Esnaf ve üretici satamıyor, vatandaş alamıyor
Çiftçi yüksek maliyet karşısında düşük fiyatlar nedeniyle kimi ürünleri hasat etmiyor, yüksek fiyatlar nedeniyle esnaf ürününü satamıyor; vatandaş tüketemiyor.
Volkan PEKAL
Adana
Gıda fiyatlarını, ithalatın önünü açarak, depo baskınları ve denetimlerle baskılamaya çalışan AKP’nin iddiaları vatandaşı ikna etmiyor. Çiftçi yüksek maliyet karşısında düşük fiyatlar nedeniyle kimi ürünleri hasat etmiyor, yüksek fiyatlar nedeniyle esnaf ürününü satamıyor; vatandaş tüketemiyor.
TÜİK verilerine göre yıllık enflasyon yüzde 14,97, gıda enflasyonu ise yüzde 18,11 oldu. Çiftçiler büyük ölçüde ithalata dayalı olan gübrede fiyat artışının yüzde 90’lara vardığını ifade ederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre yüksek fiyatların sorumlusu esnaf. Tüm Köy Sen Örgütlenme Uzmanı Sedat Başkavak, artan gıda fiyatlarının düşürülmesinin ne sadece etiket denetimi ile, ne de sadece erken uyarı sistemi ile olabileceğini belirterek “Gıda enflasyonu sonuç, tarım politikaları sebeptir. Tarım politikalarının değiştirilmesi lazım” dedi.
“TÜRKİYE PATATESİ, SOĞANI BİLE NE KADAR ÜRETTİĞİNİ BİLMİYOR”
Erken uyarı sisteminin uygulanabilmesi ile ilgili Tarım Bakanlığı’nın hangi ürünün ne kadar üretildiği bilgisine gerçek anlamda sahip olmaması gibi bir sorunun varlığına dikkat çeken Başkavak, bu konuda şunları söyledi,
“Önceki yıl patates soğan çok satıldı. Yurt içine yetmediği için karaborsaya düştü, tanzim satış noktalarında ithal patates soğan sattılar. Geçen yılda (2020) soğan patates fiyatları artmasın diye ihracatı durdurdular. Bu seferde soğan patates elde kaldı. Köylü isyan etti. Bu senede soğan patateste fiyatlar çok düşük olduğu için ve pandemi nedeniyle otel lokanta vs yerler kapalı olması nedeniyle tüketim az olunca fiyatlar çok düştü. Köylü maliyetin altına satış yaptı. Soğan depoda çürüdü” dedi.
“FİYATLARI TEKELLERİN BELİRLEMESİNE MÜDAHALE EDECEK BİR POLİTİKAYA İHTİYAÇ VAR”
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 2,5 milyon buğday ithal ederken bu rakamın bugün 10 milyon ton olduğunu dile getiren Başkavak, “Aslında ülke insanına ithal buğdaydan elde edilen ekmek, ithal buğdaydan elde edilen makarna ile yemek yedirir durumdayız. yem fiyatı yüzde 65 arttı ama 13 aydır süt fiyatı hiç artmadı. Köylü çiğ sütünü 2,3 liraya verdi ama marketlerde süt fiyatları iki katına 8,5 liraya ulaştı” dedi. 75 liraya çıkan Ayçiçek yağının fiyatının PTT’lerde satılınca düşmediğini, 85 liraya satıldığını dile getiren Başkavak, “Fiyatın düşmemesinin sebebi şudur; Türkiye geçtiğimiz yıl 1,5 milyon ton Ayçiçek yağı üretiyordu. Bu yıl 1,3 milyon ton ayçiçeği üretiyor” dedi. Ayçiçeğinde sınırlı sayıda tarım tekelinin hakim olduğunu ifade eden Başkavak, Fiyatları tekellerin belirlemesine müdahale edecek bir politikaya ihtiyaç olduğunu belirterek “Tarım arazilerinin tarım dışı kullanımının engellenmesi gerekir. Tarımsal üretimin girdilerinden ilaç, gübre, mazot ve yem fiyatlarının düşürülmesi ve desteklenmesi gerekir. Hem tarım tekellerinin hem de zincir marketlerin piyasadaki hakimiyeti engellenmezse bu sorunları çözme şansımız yok” dedi.
"BİR AY ÖNCE 2,45 LİRA OLAN ÜRE 3,5 LİRA OLDU"
Çiftçisinden, işçisine, esnafına kadar ekonomisi tarıma dayanan Doğankent’te konuştuğumuz kendisi de çiftçilik yapan Doğankent Cumhuriyet Mahallesi Muhtarı Selahattin Fırat, buğdaya vermek için bir ay önce 2,45 liradan aldığı ürenin bugün 3,5 lira olduğunu belirterek ürenin sadece son 20-30 günde yüzde 40 zamlandığını söyledi. Ancak üretici ne maliyet artışını ürüne yansıtabiliyor ne de sattığı üründen aldığı para ile önümüzdeki yıla yatırım yapabiliyor. Fırat, “1000 lira tarla kirası dahil bir dönümün maliyetinin 2 bin lira olduğunu belirterek “600 kilo buğday aldığını düşün. 2 bin lirayı denkleştirebilmesi için bu buğdayı 3.5 liraya satması lazım. Ancak buğdayın fiyatı 2 lira civarında” dedi.
Fırat, yatlarda kullanılan mazottan alınmayan vergilerin çiftçiden alındığını belirterek şunları söyledi: “Çiftçi bugün 100 litre mazota 650 lira veriyor. Günde 2 depo aldığını düşünürsen 1300 lira sadece mazota harcayan çiftçi ne kazanacak? Devletin ilk başta çiftçiye ucuz mazot vermesi lazım.”
"SIFIR VERGİ İLE İTHAL EDİLEN ÜRÜNLER EKİMİ AZALTIYOR"
Cırık köyünde çiftçilik yapan Mustafa Memiş, ithalat nedeni ile fiyatları düşen bu ürünlerden para kazanmayan çiftçinin sonraki yıllarda o ürünü ekmediğini söyledi.
İki aya kadar buğday hasadı yapılacağını belirten Memiş, “Buğday hasadına yakın dışarıdan gemilerle buğday geliyor, mısır hasadına yakın bir bakıyorsun mısır geliyor. Sen bunu neden dışarıdan getiriyorsun ki? Kendi ülkende kilosunu 1 liraya mal ediyorsan dışarıdan 1,5 liraya mal ediyorsun. O 50 kuruşu sen kendi çiftçine ver, ülke içinde kalsın, üretim olsun” dedi.
TARIM KREDİ KOOPERATİFİNİN MAĞDURU ÇOK
Tarım kredi koopratifinin Cırık’ta çok sayıda mağdurunun olduğunu dile getiren Memiş, “Alınan kredi destek olmuyor. Uyguladığı faiz aylık yüzde 40. Borçla harçla geçinerek sene geliyor. Çalışıyoruz bir daha borç kalıyor. Destekler de yetersiz. 100 dönüm yer eksem 5 bin liradan maliyeti 500 bin lira. 5 bin lira destek versen ne olacak vermesen ne olacak? Derdimize derman olmuyor” dedi.
VATANDAŞ DA ALAMIYOR
Adana’da pazar yerinde esnaf ve vatandaşla konuştuk. Esnaf satamamaktan, vatandaş ise alamamaktan şikayetçi. Pazarcı Metin Dikili, öğretmen olup atanamayan oğlu ve eşi ile pazarcılık yapıyor. Pazar kapanırken ürünlerin çoğunun saltılmadığını anlattı. Dikili, “Vatandaşın alım gücü yok. Fasulyenin gelişi 18 lira, bizim satışımız 19 lira; domatesi 4 liraya alıyoruz, 5 liraya satıyoruz. Yine de bitmiyor. Hani ‘her şey güllük gülistanlık’ diyorlar ya. Bunu diyenler şöyle bir pazara insinler, halkın içine girsinler ortamın ne olduğunu görsünler. 5 litrelik yağ 80 lira olmuş. Bunun önlemi niye alınmıyor?” dedi.
"BİZ NE YİYECEĞİZ, İÇECEĞİZ?"
Pazarda alışveriş yaparken konuştuğumuz Azmi Gürler, 1200 lira emekli maaşı ile nasıl geçineceğini soruyor: “Öldük, bittik ya. ‘Yumurta 2 lira’ diyor. 50 kuruşa aldığımız yumurta 2 lira olur mu? Biz ne yiyeceğiz, içeceğiz? 1200 lira maaşla ne geçineceğim?”
"ARTIK HER ŞEYİ ALAMIYORUZ"
Perihan isimli vatandaş daha önce aldıkları ürünleri artık alamadıklarını belirterek “Yarısını alıyoruz. Geçim, zor, hayat pahalı. Geçen ay 50 lira ile alışveriş yapıyordum, bu ay 100 lira ile aynı şeyleri alıyoruz. Mümkün değil farklı bir şey almak, bir muzu almak” dedi.
HÜKÜMETE ÇAĞRI
Pazarda züccaciye tezgahı açan Mehmet Taşdemir, “Satışlar beklentilerimizin çok çok aşağısında. Sattığımız ürünleri sattığımız fiyata geri almaya gidiyoruz. Tüm ürünler gibi bizim ürünlerin de ham maddesi dışarıdan geliyor. Doları bahane edip fiyatları yükseltiyorlar” dedi. Mazotun 7 lira, bir torba gübrenin 160 lira olduğunu ifade eden bir esnaf da şunları söyledi, “Marulu da burada 1 liraya satamıyoruz. 30 kasa getirdim. 15 kasa mal satmışım. Gerisini hayvanlara vereceğiz ya da çöpe gidecek. bunu yoksulluğa bağlıyorum. Ülkede sağlam bir şey kalmamış. Üretici ne yapsın? Devletin destek vermesi lazım. Şu an bakıyorsun herkes perişan. Eken de aynı, işçi de aynı, üretici de aynı, alıcı da aynı. Kimse halinden memnun değil. Sabah 4’ten beri ayaktayım sattığım 15 kasa. Çamurda gidip topluyoruz. Boş gitmiş oluyoruz” dedi.