Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
3 Şubat 2021 12:49
/
Güncelleme: 17:43

İzmir Demokrasi Üniversitesi'nde öğrenci grubunda Boğaziçi ve iktidar tartışması

İzmir Demokrasi Üniversitesi'nden bir öğrenci

Atanan kayyuma ve tek adama biat etmeyen Boğaziçi öğrencilerinin dün gece gözaltına alındıklarını görünce sınıf gruplarında bu durumu tartışmaya başladık.

Tartışmalarımızın başlangıcında “Ülkemizde olan normal şeyler” bakışı ve yaşananları beklenen bir durum olarak görme hali öne çıktı. Tartışmalarda demokratik bir ülke olmama; hak aramanın bile suç sayılması, özgürlüklerin olmadığı bir ülkede yaşama sebepleriyle ‘Biz geleceğiz ancak bu ülkenin olmak istemiyoruz’, ‘Ülkede doğru kabul ettirilmiş dayatmalar var’ ‘Menfaatlerine ters düşene terörist, FETÖ’cü diye damga yapıştırıyorlar’, ‘Bilinçsizce ağızlarına ne geliyorsa söylüyorlar’ çıkışları geliyor. Kolay bir yol olması sebebiyle yurt dışına kaçmaya da itirazlar yükseliyor. Bir şeyleri değiştirebilme ihtimalimizin olması bile kalmamız için bir sebep olamaz mı?

Çözüme gelince, bu dayatmalar ancak eğitimle düzeltilebilir gibi fikirler çıkıyor. ‘Ne zaman herkes sesini çıkarır, konuşur o zaman her şey düzeltilebilir’ gibi fikirler de: “İş bize düşüyor. Ne zaman korkup susanlar da konuşur o zaman her şey değişebilir.”

Her geçen gün daha çok hakkımıza el uzattıkları, bunları meşrulaştırmak için anayasal zeminini hazırlamaya çalıştıkları doğru. Ama ‘haklarımızı gasp ediyorlar’ diyerek geri çekilmek uyandığımız her yeni sabah elimizdekileri daha çok kaybedeceğimiz anlamına geliyor. Tek adam rejimiyle birlikte daha da gericileşen, iktidarın her türlü hak ihlalini kendisine hak ilan ettiği bir dönemdeyiz. “Ne adalet ne başka bir şey işliyor” deniyor grupta. Bize vurulan damgalar görüyoruz ki bir yandan amaçlarına ulaşıyor ve korku salıyor. 

“Ben de konuşarak bir şeyleri ifade edelim isterim ama hep bastırılıyoruz ve korkularından pek çok kişi bizi destekleyemiyor.”

“Bir yandan da öfkesi daha baskın olan ve inançlı kitle büyüyor.”

“Ben az olmadığımıza dair inancımın daha da arttığını görüyorum ve bu çok güzel bir şey.”

“Bu dayatmaların yıkılacağı bir günün gelecekte var olacağına inanıyorum.”

Tartışma sırasında bu gibi ifadeler geliyor. Bugün itiraz ettiğimizde karşılaştığımız saldırıları püskürtemezsek yarın itiraz etmediğimiz takdirde de bu saldırılarla karşılaşabiliriz fikriyle tepkisini sosyal medyada ya da arkadaş gruplarında ortaya koyuyorlar. Yapılan eylemlerin güçlü bir şekilde devam ettiğini ve destek topladığını anlayan iktidar bu eylemleri ve desteği kırmak için her türlü zoru uyguluyor. Bu durum tartıştığımız gibi beklenen bir durum olabilir ancak eylemleri kırmak yerine güçlendirebilir, öğrencilerin artan öfkesiyle korku dalgaları daha çok kırılabilir. Öte yandan Boğaziçi öğrencilerinin eylemleriyle birlikte birçok deneyim biriktiriyoruz. Ne yapacağımız kadar ne yapmayacağımızı da böyle zamanlarda deneyimlemeye devam edeceğiz.

Umutsuz söylemlerde bulunulurken bir yandan da “Eğitim düzelirse düzelir” diyenlere haklı olarak eğitime önem verilmiyor çıkışları geliyor. “Ailesinin bir ferdi sınava giriyor diye eğitim sistemini kökten değiştirenlerin olduğu bir ülkede yaşıyoruz…”, “Milyonlarca insan kenara itiliyor, hak ettiği eğitimi alamıyor…”

Peki bir şeylerin değişmesi için eğitimin değişmesini mi bekleyeceğiz? Eğitimimizin iktidarın belirlediği müfredatla yürüdüğü, başka bir iktidar geldiğinde de gelen iktidarın belirleyeceği müfredatlarla yürüyeceği bir gerçek. Köklü bir değişim için eğitimin değişmesini beklemek yerine değişim için bir şeyler yapıp sonrasında eğitimi değiştirebiliriz. “Bizim eğitimi kökten değiştirmemiz gerekiyor ve bu çok zor” deniyor. Çünkü bir şeyleri değiştirmeden eğitimin değişmesi imkansız bir mesele. Sadece okulda gördüğümüz konular bizi eğitmiyor, bir o kadar da çevremizden öğreniyoruz. Bu sistemle olabildiğince savaşmalı bize öğretilen duvarları olabildiğince kırmalıyız.

Evrensel'i Takip Et