‘İşverenin ortağıyız’ dediler sendikayı müdüre verdiler
Öz Maden-İş, Eysim Madencilik Müdürünü sendika temsilcisi yardımcılığına getirdi. Öz Maden-İş Genel Başkanı Fahrettin Kütükçü "İşverenin rakibi değil sosyal ortağı ve dostuyuz" dedi.
Çine'de madenlerde çalışan işçiler bir süre sonra silikozis hastalığına yakalanıyor. | Fotoğraf: Özer Akdemir
Ulaş TAŞÇIOĞLU
Aydın
Maden İşçisi Halil Özen’in silikozise yakalanarak yaşamını yitirmesiyle gündeme gelen Aydın’ın Çine ilçesindeki Eysim Madencilik’te örgütlü Hak-İş’e bağlı Öz Maden-İş fabrikanın müdürünü sendika temsilcisi olarak atadı. Öz Maden-İş Genel Başkanı Fahrettin Kütükçü, “İşverenin rakibi değil sosyal ortağı ve dostuyuz. Çine’deki diğer işverenler de bizden çekinmesin” dedi.
Maden işçilerinin silikozise yakalanması ve buna bağlı ölümleriyle gündeme gelen Aydın Çine’de faaliyet gösteren Eysim Mineral Madencilik’te, patronun dayatmasıyla işçilerin üye yapıldığı Öz Maden-İş, asgari ücrete yüzde 17 oranında zam ve iki bayramda işçilere 500 TL ikramiye içeren 3 yıllık TİS’e imza atmıştı. Öz Maden-İş’in daha sonra baraj altında kalıp TİS yetkisini kaybetmesi üzerine bu defa taraflar aynı sözleşme çerçevesinde protokol imzaladı. Protokolle işçilerin ücreti 3 bin ila 3 bin 200 lira arasında kaldı, ikramiyeler ise asgari ücretin yarısı bile etmedi.
‘PATRONLAR ÇEKİNMESİN ONLARIN DOSTUYUZ’
Geçen hafta ise Eysim Madencilik’te Öz Maden-İş Sendikası Genel Başkanı Fahrettin Kütükçü’nün de katıldığı bir etkinlik düzenlendi. İşçilere ekmek arası köfte dağıtılan etkinlikte konuşan Kütükçü, Eysim Patronu Muhammet Demir’e minnettar olduğunu belirterek, “Amacımız işçi ve işveren dayanışmasını pekiştirmek. İşverenin rakibi değil sosyal ortağı ve dostuyuz. Çine’deki diğer madenlerde örgütlenmek istiyoruz. İşverenler bizden çekinmesin” dedi.
‘MÜDÜRÜ SENDİKACI YAPTILAR’
Gazetemizin ulaştığı bilgilere göre Öz Maden-İş, Aydın Bölge Temsilci Yardımcısı olarak Eysim Madencilik Kalite Güvence Müdürü Volkan Karasulu’yu görevlendirdi.
Konu ile ilgili görüştüğümüz Eysim Madencilik’ten bir işçi yaşadıkları süreci şöyle anlattı: “Üç yıl önce bize üye olun dediler, biz de Öz Maden-İş’e üye olduk. Sendikalı olunca sağlık, çalışma koşulları ve ücret konusunda değişiklikler olur diye düşünüyorduk. Fakat bu koşulların düzelmesi bir yana bazı şeyler daha da kötü hale geldi. İki ikramiye denen şey asgari ücretin yarısı bile etmiyor. Biz normalde 8 saat çalışıyorduk. Geçen ay fabrikada bazı ekipmanların tamir ve bakımı için üretim 15 gün durunca şimdi o boşluğu doldurmak için 1 aydır 12 saat çalışıyoruz. Yemek arası bile 20 dakika, hemen yiyip üretimin başına geçmen gerekiyor. Biz bu sorunlarla uğraşırken sendika bir şeyler yapmak yerine ekmek arası köfte dağıtıyor. 3 bin TL maaş alıyorum, asgari ücretle aramda 150 TL var. Buna da bir söz bulmuşlar bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek sendikacılığı diye. Bu patron sendikacılığından başka bir şey değil.”
‘İŞVEREN SENDİKACILIĞINI GÖRMÜŞTÜK AMA BU BAŞKA!’
Bir başka işçi ise aynı fabrikada çalışan ve geçen sene silikosiz nedeniyle yaşamını yitiren Maden İşçisi Halil Özen’i hatırlatarak, “Bizim en önemli talebimiz işçi sağlığı ve iş güvenliği. Fakat sendika burada bir şey diyor mu diye soruyorsan kesinlikle hayır. Zaten sendika temsilcilerini işverene en yakın kişilerden oluşturdular ki patronun başı ağrımasın. Müdür aynı zamanda sendikanın temsilci yardımcısı. İşveren sendikacılığını görmüştük ama Öz Maden-İş olayı daha fazla ileriye götürerek direkt işveren temsilcilerini sendika yöneticileri olarak görevlendirdi. Bundan sonra konuşacak pek bir şey kalmıyor” dedi.
