Myanmar’ın işçi hareketi otoriterliğe karşı mücadelenin merkezi
Askeri darbeye karşı emekçilerin “sivil itaatsizlik” eylemleri başlattığı Myanmar'da bir işçi önderiyle darbenin hemen öncesinde yapılan söyleşi, işçi hareketi hakkında önemli bilgiler veriyor.
Fotoğraf: Guillaume Payen/AA
Kevin LİN
Michael HAACK*
Myanmar’daki darbe, ülkenin demokratik geçişinin hatalı temelini ortaya çıkardı. Ülkeyi yöneten 2008 Anayasası, orduya kilit bakanlıklar üzerinde tam kontrol ve olağanüstü hal ilan etme yetkisi veriyordu.
Myanmar halkının darbeye nasıl yanıt vereceği sorusu büyük önem taşıyor. (Ülkenin gözaltındaki Fiili Lideri) Aung San Suu Çii ve partisi, Rohingya Müslümanlarının etnik temizliğini de içeren acımasız siciline rağmen ülkede popüler olmaya devam ediyor, çünkü askeri yönetimin sonunu ve dünyaya açılımı temsil ediyorlar.
Bu arada, büyük şehirlerdeki sağlık çalışanları grev çağrısı yaptı, ülkenin en büyük işçi federasyonu askeri hükümetle iş birliği yapmamaya çağırdı ve “sivil itaatsizlik hareketi” başlıklı bir Facebook grubu 180 bin beğeni aldı.
Myanmar’ın işçi hareketi kısmi demokratikleşmeden önce dahi gelişmekteydi. 2009-10 yıllarında çoğunluğu yabancılara ait olan tekstil fabrikalarını büyük bir grev dalgası süpürdü, hükümet zor kullandı: Fabrikalarda kontrolü ele aldı ve işçiler ile işverenleri bir anlaşmaya zorlayarak hareketin ivmesini düşürdü.
Ancak 2011’de işçi sendikaları yasağı kaldırıldı ve ertesi yıl toplu pazarlık yasallaştırıldı. İşçi örgütlenmesi gün yüzüne çıkmaya başladı. Tayland’da Myanmarlı göçmenlere hizmet eden işçi hakları örgütleri Myanmar’a taşındı ve eski yeraltı yoldaşlarına katıldı.
2019’da yaklaşık 600 bin işçi çalıştıran ve Myanmar’ın başlıca ihracatını üreten hazır giyim sektöründe, kovid-19 salgını ve çeşitli kısıtlamalar nedeniyle bir iş bırakma dalgası başladı.
Myanmar’daki işçi mücadelelerini daha iyi anlamak için, son grev dalgasının kilit örgütleyicilerinden biri olan Myanmar Hazır Giyim İşçileri Federasyonundan Ma Moe Sandar Myint ile darbeden kısa bir süre önce konuşmuştuk. Darbeden sonra kendisine ulaşmaya çalıştık, ancak şu anda Myanmar’da iletişim kesilmiş durumda. Yine de kesin olan şey, Myanmar’daki otoriterliğe karşı mücadelenin, işçi hareketinin başarısına sıkı sıkıya bağlı olacağıdır.
2019’da, kovid-19’un vurulmasından hemen önce, Myanmar’da bir grev dalgası vardı. Buna ne sebep oldu?
İşçiler grevin faydalarını görüyorlardı. Grev onlara haklarını kazandırıyordu. Grevler onlara ücret artışları sağlıyordu. Bir grev olduğunda, diğer işçiler grevin işe yaradığını görüyordu. Grevin tadı güzel bir tattır. Grev aynı zamanda onlara birlik de kazandırıyor.
Grev olduğunda işçiler fabrikadan çıkar ve grev çadırı açar. Birbirleriyle konuşurlar, sendika liderlerini ve temsilcilerini seçerler ve birbirlerini eğitirler. Ve örgütçüler işçileri sendikacılık konusunda eğitirler. Ücretlerinin ürettiklerine göre çok düşük olduğunu öğrendiklerinde gerçekten kızıyorlar. Boşta oturarak haklarınızı almanın bir yolu yok. İşverene karşı kolektif olarak savaşmalısınız.
Söylediğiniz bir şeye odaklanmak istiyorum: Sendikanın grev aracılığıyla kurulduğu. Bunun neden bu kadar önemli olduğunu düşünüyorsunuz?
İstikrarlı sendikaların çoğu grevlerden geliyor ve federasyonlarımızdaki sendikaların çoğu en az iki veya üç grevden geçti. Bir grevden sonra, işverenlerin işçilere ve sendikaya nasıl davrandığına bağlı olarak ardından bir grev daha oluyor. Grev burada bir gelenek. Grevlerde katılım yüksektir. İşçiler evde kalmıyor. İşçiler normal bir iş günü gibi öğle yemeğiyle fabrikaya geliyor, sonra bütün gün kalıyorlar. Bazı durumlarda işçiler grev çadırında uyuyor ve diğer işçiler ertesi gün geliyor.
Myanmar’daki iş kanunu işçilerin lehine mi?
İş yasaları işçileri temsil etmiyor. İşçi hareketinin ilerleyebilmesinin nedeni, işçilerin greve gitmeye hazır olmalarıdır. Emek hareketini büyüten de budur. Yasaları daha iyi hale getirmek ve işçilerin sesini temsil etmek için işçilerin güçlü olması gerekiyor. Greve ihtiyaçları var çünkü grevden sendikalar oluşturuyorlar ve işçi hareketini oluşturuyorlar.
KADINLAR MÜCADELE ETMEZ SANDILAR
Siz de bir kadın işçisiniz, Myanmar’daki hazır giyim işçilerinin yüzde 90’ının kadın olması örgütlenmenizi nasıl etkiliyor?
Sekiz veya dokuz yıl önce, grevler erkekler tarafından yönetiliyordu. İşverenler, erkek işçileri yüksek oranda işe almamaya karar verdiler. Kadın işçilerin işverenle savaşmayacağını düşündükleri için kadın işçiler işe alındı. Olan tam tersiydi. Kadın işçiler de greve gitmeye hazırdır.
Her şeye rağmen kadın liderler kendi gelenek ve göreneklerinin dışına çıkıp mücadele ediyorlar. Özellikle federasyonlarda liderlerin çoğu, işçiler için savaşmaya zaman ve enerji veren genç kadınlar, ve çok fedakarlık yapıyorlar. Eşlerinden bile boşanmaya hazırlar. Ve greve gittiklerinde, bu kadın liderler işten atılmaktan korkmuyorlar. Korkularını yeniyorlar ve kararlarını veriyorlar. Grevleri ve hareketi yöneten kadın işçilerle gurur duyuyorum.
Uzun süredir fabrikalarda çalışıyorsunuz. Kısmi demokratikleşmeye geçişi gördünüz. Ne kadar büyük bir fark yarattı?
2000’li yıllarda sadece birkaç fabrika vardı ve işçiler sabahtan akşama kadar çalışırlardı. Hatta bazıları haklarının farkında olmadıkları için tüm yıl izin almadan çalışıyorlardı. Ve askeri yönetim nedeniyle insanlar bir araya gelemiyordu. 2010’dan sonra telefonlar ve internet işçileri bilgilendirdi. İşçiler haklarını öğrendi ve çevrelerinde olup bitenlerin farkına vardılar. Ayrıca çok daha fazla fabrika vardı, bu nedenle işçiler birbirleriyle daha çok iletişim kura hale geldiler. 2000 yılında işçiler, işveren onlara yiyecek ve ücret verdiği için onu bir tanrı gibi kabul ediyorlardı. Ancak 2010’dan sonra işverenlerle ilgili görüşler değişti ve işçiler haklarını öğrenmeye başladı.
DARBE ÖNCESİ DURUM
Kovid-19, Myanmar’daki işçi hareketini nasıl etkiledi?
Kovid-19 darbe vurduğunda, hükümet insanların toplanmasına kısıtlamalar getirdi. İşçiler şu anda fabrikaların dışında grev çadırı açamıyor ve bu da grev yapmalarını engelliyor. Kovid-19 aynı zamanda patronlara işçileri baskı altında tutma, işçileri işten çıkarma ve sendikalara baskı yapma konusunda üstünlük sağlıyor. Siparişler azaldıkça, işverenler iş gücünü azaltmayı planlıyor. Grev yapamasak da güçlü ve dirençli kalmalıyız ve kovid-19 kısıtlamaları kalktığında karşı koyacağız. Sonra tekrar grev dalgası olacak.
* jacobinmag.com’dan kısaltılarak çevrilmiştir