7 Şubat 2021 23:08
/
Güncelleme: 8 Şubat 2021 01:41

Lübnan’da yeniden siyasi suikastlar dönemi

Lübnan'da aktivist ve yazar Lokman Slim'in öldürülmesi büyük yankı yarattı. ABD'nin Yemen savaşasına desteğini çekmesi ve Libya'da ilerleyen siyasi uzlaşma süreci de önemli gündemler arasındaydı.

Lübnan’da yeniden siyasi suikastlar dönemi

Lokman Slim | Fotoğraf kaynağı: DHA

Ali KARATAŞ
Kays ABBAS

Derin bir ekonomik ve siyasi kriz yaşayan ve sokakları bir türlü durulmayan Lübnan, bu sefer bir siyasi suikastla gündemde. Lübnan’ın tanınmış siyasetçi ve yazarlarından Lokman Slim, 4 Şubat Perşembe günü kafasına dört kurşun sıkılarak öldürüldü. 1982-88 yılları arasında Fransa’da kalan Slim, Sorbonne Üniversitesinde felsefe okumuş ve sonrasında birçok kitap ve tercümeye imzasını atmıştı. Slim, Hizbullah’a yönelik eleştirileriyle tanınıyordu.

Lübnan’ın yakın tarihi aynı zamanda siyasi suikastlar tarihi. Birçok siyasi hareket, örgüt ve ülkede etkisi olan güçler suikastı mücadele ve mesaj verme yöntemi olarak benimsemiş durumda.

Yakın tarihte katledilenler arasında bir dönemin güçlü partisi olan Komünist Partinin Genel Sekreteri Mehdi Amel, “Arap İslam Felsefesinde Materyalist Eğilimler” kitabıyla Ortadoğu’nun düşünce dünyasına etkide bulunmuş Sosyalist Felsefeci Hüseyin Murva ve ünlü Başbakan Refik Hariri var.

Bunun için al Modon gazetesinden Yusuf Bazzi, konuyla ilgili yazdığı makalede “Suikast yalnızca kurbanı değil, tüm toplumunu hedef alır. Burada bir bireyin özel olarak öldürülmesi, onun yoldaşlarının, akrabalarının, ortaklarının, destekçilerinin, sempatizanlarının, akraba ve onun gibi olmaya aday olanların yani muazzam sayıda kişinin ölümüdür” demektedir. Bazzi, söylenenin aksine şiddet ve terörün çoğu zaman kazandığı ve tarihin akışını kolayca değiştirdiği görüşünde; Beyrut Limanının bombalanmasının ardından suikast yöntemiyle yeni bir dönem başladığına vurgu yapıyor.

Al Kuds al Arabi gazetesi başyazısında ise suikastta sorumluluğu Hizbullah’a veren ifadeler kullanıldı. Suikastın Hizbullah’ın nüfuzundaki bölgede gerçekleştiğine dikkat çekildi. Makalede, “Hizbullah’ın en büyük rolü oynadığı Lübnan siyasi sisteminin tıkanmasının tüm bu meselelerle ilgisi olduğunu söylemeye gerek yok” denildi.

ABD VE YEMEN DOSYASI

Lübnan’da yayımlanan ve İran’a yakınlığıyla bilinen al Ahbar gazetesinde yer alan haber analizde, Joe Biden yönetiminin ABD’nin Yemen’deki savaşa verdiği desteği durduracağını açıklamasının bu savaş için yeni bir sayfa açılacağı ileri sürüldü. Arap dünyasının tanınmış yazarlarından Abdulbari Atvan da aynı görüşte. Atwan, Rai al Youm’daki başyazısında, Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyona silah ve mühimmat satışının durdurulmasının ve Yemen’de devam eden savaşın derhal sona erdirilmesi gereken insani ve stratejik bir felaket olarak tanımlanmasının görülmemiş bir ilgi uyandırdığını yazdı. Atvan, 30 milyondan fazla Yemenlinin boğucu bir kuşatma altında yaşadığını ve bunların yüzde 80’nin yüz binlerce insanın hayatına mal olan savaş nedeniyle büyük bir kıtlık yaşadığını; insani yardıma muhtaç durumda olduğunu hatırlattı.

Libya Siyasi Diyalog Forumu, Birleşmiş Milletlerin gözetiminde geçtiğimiz perşembe günü yaptığı toplantıda 21 gün sonra yeni hükümeti kuracak komisyonu belirledi. Oluşturulan hükümet 24 Aralık’ta gerçekleşmesi planlanan seçimleri hazırlamakla görevli olacak. Tobruk’taki Temsilciler Meclisi Başkanı Abdullah el Sani, meclisin onaylaması şartıyla yeni oluşturulacak geçici hükümeti destekleyeceğini söyledi. Gelişmeyi Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayiz Serrac da memnuniyetle karşıladı.


SUİKAST ‘POLİTİKASI’ LÜBNAN’A GERİ Mİ DÖNDÜ?

Al Kuds al Arabi
Başyazı

Lübnanlı Yazar ve Siyasi Aktivist Lokman Slim’e düzenlenen suikast bir tepki dalgasına yol açtı. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Mişel Aun “Gerekli soruşturmaların yürütülmesi” çağrısında bulundu. Başbakan olması önerilen Saad Hariri, suikastın daha önce gerçekleşen suikastlardan ayrılamayacağını düşünüyor. Salim’e yakın olan Janubia web sitesinin Yazı İşleri Müdürü Ali al Amin’in öldürülmesi gibi, suikastın, Lübnan’daki tüm aktivistlere bir mesaj olduğunu ifade etti. Lübnanlı aktivistler Seyyide el Cebel toplantısında katilin ismini belli ettiğini işaret ederek, başka birilerini suçlamaya gerek olmadığını belirttiler. Suikastın “Hizbullah’ın nüfuzundaki bölgede gerçekleştiğini ve bu nedenle asıl şüphelinin kendisi olduğunu” söylediler.

Eski Milletvekili Muhsin Slim’in oğlu olan Lokman Slim, Araştırma Merkezi aracılığıyla “Lübnan Hafızası” dosyaları üzerine çalıştı. İç savaş sırasında olanları, İşlenen katliamları ve kayıpları listeledi. Yolsuzluk dosyalarını takip etmenin, halk protestolarına katılımının ve yayınevi yönetmenin yanı sıra Suriye savaşının gidişatı ve Lübnan’daki yerlerinden edilmiş Suriyelilerin kamplarını belgelemekle ilgilendi. İnsana saygı duyulan sivil bir devletin talepçisiydi. Belki kaderini hissetmişti. Güney banliyölerindeki evi saldırıya uğradıktan sonra katillerine başvurdu. Kapısına yapıştırılan tabelada “Susturana şan olsun” yazısı vardı. Bu olay, Hizbullah ve Emel hareketinin destekçileri tarafından Beyrut’taki aktivistlerin çadırlarını hedef alan bir saldırı ile bağlantılı olarak gerçekleşti.

Salim, doğrudan ölüm tehditlerine ve evinin kuşatma altına alınmasına ek olarak, ihanet ve kan dökme kampanyasına maruz kaldı. Şii Lider Hasan Nasrallah, suikasttan sonra tweet atarak “Bazılarının kaybı aslında kâr ve hesaplanamaz iyiliktir” dedi.

“Emel” hareketi gibi olayın coğrafi etki alanında meydana geldiği bazı taraflar ise olayı kınadı ve faillerin ortaya çıkarılması için hızlı bir güvenlik soruşturması talep etti. Suikastı her kim gerçekleştirdiyse, “Direnişi kuşatan kişidir” ifadelerini kullandı. Şii Müftüsü Abdül Amir Kabalan, “Lübnan’ın düşmanları arasında katilin aranması” çağrısında bulundu.

Daha önce, Lübnanlı güvenlik kaynakları siyasi suikastların geri dönüşü konusunda uyarıda bulunmuş ve bunu politik, sosyal ve ekonomik seviyelerde ufkun kapanmasıyla ilişkilendirmişti.

Hizbullah’ın en büyük rolü oynadığı Lübnan siyasi sisteminin tıkanmasının tüm bu meselelerle ilgisi olduğunu söylemeye gerek yok. Hizbullah ve onun müttefiki olan Emel Hareketi, Cumhurbaşkanı Michel Aun ve damadı Gebran Bassil’in güvenlik, siyasi ve ekonomik politikaları; yolsuzluk, devlet kaynaklarına el konulması, Suriye rejiminin hayatta kalması ve İran’ın bölgesel politikalarının uygulanmasını desteklemek üzerine kurulu. Bu politikalar, Hizbullah’ın İsrail karşısındaki duruşuyla ilgili önceki tüm propagandasını boşa çıkardı. Onun propagandası, Lübnan ve Suriye halklarına karşı yerel ve bölgesel tiranlığa geçmek için sadece kötü bir metaya dönüştü.


AMERİKA, SUUDİ ARABİSTAN’IN YEMEN’DEKİ YENİLGİSİNİ İLAN ETTİ

Al Ahbar

Joe Biden yönetiminin ABD’nin Yemen’deki savaşa verdiği desteği durduracağını açıklamasıyla bu savaş için yeni bir sayfa açılacak. Washington’un niyeti doğruysa, saldırganlığı ve ablukayı durdurmanın gerekeceği varsayılıyor. Pek çok veri bu duyurunun ciddiyetini desteklese de Washington’un bu dosyadaki davranışına işaret eden kaçamak tavır ve “savaşı sona erdirme” hakkındaki son konuşması ışığında ihtiyatlar yerinde duruyor.

Perşembe günü yeni ABD Başkanı Biden yönetimi, ülkesinin Suudi liderliğindeki koalisyona bu savaşta verdiği desteğin sona erdiğini açıklayarak, Yemen savaş dosyasındaki durgunluğu kırdı. Bu durum, yönetimin sembol şahsiyetleri tarafından Beyaz Saray yarışının ortasında verilen bir dizi sözün açıklamasını vermektedir. Bunlar arasında Biden’in söylediği gibi. “Krallık ile ilişkilerimizi ve Yemen’deki savaşta buna desteğimizi yeniden değerlendireceğiz” demişti.

Kararın farkı, seçim savaşlarının ateşinin uzağında, Amerikan yönetiminin ilk günlerinde alınmış olması. Eski Başkan Barack Obama yönetiminin son günlerinde Dışişleri Bakanı John Kerry liderliğinde bir “barış süreci” başlatma girişimi, kriz duvarının herhangi bir şekilde aşılmasına yol açmadı. Her türlü Amerikan desteğini alan Suudi ve BAE’nin Yemen savaşı, yalnızca “Ensarallah’ı (Husiler) güçlendirmeyi ve İran’ın önderliğindeki direniş ekseninde hareketin katılımını derinleştirmeye yaradı. Buradan, Biden yönetimi görünüşe göre Amerikan’ın yönelimini Washington’un çıkarlarına hizmet edecek şekilde yeniden yönlendirmek istiyor. Konu krallıkla ilişkilerde zarara neden olursa, ABD er ya da geç çözülebileceğinin farkında. 

Yukarıda belirtilenlerle ilgili olarak, müzakere heyeti başkanı “Ensarallah” Sözcüsü Muhammed Abdulselam, “Yemen’de barışın gerçek kanıtı saldırganlığı durdurmak ve kuşatmayı kaldırmaktır” dedi. Abdülselam’ın sözlerine işaret eden uyarısının sebebi, ABD’nin aynı türden daha önceki açıklamalarının gerçekte var olan hiçbir şeyi değiştirmemesi.

ABD, Yemen’deki savaşın başlangıcından bu yana lojistik, istihbarat ve askeri destek planına katıldı.  Suudiler ile Planlama ve Bilgi Değişim Hücresi ile ortak bir operasyon odası kurdu. Bu sistem ABD uydularıyla bağlantılıydı. Ayrıca savaş uçaklarına havadan yakıt sağladı, Suudi-BAE koalisyonunun bombaladığı hedeflerin seçimine ve Arap ve Kızıldeniz’deki gemilerin teftişine katıldı. ABD’nin Suudi Arabistan Hava kuvvetlerini güçlendirmesinin boyutu; doğruluk, gündüz ve gece görüşü ve yıkıcı yetenek açısından İsrail varlığındaki muadiline eşittir.


TOBRUK HÜKÜMETİ LİBYA’DA İKTİDARI
DEVRETMEYE HAZIR, ANCAK BİR ŞARTLA

Al Araby al Cedid

Tobruk’ta toplanan Temsilciler Meclisinin başı Abdullah el Sani, Meclisin “yeni organı” kabul etmesi şartıyla iktidarı devretmeye hazır olduğunu teyit etti. Bu gelişme; Cenevre’deki Libya Siyasi Diyalog Forumunun, bu yılın sonunda seçimlere hazırlanmakla görevli yeni bir geçiş otoritesini seçmesinden bir gün sonra oldu.

El Sani, cumartesi günü yaptığı açıklamada yeni otoriteden Temsilciler Meclisinin “yasal bir biçimde” güvenini aramasını talep etti. “Libyalıların kendilerini temsil edenlerle ilgili aldıkları her türlü kararı memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. 

Hükümetinin, meşru parlamento tarafından kendisine verilen güvene dayanarak görevde olduğunu söyledi. Nihai söz Temsilciler Meclisi tarafından toplu ve yasal olarak yayımlanıncaya kadar kendisine verilen görevleri Libya yasalarına uygun olarak yerine getirmeye devam ettiğini ifade etti.

Perşembe günü yeni BM Libya Elçisi Jan Kubi ve BM Destek Misyonu Başkan Vekili Stephanie Williams’ın huzurunda, diyalog forumunda iki tur oylamadan sonra yapılan seçimde, Başkanlık Konseyi Başkanlığına Muhammed Yunus Al Manfi, Konsey Başkan Yardımcılığına Abdullah Al Lafi ve Musa Al Koni ve Başbakan Abdülhamid Dabaiba’yı içeren üçüncü liste zafer kazandı.

Williams, oylamanın sonuçlarını açıkladıktan sonra, yeni başbakanın “Hükümetini 21 gün içinde kurması ve 21 gün içinde de Temsilciler Meclisinin onayına sunması gerektiğini” söyledi.

Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz Serrac, Siyasi Diyalog Forumunun hükümet kurmak için yeni seçtiği komisyonu memnuniyetle karşıladı. Cuma günü yapılan resmi açıklamaya göre, “Yeni cumhurbaşkanlığı konseyinde sorumlulukları üstlenmek ve ulusal birlik hükümetine başkanlık etmek üzere seçilenleri” tebrik etti.

Serrac, yeni organın “Anlaşmazlık ve bölünmenin tüm tezahürlerine son vermesi ve Libyalıların gönlünü hoşgörü, yeniden birleşme ve vatana sadakat konusunda birleştirmesi” ümidini dile getirdi.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz

Sömürge madenciliği felaketinin yıl dönümünde İliç: Toprak zehirli, halk işsiz

İliç siyanür faciasının üzerinden 1 yıl geçti. Hava, toprak ve su zehirlendi; 9 işçi can verdi. Daha fazla altın için kuralsız çalışmanın önünü açanlar aklandı. Halk zehirlenmiş doğa ve işsizlikle baş başa. Facianın ana sorumlularından uluslararası maden tekeli SSR, hisse senedi değerlerinin yükselmesiyle felaket öncesine geri döndü. İliç’teki altın için de “iş birliği içinde olduğu iktidarla” pazarlıkta.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Grevdeki Çelikaslan Tekstil patronunun kardeşi: "Benim zenginliğimi Allah verdi."

Evrensel'i Takip Et