Otizmli çocuğu için demir parmaklık yaptırmak zorunda kaldı
Pandemide çocukları evde tutmak çok zor. Hele otizmli çocukları. Zeynep İldiz, sokağa çıkmak isteyen, bu yapılmadığı zaman krize giren otizmli çocuğu için balkona parmaklık yaptırmak zorunda kalmış.
Fotoğraf: Zeynep İldiz arşivi
Eylem NAZLIER
İstanbul
Pandemi hayatınızda ne değiştirdi desem, sayacak birbirinden farklı çok şeyiniz var kendimden biliyorum. Farklı olmayan tek şey maske sanırım. Dışarı çıktığımızda unutmadığımız, yedeğini aldığımız maske. Peki ya otizmli bir çocuğunuz varsa… Nasıl anlatacaksınız maske takması gerektiğini? Ya da maskesiz markete, lokantaya giremeyeceğini, taksiye binemeyeceğini. Anlatamadı Zeynep İldiz, otizmli oğluna istediği saatte maskesiz sokağa çıkamayacağını. Evde durmuyordu oğlu, sokağa kaçıyordu. Zeynep çareyi balkona demir parmaklık yaptırıp, kriz anını orada atlatmaya çalıştı. “Devlet bu çocuklar için herhangi bir tedbir almadı mı? diye soruyorsunuz. Anneler anlatsın…
"OĞLUM GİDEREK GERİLEDİ"
8 yaşında otizmli oğlu olan Zeynep İldiz pandemi sürecinde yaşadıklarını şu sözlerle aktardı: “Oğlum evin içinde durmuyor, kaçıyor. Mecburen balkona demir parmaklık yaptırdım ve kriz anında oraya çıkarıyorum. Sadece kriz anında oraya koyuyorum. Yoksa hem kendine hem bana zarar veriyor. Hangi anne çocuğunu o kafese koymak ister? Çaresizim. Ne yapacağımı da bilmiyorum. Pandemi sonrası oğlum giderek geriledi. Epilepsi de çıktı. Tek başıma baş edemiyorum. Sürekli sokaklarda gezdirmek zorunda kalıyorum ama bu sefer de elimden kaçıyor. Yürümeyi çok seviyor, eve girdiğimizde öfkeleniyor. Eğitim görmesini istiyorum, spor kompleksinin engelliler için açılmasını istiyorum.”
"PARAN VARSA EĞİTİM VAR YOKSA YOK"
11 yaşında otizmli bir kızı olan Dilek Bozkurt, eğitim koşullarının özel gereksinimleri olan çocuklar için yeterli olmadığını vurguladı. Bozkurt, “Biz yıllardır kendi imkanlarımızla çocuğumuzun eğitimini karşılıyoruz. Bakan Ziya Selçuk’un iyimser tablosunu onaylayamıyoruz. Çünkü öyle bir tablo yok. Devlet okulunda bir tane branş hocası olmaz mı? Benim kızımın kayıtlı olduğu okulda en son bildiğim yoktu. Rehabilitasyon merkezleri deseniz çok uç fiyatlardan söz ediyorlar. Paran varsa eğitim var yoksa yok” dedi.
"ÇOCUĞUM DURUP DURUP AĞLIYOR, KRİZLERİ ARTTI"
Pandemi döneminde kızının yaşadıkları zorlukları aktaran Bozkurt şunları söyledi: “Çocuğum maske takma konusunda ciddi zorluklar yaşattı. Neden maske takması gerektiğinin farkında değil ve bu sosyal yaşamda bizleri daha da izole etti. Bir marketin önünden geçerken çikolata istiyor ve oraya maskesiz giremeyeceğinden başlıyor kriz geçirmeye. Şehrin dışındaki yeşil alanlara götürüyorum parkta koşup oynasın nefes alsın diye ama bir gün bir polis memuru genelgeden haberi olmadığını, söyledi. Sonra bir gün taksideydik polis memuru çocuğum maske takmıyor diye uyardı, ceza keseceğini söyledi. Biraz gerildim o an. Zaten bu süreçte epey zorluk yaşıyorum. Neyse ki yemedik cezayı. Toplu taşıma araçlarına zaten binmemiz imkansız. Çocuğum durup durup ağlıyor, krizleri arttı. Çünkü pandemiden önce elimden geldiğince sosyalleştiriyordum onu, tiyatroya gidiyordu dışarda bir yemek yiyordu, eğitimi daha düzenli ilerliyordu.”