Konuyla ilgili görüşmek istediğimiz Öz Maden-İş Aydın Bölge Temsilciliği yetkilileri açıklama yapmayacakları belirtti. Öte yandan geçen günlerde açıklama yapan Öz Maden-İş iş kolu barajını aştığını yeniden yetkili sendika olduğunu duyurmuştu.
GMİS: PATRON SENCİKACILIĞININ PRATİK BİR ÖRNEĞİ
Genel Maden-İş’in (GMİS) ise 7 ayrı işletmede sürdürdüğü örgütlenme çalışması uzun yargı süreçleri, işten atmalar ve patronların işçilere Öz Maden-İş Sendikasını dayatmasına rağmen devam ediyor.
Evrensel’e konuşan GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, sendika olarak Çine’de 6 yıldır örgütlenme mücadelesi verdiklerini ancak işten atmaların yaşandığını ve uzun yargı süreçlerine takıldıklarını anlattı. Yeşil, “Şimdi de işverenlerin davetiyle tepeden örgütlenen bir sendika ile Çine’de verdiğimiz mücadele baltalanmak isteniyor. Öz Maden-İş’in Aydın Bölge Temsilciliğine Eysim Lojistik Müdürünü ataması patron sendikacılığının pratik bir örneğidir. Bu sadece Çineli madencilerin mücadelesine değil işçi sınıfı davasına da büyük bir ihanettir. Öz Maden-İş Genel Başkanı olmazsa olmaz unsurlarımız yok diyor. Bizim olmazsa olmazımız işçilerin insan onuruna yaraşır bir ücret ve çalışma koşullarının iyileştirilmesidir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması olmazsa olmazımızdır” diye konuştu.
Ayrıca Polat Madencilik’te de patronun yetkiye itiraz ettiğini ifade eden Yeşil, “İstinaf mahkemesi kısa zamanda sonuçlanacak ve toplu sözleşme görüşmelerine başlayacağız. Bununla birlikte 5-6 madende daha örgütlenmek için mücadele ediyoruz. Buradan söz veriyoruz ki işyeri temsilcilerini ve sendika yöneticilerini işçiler kendileri seçimle belirleyecek. İşçinin onayı olmadan bir imza bile atmayacağız” dedi.
VAHŞİ KAPİTALİZMİN KORKUNÇ BİR LABORATUVARI: ÇİNE
Yoldaş TAŞ
Aydın
Mitolojideki Marsyas efsanesine de konu olmuş Aydın’ın en eski ilçelerinden biridir Çine. Nüfusu her yıl düşmekle birlikte yaklaşık 50 bin insanın yaşadığı, verimli toprakları ve doğal koşulların elverişliliği, tarım ve hayvancılığın çok uzun bir süre yerel ekonomide egemen olmasını sağlamış.
1984’de Özal Hükümetinin neoliberal politikalarının ardından küçük çaplı üretime sahip olan madencilik sektörü büyük bir sıçrama yaparak, Çine’yi maden sektörünün en fazla ihracat yapan bölgelerinden birine taşımış.
Milas ve Yatağan ile birlikte Çine, bölgede milyonlarca ton olarak ifade edilen değerli mineral ve maden rezervine sahip bir maden havzasını oluşturuyor. Bu rezerv değerleri henüz ölçülmeden ufak çaplı küçük işletmelerle faaliyet gösterilen madencilik, şimdi bu bölgede onlarca işletme ve binlerce işçinin çalıştığı bir endüstriye dönüşmüş durumda. Bugün sadece Çine’de 10 bin kişi geçimini madenden sağlıyor. Çıkarılan sodyum, feldspat ve kuvars madenleri petrokimya ve başta Şişecam olmak üzere cam sanayinin büyük bir ham madde ihtiyacını karşılıyor.
PATRONA DOLAR İŞÇİYE SİLİKOZİS!
Bölgede üretim yapan şirketlerin yüzde 80’i madeni yurt dışına ihraç ediyor. Dolayısıyla ekonomik kriz, döviz kurlarındaki dalgalanma ve pandemi süreci bu sektörü etkilemek bir yana ihracat rakamlarında rekor kırmasına yol açmış durumda. Geçtiğimiz günlerde Ege İhracatçılar Birliği (EİB) tarafından Ege Bölgesi’nde en fazla ihracat yapanların açıklandığı listede birinciliği Çine’de bulunan Kaltun Madencilik aldı. Milyonlarca dolarlık ihracat rakamları ile birlikte hemen hemen her şirket büyük kârlarla bu rekorları geliştirmeye devam ediyor.
İşçiler açısından ise tablo bu kadar keyifli değil. Üretimde çalışan işçiler açısından ise en büyük dert bu madenlerin değerli oldukları kadar zararlı olmaları. Feldspat ve kuvars madenleri başta silikozis olmak üzere birçok ölümcül akciğer hastalığına yol açıyor. Çine’de silikozise bağlı olarak meslek hastalığı sonucu hayatını kaybeden işçi sayısı 50, fakat bu rakam tespit edilebilenlerin bir kısmı. Birçok işçi silikozis ve çeşitli göğüs hastalıklarının pençesinde yaşam mücadelesine devam ediyor. Patronlar ise uzun zamandır işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili tedbirleri tercih etmek yerine işçilerin silikozise yakalandığını saklamayı tercih etmiş.
‘BU NASIL VİCDAN?’
Bu durumu işçiler şöyle anlatıyor: “İşe başladığımızda sağlık raporu alıyoruz. 6 ayda bir de akciğer filmlerimiz çekiliyordu, ama çalıştığınız süre boyunca bu filmlerin sonucuna ulaşmak bir nevi yasaktı. İşveren temsilcileri film sonuçlarına bakınca, ciğerleri lekelenen ve silikozise yakalanan işçileri çağırıp performans yetersizliği diyerek işten atıyordu. Tazminat vermemek için hasta olduğumuz bile bizimle paylaşılmıyordu. Biz silikozis olduğumuzu ancak bir başka madene iş başvurusu yaparken istenen sağlık raporu ile öğreniyorduk. ‘Geçmiş olsun silikozise yakalanmışsınız bizim işletmemizde maalesef çalışamazsınız’ denilerek kapanıyordu kapılar. Şimdi siz söyleyin bu nasıl bir vicdan?”
Gerçekten de vahşi kapitalizmin korkunç bir laboratuvarı konumunda şu an Çine. Bir başka işçi anlatıyor: “Maruziyet değerinin 10 katı üstünde bulunan tozlu bir ortamda çalışıyordum. Akciğerimde madenlerden biriken tozlarla cam oluşmuş, bu bildiğimiz cam. Çünkü çıkardığımız maden camın ham maddesi olan feldspat ve kuvars madenleri. Ciğerimden çıkan o camı elime aldım düşünebiliyor musun?”
Sağlık alanındaki yatırımları ile de bilinen Eczabaşı Grubuna bağlı Esan Madencilik çalışanı bir genç işçi olan Onur ise kulağındaki rahatsızlıktan ötürü beyin felci geçirme riski bulunduğu için acil ameliyat olması gerekiyor. İşveren temsilcileri Onur’u çağırarak, “Biz seni Kod-29’dan atmayalım, sen kendin istifa et Onurcuğum” diyor genç işçiye. Hastalıkla boğuşan Onur, “Öyle bir duruma soktular ki şu an hastalığımı bile düşünemiyorum. Nasıl tedavi olacağım diye düşünüyorum.” Bir genç işçinin yaşamı, sağlığı ve yarından umudunu böyle çalıyorlar kapitalistler.
‘BURAYA ASLA SENDİKA SOKMAM’
Çineli maden işçileri bu sömürü koşullarına karşı artık bir şey yapmalıyız diyerek Genel Maden-İş Sendikası ile sendikal örgütlenme mücadelesini Kaltun Madencilik’te başlatıyor. İşçilerin aktardıklarına göre şirketin sahiplerinden 24. dönem CHP Milletvekili Osman Aydın, “Buraya asla sendika sokmam” diyerek sendika üyesi birçok işçiyi işten atıyor. Sendika haberlerinden sonra Kaltun’da yemekhanede yemeklerde gözle görülür değişiklikler oluyor, ücretlere zam yapılıyor, haftada bir verilen maskeler daha sık değiştiriliyor. Kaltun’da başlayan örgütlenme Sibelco, Microma Madencilik, Polat Madencilik, Esan Madencilik’e de sıçrıyor. Sendikanın yetki aldığı Polat Maden’de yargı süreci 5-6 yıllık bir sürece yayılınca işçilerin heyecanı ve motivasyonu yerini moral bozukluğuna bırakmış durumda. İşçi hareketinin Çine’de yerel bir mücadele belleğinin olmaması ve işçilerin mücadele deneyiminin zayıflığı patronların işçileri bölme açısından elini güçlendiriyor. Fakat işçiler Polat Maden’de yapılacak toplu sözleşme ile mücadelenin tekrardan yükselişe geçeceğini söylüyor.
ÖNCELİKLİ TALEP SAĞLIKLI KOŞULLAR
Türkiye işçi hareketi açısından Çineli madencilerin verdiği mücadeleye bir paragraf açmak gerekiyor. Diğer bölgelerde genellikle işçilerin sendikal mücadele eğilimi ekonomik şartların iyileştirilmesinin merkezinde olduğu bir hatta ilerlerken Çineli madencilerin sürdürdüğü sendikal mücadele burada biraz farklılaşıyor. Konuştuğumuz işçilerde baskın olan eğilim sendikanın, çalışma yaşamında karşılaştıkları en büyük sorun olan işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınarak meslek hastalığının önüne geçmesi için mücadeleyi örgütlemesi. Yani sağlıklı koşullarda çalışma hakkı talebi ekonomik taleplerin önüne geçmiş durumda. Çineli madenciler Türkiye işçi sınıfı açısından önemli bir mücadele veriyor. Ve elbette Çine işçisi bu haklı mücadeleyi kazanmak için işçi sınıfının deneyimine ve desteğine ihtiyaç duyuyor.