Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri'nin 6'ncısı düzenleniyor
Bu yıl altıncısı düzenlenen Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri'nin jürisinde bulunan Gülce Başer ve Ahmet Tulgar'la, Sennur Sezer ve emek-direniş ödülleri üzerine konuştuk.
Fotoğraf: Evrensel
İsmail AFACAN
İstanbul
Şair ve yazarlar hayata veda ettikten sonra onların anılarını yaşatmak için adlarına edebiyat ödülleri düzenleniyor. Bu ödüller edebiyat dünyasına yeni isimler kazandırdığı gibi şair ve yazarları motive edici bir işlev de görüyor. Bu ödüllerden biri de “Emeğin tarihine yeni kaynaklar sunmak” üzere verilen Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri…
DİSK/Gıda-İş Sendikası ve Manos Kitap tarafından düzenlenen Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri, edebiyatçılar ve emekçiler cephesinden heyecanla karşılanıyor. Her yıl ödüllere başvuru sayısındaki artış, Sennur Sezer’in doğum günü olan 12 Haziran’da yapılan ödül törenine gösterilen ilgi bunun göstergesi.
Bu yıl altıncısı düzenlenen ödüller için son başvuru tarihi 19 Şubat 2021. Ödülün öykü jürisinde Adnan Özyalçıner, Nalan Barbarosoğlu, Ayşegül Tözeren, Sibel Öz ve Ahmet Tulgar; şiir jürisinde ise A. Hicri İzgören, Orhan Alkaya, Nalan Çelik, Gülce Başer ve C. Hakkı Zariç yer alıyor. Sonuçlar her yıl olduğu gibi İşçi Sınıfının Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ta açıklanacak.
Şiir jürisinde yer alan Gülce Başer ve öykü jürisinde bulunan Ahmet Tulgar ile Sennur Sezer ve emek-direniş ödülleri üzerine konuştuk. Başer; Sennur Sezer için “Bence sadece kadınlar için değil erkekler için de bir ilham kaynağıydı” derken Tulgar ise “Sınıf mücadelesinin zarafetini bulurum Sennur Sezer’in dilinde” ifadelerini kullandı.
BAŞER: DİRENCİ BANA İLHAM VE CESARET VERDİ
Şair ve Yazar Gülce Başer, Sennur Sezer’in şiir ve politika ilişkisine dikkat çekerek söze başladı. Sennur Sezer’in zor süreçlerden geçerek şiirini kurduğuna dikkat çeken Başer, “Türkiye, bilmediğini bilmek istemeyenlerin ve bilenlerden daha iyi biliyor muamelesi görmek isteyenlerin ülkesidir. Bu kendisine sol diyen kesim için de geçerlidir. Bu şartlar altında ‘bilmek’ gerçekten azaptan sayılır. Sennur Sezer bu azabı göze almış biriydi. Keşke yalnız bunun için sevseydik onu... O, benim için önce dost olarak çok değerliydi. Dolaysızlığı, sahiciliği, görmüş geçirmişliği ve direnci bana her zaman ilham ve cesaret verdi. Sonrasında bir kadın şair olarak durduğu yeri kritik buluyorum. Bir kere Gülten Akın’ın zor kabul edildiği bir ortamda hemen arkasından çıktı. İkinci olarak siyaseten de sivrilmiş olması onun için bir açıdan sınırlayıcı, bir açıdan da ketleyici oldu. Yani siyasi konumu gereği bireysellik konusunda temkinliydi bir yandan... Bir yandan da siyasi kimliği, özellikle 1980’lerin atmosferinde, şair kimliğini tehdit etti. Sonuçta Sennur Sezer, bu zorlukların hiçbirine pabuç bırakmadı ve Sennur Sezer şiiri çıkardı. Yaşar Nezihe’nin yapamadığını başardı” dedi.
"ÜZERİMDE HAKLARI VE DOSTLUK İZİ VAR"
Şiir jürisinde yer almanın çok kıymetli olduğunu belirten Başer, kendi kişisel tarihinden Sennur Sezer’li anıları aktardı:
“Sezer’in üzerimde hakları ve dostluk izi var. O benim Sennur Ablam’dı. Televizyon programına çağırmıştı. İşte orada konuşurken yaşıyor olmaktan ürktüğümü fark etti ve başka sözcüklerle hiçbir şeyin korkunun kendisinden daha kötü olamayacağını hatırlattı. Toparlandım. Başka bir konuşmamda maruz kaldığı bazı hakaretleri anlattı. Korkmamaya karar verdim. Onu kadın edebiyatçı olmanın zor olduğundan yakınırken görmediniz, ben de görmedim. Çünkü aslolanın yakınmak değil mücadele olduğunu biliyordu. Merakı ve tevazusu sayesinde ömür boyu gelişti. Her gün kendisine bir şeyler ekledi. Bence sadece kadınlar için değil erkekler için de bir ilham kaynağıydı.”
"ŞİİR DİL KURMA İŞİDİR"
Başer, gelen başvuru dosyalarını değerlendirirken nelere dikkat ettiğini, “Şiirdeki önceliklerim konusunda her zaman açık oldum. Şiir, dil sanatıdır. Sanat estetik ya da antiestetik artı özgünlüktür. Şiir dil kurma işidir, bunu da estetikle hesaplaşarak yapar. Metin Eloğlu, ‘Yabancı dilim Türkçedir,’ demiş, tam da bunu söylemiş; şiirleri Türkçe'nin sözcükleriyle Metin Eloğluca yazılmıştı. Gelen, bize göre isimsiz dosyalarda buna bakıyorum. Sennur Sezer’in de şiirinin en önemli sırrı buydu” sözleriyle açıkladı.
TULGAR: SINIF MÜCADELESİNİN ZARAFETİNİ BULURUM SENNUR SEZER’DE
Öykücü Ahmet Tulgar ise Sennur Sezer’in edebiyatımızdaki önemine değindi:
“Sennur Sezer’in edebiyat anlayışı Türkçe edebiyat geleneğindeki önemli bir damardan beslenir. Toplumcu gerçekçilik diye genelleyebileceğimiz bu damarı Sezer, kendi edebiyatında modernize ederken sokağa ve eylem alanlarına da taşımıştır. Genç devrimci sosyalistlerle edebiyat üzerinden kurduğu iletişim ve pratik ilişkiyi hayranlıkla izlemişimdir. Bu onun edebiyatını diri tutan bir şey olmuştur kanımca. Sınıf mücadelesinin zarafetini bulurum Sennur Sezer’in dilinde. Aşk ve mücadele yoldaşlığının estetiğini ise hem yazısında hem sevgilisi Adnan’la yürüyüşünde. Sennur Sezer, güzel bir hayat yaşamış, Türkçe edebiyata kıymetli yapıtlar kazandırmıştır.”
Öykü jürisinde yer almaktan onur duyduğunu belirten Tulgar, dosyaları değerlendirirken dikkat ettiği noktaları şöyle ifade etti:
“Öncelikle dil ve kurgu açısından inceliyorum. Dile ne denli hassasiyet gösterildiğine bakıyorum. Üslupta özgünlük arıyorum. Kurguyu modern öykücülük açısından değerlendiriyorum.”
Genç öykücülere seslenen Tulgar, “Hayatı öykülemenin hazzıyla, kahramanlarına şefkatle yaklaşarak, kendi dillerini arayarak edebiyatta direnmelerini öneririm” şeklinde konuştu.
“Sennur Sezer Emek-Direniş Şiir ve Öykü Ödülleri” başvurularına dair ayrıntılı bilgi için tıklayın.