"ÇOCUKLARIMIZ UZAKTAN EĞİTİME DAHİL EDİLMEDİ"
Başka bir otizmli çocuk annesi Yasemin Atyıldız’ın oğlu 15 yaşında, 9. sınıf öğrencisi. Oğlunun güzel sanatlar lisesini birincilikle kazandığını aktaran Atyıldız, “Ne yazık ki çocuklarımızın eğitimde yer bulması, bulsa bile tutunması çok zor. MEB’in kaynaştırma öğrencileri için varmış gibi gösterdiği programlarının hiçbirisi tarafımıza uygulanmadı. Uzaktan eğitimde çocuklarımız ne yazık ki genele hitap eden eğitim programının içine dahil olamadı. Sadece misafir öğrenci gibi bilgisayarın karşısına geçti. Sadece ekran karşısına oturdular. Çocuğun anlayabileceği hiçbir eğitim modeli oluşturulmadı” dedi.
"YOK SAYILDIK"
Ayrıca çocuklarını özel eğitim rehabilitasyon merkezine gönderemediklerine dikkat çeken Atyıldız, “Bizim çocuklarımız sosyal mesafe, hijyen ve maske olaylarında sıkıntı yaşayabiliyorlar. Çocuğumuz hastalandığında da onun bakımı, onun kendini ifade edememesi gibi sebeplerle özel eğitime de gönderemedik.
Okula, rehabilitasyon merkezine göndermediğimiz bir çocuk var kimse arayıp neden göndermiyorsun da demedi. Bildiğimiz şeyi bir kez daha yüzümüze çarptılar; ‘Biz sizi öylesine kabul etmiştik, çocukların eğitim görmemesi çok da umurunuzda değil’ diye bir yaklaşımla karşılaştık. Ben çalışan bir anneyim. Çocuğumu kardeşiyle yalnız bırakmak zorunda kaldım. 10 yaşında kardeşine emanet edip işe gitmek zorunda kaldım. Çocuğum 7 /24 eve tıkılı kaldı. Her anlamda görmezden gelindik, yok sayıldık. Milli Eğitim Bakanının çok güzel söylemleri var. Ama bunu sahada uygulayacak kimse yok. İnsanların insafına terk ediliyoruz” diye konuştu.
‘EBA SİSTEMİ BİZİM ÇOCUKLARA UYGUN DEĞİL’
İstanbul Otizm Gönüllüleri Derneği Genel Sekreteri Sarah Başar, otizmli bireylere yönelik bir politikanın olmadığına dikkat çekerek çocukların pandemiyle birlikte özel eğitimlerin kesildiğine, evlere hapsolduğunu söyledi. Başar, “Bu çocukların bir rutini vardı. Her sabah okula gidiyor ve okuldan geldiğinde de yaptığı işler var. Her sabah o servisin niye gelemeyeceğini, okula niye gidemeyeceğini anlatmak bile bir süre sonra yıpratıcı oluyor. Bu çocuklar bunun farkında ve bilincinde olan çocuklar değiller. Rutinleri bozulunca böyle sıkıntılar yaşamaya başladılar” değerlendirmesinde bulundu. Eğitimde de ciddi sorunlar yaşandığını anlatan Başar, “Çocukların destek eğitimleri kesildi. MEB bu çocuklara eğitim verecek öğretmenlerin ödeneğini kovid sebebiyle bir anda kesti. Ve çocuklar hiçbir şekilde eğitim alamadılar. Bizim çocukların oturup ekran karşısında ders yapabilme olanakları zaten yok. EBA sistemi bizim çocuklara uygun değil. Birebir göz teması kurması gerekiyor. Öğretmenle etkileşim içinde olması gerekiyor. Eğitimde, sağlıkta, sosyal yaşamda da hâlâ problemler var” dedi. Başar talepleri ise şöyle sıraladı: “Öncelikle çocuklar için gündüzlü bakımevleri gerekli. Annelerin, babaların biraz nefes alabilecekleri, bir hastalıkları, cenazeleri olduğu zaman birkaç saatliğine çocuklarını güvenle bırakabilecekleri, vakitlerini doğru düzgün geçirdikleri merkezlere ihtiyaçları var. Sağlık alanında acil müdahale merkezlerine ve otizmi bilen personele ihtiyaç var.”