03 Şubat 2021 00:07

Bilinçlenelim, kadına yönelik şiddeti durduralım

“İnsanlar ekranlarda izletileni görüyorlar sadece, iki vahlayıp bir yuhalayıp bu olayların haberi değiştirdikten sonra ekranlarda kaldığını zannediyorlar.”

Paylaş

 

Berivan ÖZTÜRK

İstanbul                 

Kadına yönelik taciz, tecavüz ve her türlü şiddetin son bulması bir yana, aksine gün geçtikçe bu eylemler daha çok ve durdurulamaz hale geliyor. Bugün yaşadığımız ülkede, “Neden bu kadar çok arttı?​” sorusunun nedenini toplum içinde dile getirmek on yıl hapisten başlıyor… Ben bu olayların temel nedeninin “bilinçsizlik” olduğunu düşünüyorum. Öyle ki en yakınlarımız hatta ailemiz bile çok bilinçsiz olabiliyor kadına yönelik yapılan bu eylemlere karşı. “Türkiye’de kadın olmak zor, ama kadın ölmek kolay.”

CİNAYET EKRANLARDA BİTMİYOR

İnsanlar ekranlarda izletileni görüyorlar sadece, iki vahlayıp bir yuhalayıp bu olayların sadece haberi değiştirdikten sonra ekranlarda kaldığını zannediyorlar. Kalmıyor! Yaşanan olaylar o haberi izledikten, ekranlarını kapatıp sırtlarını çevirdikten sonra bitmiyor. Bilinçlenmedikçe önüne geçilmedikçe daha da çoğalıp daha da vahşi bir hal alıyor. Olayı ekranlarda bırakmayıp, orada kalmasına izin vermeyip, ses çıkarmak gerekiyor. Yapılan bu eylemlere karşı olan bilinçsizlik belki de yüz binlerce kadının daha ölümüne ve uğradığı bu zulümlere sebep olacak. Şimdi bu satırları yazarken bir kadının daha ölüm haberini almaktayım. Arzu Aygün… Muharrem Coşkun tarafından öldürülen Arzu Aygün dokuz kez Muharrem Coşkun’u şikâyet etmesine rağmen geri dönüş alamamış. Arzu Aygün’ün kızı sesini bu şekilde duyurmaya çalışıyor. “Annem… yine bir kadın cinayeti ama bu sefer benim annem” ve bir çocuk daha ben bu satırları yazarken annesiz kaldı…

Sizinle en yakın dostlarımla aramızda geçen bir olayı paylaşmak istiyorum, bir gün oturmuş konuşurken birden konumuz kadına şiddet, taciz ve tecavüze gelmişti. Ben bir yandan bu konu hakkındaki düşüncelerimi söylüyordum arkadaşım ise sözümü tamamlamama izin vermeyip şöyle bir cümle kurdu: “Kadın orasını burasını açmazsa, göstermezse erkeğin o kadınla işi ne? Kadın böyle yapmazsa sanki artar mıydı bu eylemler” dedi ve beni savuşturmaya çalıştı. Ben de geri durmayıp uygun bir dille; insanların özgür varlıklar olduğunu, kendi iradelerini kullanıp hareket edebildiklerini, kadınların da istediği kıyafeti giyip, istedikleri yerde gezebileceğini, bunlara bir erkeğin engel olamayacağını; ayrıca bütün bunların bir erkeğin yaptıklarını meşru kılmadığını, gerçekleştirmesinin asla kabul edilebilir olmadığını söyledim. Arkadaşım maalesef benimle aynı fikirde değildi. Ben ona daha dört aylıkken tecavüze uğrayan bir bebeğin ve hatta daha birçok çocuğun kız-erkek fark etmeksizin bana söylediği sebeplerin hiçbirini yapmadıkları halde buna maruz kaldığını söylediğimde bir şey söyleyememesi gerçekten çok içler acısı bir durumdu.

SES ÇIKARMALIYIZ

Sıra kadına şiddete geldi, bu sefer de “Kadın önceden şikâyet etsin ki bu eyleme maruz kalmasın” dedi. Ben de geri durmayıp, onlarca kadının şikâyet etmesi halinde geri dönüş alamadıklarını, alanların ise basit bir uzaklaştırma cezasından başka hiçbir şey elde edemediklerini söyledim –buna Arzu Aygün’ü örnek verebiliriz- ama şöyle bir ayrıntı vardı, kendi annesinin de babaları tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını unutuyordu ya da bilmezlikten geliyordu ki bu mümkün değildi, bence o sadece bilinçsizdi ve sesini çıkarmaktan korkuyordu. Bir gün ben de bir sokak ortasında ya da herhangi bir yerde vahşice katledilerek bulunduğum zaman hakkımı arayıp aramayacağını sorduğumda, tüylerim diken diken eden, beni çok derinden sarsan o cevabı verdi. “Hayır, neden arayalım ki?​” Beni bu denli sarsan sadece arkadaşımın cevabı değil aynı cevabı veren doğduğumdan itibaren hep yan yana olduğumuz, yediğimizin içtiğimizin ayrı gitmediği, kardeş bildiğim sözde beni çok seven kuzenimdi. O an sadece yüzlerine baktım ve bir an için tiksindiğimi hissetim, sonrasında oradan tek cümle etmeden apar topar uzaklaştım.

Bu yaşadığım olaydan sizin de anladığınız üzere ailemizde ve en yakınlarımızda bile böyle bir bilinçsizlik söz konusu. Ses çıkarmadığımızda bu eylemleri gerçekleştirenler cesaretleniyor; bunu durdurmalıyız, susmamalıyız, boyun eğmemeliyiz. Daha fazla kadın ölmesin diye…

ÖNCEKİ HABER

Kapalı kutulara bir yenisi daha: Kadın Üniversiteleri

SONRAKİ HABER

Sanayinin Z kuşağı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa