03 Şubat 2021 13:18

Myanmar’da darbe neden yapıldı?

Myanmar’da ordunun darbe yapmadan önce asıl vizeyi Çin’den aldığı ileri sürülüyor. ABD ve AB ülkeleri asıl olarak Suu Çii’ye destek verirken, Çin’in orduyla çalışmayı tercih ettiği dile getiriliyor.

Fotoğraf: Stringer/AA

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Dünya basını pazartesi gününden bu yana Myanmar’da gerçekleşen askeri darbeyi tartışıyor. Darbeci generaller ile Devlet Konseyi Başkanı Aung San Suu Çii arasında hangi çelişkilerin olduğu ve darbenin zamanlaması değişik görüşler ortaya atılıyor. 1962’den bu yana askerlerin postalı altında olan 54 milyonluk ülkede demokrasi, insan hakları, azınlıkların temel hak ve özgürlükleri hep ayaklar atındaydı. İzlenen ekonomik politikalar nedeniyle Myanmar, bölgenin en yoksul ülkeleri arasında yer alıyor.

SİVİL SİYASET HEP HEDEFTEYDİ

1980’li yıllardan bu yana Batılı emperyalist ülkeler tarafından desteklenen, 1991’de Nobel Barış Ödülü’nde layık görülen Devlet Konseyi Başkanı Aung San Suu Çii ise sürekli askerilerin hedefinde oldu. 15 yıl boyunca ev hapsinde tutuldu. Buna rağmen uzun yıllardır ülkenin en önemli politik aktörleri arasında yer alıyor. 2015’te yapılan parlamento seçimlerinde partisi Demokrasi İçin Ulusal Liga (NLD) seçimleri salt çoğunlukla kazanınca, yakın arkadaşı Win Myint devlet başkanı oldu. Suu Çii, bir İngilizle evlendiği ve İngiltere vatandaşı da olduğu için yasal olarak devlet başkanı olamıyor. Bu nedenle fiili devlet başkanlığı için kendisi için “Devlet Konseyi Başkanlığı” makamı icat edildi. Aynı zamanda dışişleri bakanlığı koltuğuna oturarak, yıllardır sürdürdüğü siyasi mücadelede önemli başarılar elde etti.

2015’den bu yana fiili olarak devlet başkanlığı yürüten Suu Çii’nin özellikle azınlık Müslümanlara yönelik katliamlarda ordu ile aynı görüşte olduğu biliniyor. Bu nedenle Den Haag’daki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde ifadeye de çağrılmıştı.

DARBEYE AÇILAN KAPI: KASIM SEÇİMLERİ

Myanmar’ı yeniden askeri rejime götüren süreç ise geçtiğimiz kasım ayında yapılan seçimlerle başladı. Katılımın yüzde 70 olduğu ifade edilen seçimleri Suu Çii’nin partisi NLD, üçte iki çoğunlukla kazandı. Ordunun partisi durumundaki Birlik İçin Dayanışma ve Kalkınma Partisi (USDP) ağır bir yenildi aldı. Daha önce yapılan anayasa değişikliğinde, meclisteki sandalyelerin yüzde 25’i ordunun gösterdiği adaylara rezerve edildiği halde, NLD’nin elde ettiği başarı, Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing başta olmak üzere ordu içindeki generalleri tedirgin etti.

Süddeutschen Zeitung’da konuyla ilgili yer alan haberlerde, ordunun, Anayasa’da bir değişikliği engellemek için rezerve ettiği yüzde 25’lik sandalyeyi bir arada tutma endişesine kapılarak, darbe yaptığı ileri sürüldü. Muhtemel bir gizli oylamada ordunun belirlediği sandalyelerden de NLD ile birlikte oy kullananların olabileceği endişesinin yayıldığı ülke basınında çokça konuşuldu. Keza, önümüzdeki yaz görev süresi dolanacak Genelkurmay Başkanı Min Aung Hlaing’nin ordunun kontrolü kaybetmemesi için görev süresini uzatmak için de darbe yaptığı yazılıyor. Ayrıca, Rohingya (Arakan) Müslümanlarının katledilerek Bangladeş’e sürülmesinde de rolü bulunan Hlaing’in bir daha Den Haag’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin önüne çıkmamak için de darbe yolunu seçtiği de bir diğer neden olarak sayılıyor.

