02 Şubat 2021 20:21

ODTÜ Biyolojik Bilimlerde "Atanmış Rektörler ve Demokratik Üniversite" tartışıldı

ODTÜ Biyolojik Bilimler öğrencileri, atanmış rektörlerin bilimsel eğitimi ve üniversitenin demokratik yapısını nasıl etkilediğini tartıştı.

Fotoğraf: ODTÜ logosu

Paylaş

Anıl KARAHAN
Bilgesu KİPER
Ankara

ODTÜ Biyolojik Bilimler öğrencileri, atanmış rektörlerin bilimsel eğitimi ve üniversitenin demokratik yapısını nasıl etkilediğini tartışmak amacıyla etkinlik düzenledi. ‘Atanmış Rektörler ve Demokratik Üniversite’ başlığıyla düzenlenen etkinlik, biyolojik bilimler bölümündeki Eğitim-Sen üyesi araştırma görevlisi Mert Kükrer, bölüm öğrencileri, bölüm topluluğu ve sınıf temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi. 

Etkinliğin girişinde söz alan Mert Kükrer, akademik sorunlar üzerinden atanmış rektörleri tartıştı. Önceki dönemlerde de özerk veya demokratik yapıda olmayan üniversitelerde bilimsel bilgi üretiminin atanmış rektörlerle daha da gerilediğini anlattı. Üniversitenin amacının bilimsel üretim yapmak ve geleceğin insan kaynağını üretmek olduğunu söyleyen Kükrer, üniversitelerin toplumun genel ihtiyaçları için çalışması gerektiğini belirtti. Akademik özgürlüğün sermayedarların karı için sınırlandırıldığını, kendisinin çalışmakta olduğu koruma biyolojisi ve evrimsel ekoloji alanlarının ticarileştirilebilir yanının zayıf olması sebebiyle bütçe ayrılmadığını söyledi. Doktora araştırmaları esnasında şirketlerin dahil olduğu bir sürecin olduğunu ve şirketlerin çıkarları doğrultusunda üretime izin verildiğine değindi. Aslında toplumun tamamı için çalışması gereken üniversitelerin yönetiminin de sadece ayrıcalıklı sınıfın tekelinde bulunduğunu ve bunun da özgür bilimsel üretimi engellediğini belirtti. ODTÜ’de de mobing ve keyfi yönetimin hüküm sürdüğünü dile getirdi. 

Etkinliğin devamında öğrenciler, atanmış rektörlerin eğitime ve toplulukların üretimine müdahalelerini tartıştı. Topluluk etkinliklerinin kayyum rektörler ile engellenmeye çalışıldığından bahsederek, öğrencilerin bir araya geldiği alanların daraltıldığını tartıştılar. Bunlara bazı örnekler ise 13. Aykut Kence Evrim Konferansının ve birçok etkinliğin Cumhurbaşkanı’nın ziyaretinden dolayı ertelenmesi veya kampüs içinde yapılmasına izin verilmemesi, topluluk bütçelerinin çok kısıtlı olması ve bu az miktardaki bütçeleri kullanırken zorluklar çıkarılması, online dönemde de bu kısıtlamaların iyice artması ve öğrencilerin kendi imkanlarını kullanmak zorunda kalması oldu.  Bunlara ek olarak, 2016’nın sonlarına doğru OHAL kararlarının uygulanmasından dolayı kampüs içerisine giriş çıkışların zorlaştırılmasından ve topluluk çalışmalarını, saat 17.00’de sınıfları kitleyerek ve topluluk odalarının anahtarlarının erişimini zorlaştırarak baltalamaya çalıştıklarından bahsettiler. Bu kısıtlamaların toplulukların kapatılmasına kadar ileri gidebildiğini söyleyen öğrenciler, atanmış rektörlerin öğrencilerin bir araya gelmesini ve bilimsel üretimi engellediğini dile getirdiler. Mezuniyet töreninin ve Onur Yürüyüşünün polis ablukası ile engellenmeye çalışılması, öğrencilerin ve akademisyelerin fiziki ve psikolojik şiddete maruz bırakılmasının ise üniversitelerin özgür ve demokratik yapısını zedelediğini ve bu tarz tutumların da iktidarın eliyle atanmış rektörlerin bir sonucu olduğu sonucuna vardılar. Atanmış rektörlerin kısıtlamalarına boyun eğmediklerini yaptıkları eylemler ve boykotlarla gösteren öğrenciler, polis ablukasının, dava süreçlerinin, kısıtlamaların ve engellemelerin onları durduramayacağını söylediler. Bu süreçte öğrencisi, akademisyeni ve emekçisiyle akademinin tüm bileşenlerinin birlikte hareket etmesi gerektiğini ve atanmış rektörlere geçit vermeyeceklerini belirterek toplantıyı sonlandırdılar. 

ÖNCEKİ HABER

Düzgün yapılmayan planların getirdiği sorunlar

SONRAKİ HABER

Boğaziçi sergisi ve demokratik üniversite talebi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa