Tuzlalı işçiler: Risk altındayız ama aşıda son sıradayız
Bir yandan yeterli dozda aşının temin edilmemesi diğer yandan işçilerin öncelik kapsamına alınmaması işçilerin şikayet ettiği konuların başında geliyor.
Fotoğraf: Sam Moqadam/Unsplash
Nevruz MERSİN
Tuzla
İstanbul Tuzla’da görüştüğümüz emekçiler koronavirüs aşısındaki belirsizliğin kendilerinde tereddüt yaşattığını ifade ediyor. Bir yandan yeterli dozda aşının temin edilmemesi diğer yandan işçilerin öncelik kapsamına alınmaması şikayet edilen konuların başında geliyor. Pandemi sürecinde canları pahasına çalıştıklarını ifade eden ve virüsün en hızlı yayılacak yerlerin başında fabrikaların geldiğini ifade eden işçiler “Risk altındayız ama son sıradayız” diyor.
Tepeören’de bir metal fabrikasında çalışan bir işçi, fabrikadaki birçok işçinin karamsar olduğunu söylüyor. İşçi, “Biz işçilere en son aşı yapılacağını düşünüyor birçok kişi. Bu nedenle sorgulamayanlar da yok değil. ‘Pandemi boyunca yasaklara rağmen çalıştırılanlar bizlerdik şimdi en son bize mi aşı yapacaklar’ gibi cümleleri duyuyoruz. Çünkü ortada hastalığın en çok ve hızlı yayıldığı bir yer var, fabrikalar. Önce bu gibi yerlerdeki insanların yani işçilerin aşı olması doğru değil mi? Evdeki kronik hastaya da yaşlı anne ve babamıza da bizler götürmüyor muyuz hastalığı?” diyor.
İşçi, fabrikada arkadaşlarıyla yaptığı konuşmaları aktarmaya devam ediyor: “Aşı sırası kimde diye sorulduğunda milletvekillerinde diyorlar. Önce zenginler sonra bizler. Çünkü bizler en alt tabakadayız, bizler işçiyiz. Aşıya mesafeli yaklaşanlar da var. ‘Parası olan oldu, sırası gelen olur’ deyip sabırla beklemekten yana olanlar da var.”
Metal işçisi, “Sabah karanlığında yollara düşerek başlıyor günümüz. Yasak var ama elimizde bir kağıt parçası nedeniyle özgürüz. Akşam karanlığındaysa iki ekmekle evde sonlandırıyoruz günü. Yasakların olduğu hafta sonları böyle bitti günlerimiz. Yani bizlere yasaklarda evde kalmak dinlenmek bile yasak. Minibüsü, otobüsü dolduran bizler, fabrikalarda yan yana gelmek zorunda kalan bizler, salgının cirit attığı ortamlarda bulunmak zorunda olan bizler. Evindeki ailesine virüsü taşıma ihtimali olanlar bizler, aşı geldiğinde son sırada bulunanlar yine bizler. Aşı, insanca yaşanacak ücret gelmez bize mücadele etmezsek” diyor.
GİDİP AŞI OLMAK GEREK
Orhanlı’da çalışan bir depo işçisi de aşılara güvenmediğini söylüyor. Bunun için ise kendince gerekçeleri var: “Aşı işe yarar olsaydı uygulaması ücretsiz olmazdı. Çin güven duymadığı aşıları Türkiye’ye pazarladı. Burada insanların ağzını tıkamak için de getirip, uygulamaya başladılar. Bu ülke maske dağıtamadı, grip aşısını bile yeterli dozda getiremedi, gerçek bir kovid aşısını getirtip uygulatacağına asla inanmıyorum.”
Konaşlı Mahallesi’nde esnaflık yapan bir genç ise “Aşıya güven duyma ve yaptırma konusunda tereddütler yaşıyoruz. Şimdilik nasıl ve ne şekilde yapılacağına dair hiçbir fikrim yok. Cumhurbaşkanından başlanarak uygulamaya başlandı ama yakınlarımızdan kimse aşı olmadı, o yüzden net bir şey de söyleyemiyorum. Tabii bir yandan da gidip aşı olmak gerek fakat aşı olma zorunluluğu var mı yok mu bilmiyorum” dedi.
65 yaş sınırında olan bir emekli de aşının güvenilirliği ve uygulama şekliyle ilgili detaylı bir açıklama yapılması gerektiğini söylüyor: “Sıranın bize ne zaman geleceği belli değil, ha gelse bile uygulandıktan sonra ne olur bilinmez, dalda meyve görünmeden bu ağaç bu meyveyi verir diyemezsiniz.”
Emekli olan bir başka işçi de şöyle devam ediyor: “E-nabızdan sıra alındığına dair bilgi verildi, fakat sonrası nasıl olunur bilinmez, sağlıkçılara ve yaşlılara yapıldı, ilaç gelmeye devam ettikçe aşılama yapılacak ve sırası gelen aşısını olacak, sonuçta herkes aşısını olması gerektiği zaman olacak.”