uluslararası ölçekte çağrı yapılmalıdır.
- Mağdur yakınlarının devam eden acısına saygı duyulmalı ve anma ve benzeri programlar düzenlemeleri engellenmemelidir.
- Basın özgürlüğü ile düşünce ve ifade özgürlüğünü güvence altına alacak yasalar ve fiili uygulamalar hayata geçirilmeli, kolluğa ve hakim ve savcılara bu özgürlüklerin korunması ile ilgili meslek içi eğitimler verilmelidir.
- Basını hedef gösteren siyasi üslup ve gelenekten vazgeçilmelidir.” (MEDYA SERVİSİ)