ASIL VİZE ÇİN’DEN Mİ GELDİ?

Ancak ordunun darbe yapmadan önce asıl vizeyi Çin’den aldığı ileri sürülüyor. ABD ve AB ülkeleri asıl olarak Suu Çii’ye destek verirken, Çin’in ise bölgesel çıkarları için orduyla birlikte çalışmayı tercih ettiği dile getiriliyor. Bölgede ABD ile Çin arasında süren emperyalist paylaşımda, ABD’nin müttefikleriyle birlikte Çin’e kapatmayı planladığı ticaret yolları bölgedeki dengeleri değiştirmeye aday görünüyor.

Süddeutschen’de dün yer alan habere göre, darbeden iki hafta önce Myanmar’a giden Çin Dışişleri Bakanı, Hlaing ile bir görüşme yaptı ve bu görüşmede destek sözdü aldı. Zira, ordu bir darbe durumunda ABD ve AB’den sert tepki ve yaptırımların geleceğini hesapladığı için, Çin’in vereceği desteği önemsiyordu. Bu nedenle yapılan darbe Myanmar ordusundan sonra en çok Çin’in işine yaramış görünüyor.

Dış politika analizlerinin yayınlandığı “Germen Foreing Policy” adlı internet sitesinde yayımlanan analizde ise Çin’in jeostratejik nedenlerle darbeye destek verdiğini yazıldı. ABD’nin Malezya’daki Malakka Boğazı üzerinden gemilerin Çin’e ulaşmasını engelleme planına karşı Pekin yönetimi, Hint Okyanusu’dan Myanmar üzeriden Güney Çin’e uzanan bir transport koridoru oluşturmayı planladı. Bu planda Çin’in Yunnan eyaleti ile Hint okyanusu arasında yer alan Myanmar stratejik bir önem kazandı. Özellikle Afrika ve Ortadoğu’dan gelecek petrolün bu hat üzerinden Çin’e nakledilmesi planlanmış durumda. Benzer bir hat 1937-39 yılları arasında o zaman İngiltere’nin sömürgesi olan Myanmar’dan (O zamanki adıyla Burma) Çin’e yardım için devreye konulmuştu.

Çin ile Myanmar arasında yapılan görüşme ve pazarlıkların ardından Hint Okyanusu’dan Yunnan’a 2003’te doğal gaz, 2017’de petrol boru hattının inşaatına başlandı. Bu hatta paralel olarak bir de hızlı tren yolu inşa edildi. Bütün bunlar Myanmar’ın Çin açısından stratejik önemini arttırdı. Dolayısıyla, tamamen Batı yanlısı bir rejimin kurulması, Malakka Boğazı’na alternatif olarak yaratılan bu seçeneğin de tehlikeye düşmesi anlamına geliyor.

Çin ile ilişkileri bu şekilde yoğunlaştıran askeri rejim aynı yıllarda Batı ile ilişkilerini de geliştirdi. ABD ve Almanya’dan silah satın aldı. Batının isteği üzerine generaller kontrolü kaybetmemek için parlamentonun yüzde 25’ini elinde tutma şartıyla, demokratikleşmeye onay verdiler. Böylece Suu Çii’nin fili olarak ülkeyi yönetmesinin de yolu açıldı. Bütün bunlara rağmen ülkede Çin sermayesi önemli bir güç olmaya devam etti. Suu Çii de son zamanlarda Çin ile iyi ilişkiler içinde olmak istediğinin mesajını verdi.

Buna rağmen Çin, ülkedeki ekonomik, siyasi ve askeri çıkarlarının tehlikeye düşmemesi için perde arkasında orduya destek vermeye devam etti. Belirtmek gerekiyor ki, Myanmar’da ordunun ekonomideki rolü oldukça fazla. Birçok önemli tekel ordu ile bağlantılı. Bu nedenle Batının ekonomik yaptırımlarının ülke üzerinde pek fazla etkili olması beklenmiyor.

ÖNCEKİ HABER

Eczacılar, göz tansiyonu ilacında 30 TL’ye varan fiyat farkına tepki gösterdi

SONRAKİ HABER

Bella’nın öyküsü bir devrin de öyküsü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa