Avcılar'daki liseli ve üniversiteli gençler: Boğaziçi öğrencilerinin talepleri meşru

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kayyum rektöre karşı mücadelesini ve sonrasında yaşananları konuştuğumuz Avcılar'daki liseli ve üniversiteli gençler "Öğrencilere destek verilmeli" diyor.

11 Şubat 2021 11:45
Paylaş

Ilgın ÇERİBAŞ
Kaan BİÇİCİ
Avcılar

Boğaziçi Üniversitesine kayyum rektör atanmasıyla beraber Boğaziçi öğrencileri ve akademisyenlerinin rektörü seçimle belirleme talebi çerçevesinde başlattığı eylemler sürüyor. Bu süreçte birçok üniversiteden ve liseden öğrenciler de Boğaziçi öğrencileri ile dayanışma açıklamaları yayımladı. Kitleselleşen eylemlerin özerk ve demokratik bir üniversite mücadelesine evrildiğine de tanıklık ediyoruz. Biz de eylemlere, taleplere, muhalefetin tutumuna ve sürecin gidişatına dair Avcılar’daki liseli ve üniversite öğrencisileriyle konuştuk.

"HAKLARIMIZI SAVUNDUĞUMUZ İÇİN BİZE 'TERÖRİST' DİYORLAR"

İlk olarak 15 yaşındaki lise öğrencisi Rabia ile konuşmaya başlıyoruz. Arkadaş grubuyla sahilde otururken rastladığımız Rabia, Boğaziçi eylemlerine dair ne düşündüğünü sorduğumuzda, gençlerin gelecek kaygısından bahsetmeye başlıyor ve öğrencilere “terörist” suçlaması yapılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor:

"Şu anda okuyup mezun olan insanlar iş bulamıyor. Hatta benim ablam inşaat mühendisi, o da iş bulamıyor. Niye? Çünkü torpille almışlar, milletvekili tanıdıklarını almışlar. Cumhurbaşkanımız da biz öğrencileri terörist ilan etmiş, sırf kendimizi savunduğumuz için. Bize okuyup bilgi sahibi olduğumuz için, kendi haklarımızı savunduğumuz için 'terörist' demişler. Bu meseleyi konuşunca da insanları rahatsız oluyor, ben bunu da anlamıyorum.”

"CİNAYET İŞLEYENLER SERBEST, GENÇLER HAPİSTE"

Liseli olarak gelecek kaygısını yoğun şekilde yaşadığını vurgulayan Rabia, hak mücadelelerini her zaman desteklediğini belirtiyor: Böyle olaylara her zaman destek oluyorum, ön plana çıkmasını istiyorum. Kimse sorunlarımızı görmüyor, kimse bunları umursamıyor. Bir tane genç var mesela, ismini hatırlayamıyorum, gözaltına almışlar, 'terörist' diye damgalamışlar ama mesela kadın cinayetlerinde olsun hepsini serbest bırakıyorlar. Biz kendi hakkımızı savununca da hapse atıyorlar, ben anlamıyorum.

Boğaziçi direnişinin sadece Boğaziçi özelinde mi kalacağına dair ne düşündüğünü sorduğumuzda ise Rabia, daha da büyüyeceğini ve herkesin duyması gerektiğini belirtiyor.

Bu süreçte muhalefet partilerinin tutumuna dair ne düşündüğünü sorduğumuzda ise desteklerinin sadece açıklamadan ibaret kalmaması gerektiğini düşünüyor ve Z kuşağının “gümbür gümbür” geldiğini belirtiyor Rabia:

"Açıklamayla olacak bir şey değil, hepimiz birbirimizin yanındayız ama olan bir şey yok yani. Ben şu an 15 yaşındayım ve siyasete atıldım. Yani nasıl desem artık içine girdim. Bu yaşta bunları düşünmek istemiyorum, kafamı yormak istemiyorum ama malum ülkemizde bu tür olaylar olduğu için de yapacak bir şey yok, yapamıyoruz doğrusu. O 'büyükler' dediğimiz kişiler istediklerini yapabileceklerini sanıyorlar ama Z kuşağı gümbür gümbür geliyor. Umarım cevabımızı da vereceğiz. Bekliyoruz, o günü sabırla bekliyoruz.”

Rabia, Melih Bulu’nun istifa etmeyeceğini ve 6 ay sonra hiçbir olay kalmayacağını açıklamasına dair ise öğrencilerin 6 ayda bu mücadeleyi sınırlandırmayacağını ama yeterli sayıda insanın da sahiplenmediğini söylüyor: Eylemi sahiplenenleri de terörist ilan ediyorlar. O yüzden biz ne kadar direnirsek o kadar iyi olacağını düşünüyorum. En azından biz kendimizi ön plana çıkarmalıyız. Ülkede bir sürü sorun var ve görmezden geliyoruz. Adalet, sözde adalet. Dünyada bilmem kaçıncı sıradayız, hatırlamıyorum bile, o kadar aşağı inmişiz.

En son yine İnşaat Mühendisliği mezunu ablasına da değinerek işsizlik ve gelecek kaygısından bahseden Rabia, "Ablam o kadar yıl okudu, emek verdi ama iş bulamıyor. Öbür taraftana torpille lise mezunlarını alıyorlar, işe koyuyorlar. Bu insanlar boşuna mı okudu? Bu insanlar boşuna mı emek verdi?” diyor.

"ÖĞRENCİLERİN TUTUMU ÇOK DOĞRU"

Sahilde yine arkadaş grubuyla oturan, liseden mezun olmuş ve üniversite sınavına hazırlanan Can’a da Boğaziçi direnişine dair ne düşündüğünü soruyoruz. Başta meselenin tam olarak ne olduğunu bilmediğini söylüyor ve bizim açıklamamızdan sonra rektörün seçim ile belirlenmesinin haklı bir talep olduğunu dile getiriyor.

Protesto gösterileri sonucunda yapılan gözaltılara dair ne düşündüğünü sorduğumuzda ise Can, gereksiz bulduğundan bahsediyor: Gördüğüm darp olayları, polislerin öğrencilere vurması bunları çok gereksiz buluyorum. Bence öğrencilerin orada yaptığı çok doğru, polislerin yaptığı çok gereksiz bir müdahale.

Muhalefet partilerinin ve belediye başkanlarının bu süreçteki tutumunu tam olarak bilmediğini ifade eden Can, "Öğrencilerin yanında olmaları gerek. Çünkü bu ülkenin tek varlığı öğrenciler. Çalışıp ülkemize iyi örnek olmaya çalışıyoruz" diyor.

Son olarak direnişin gidişatına dair ne düşündüğünü sorduğumuzda ise Melih Bulu’nun istifa etmediği sürece gösterilerin devam edeceğini düşündüğünü söylüyor Can: İstifa etmesi yani adaletli bir seçim olması daha mantıklı. Öğrencilerin üstüne daha çok gideceğini düşünüyorum. Direniş her yere uzanacak. Sonuçta burada söz konusu olan öğrencilik. Başka okullardan, dışarıdan, çevreden insanlar buna destek oluyor.

"MUHALEFETİN AÇIKLAMALARI YETERSİZ"

Lise öğrencisi Ceren ile de direnişi nasıl karşıladığına dair konuşuyoruz. Ceren, "Ben de o okulda olsam o şekilde bir eylem yapardım. Sonuçta derece alarak oraya giriyorlar, ben de onlar gibi düşünüyorum" diyor.

Eylemlere karşı polisin sert tavrını hoş karşılamadığını belirten Ceren, “Bu tamamen gençlerin kendi özgürlükleri. Ülkemizde var zaten yani 'sözde' var. Tamamen yanlış bir hareket. Öğrencilere o şekilde muamelede bulunmaları hiç hoş değil” ifadelerini kullanıyor.

Muhalefetten gelen açıklamaların yetersiz olduğunu düşündüğünü söylerken desteğin artması gerektiğini de ekliyor Ceren: Açıklamalar yeterli değil. Sonuçta bu gençler ileri zamanların gençleri. Onlar için daha çok çaba gösterilmesi lazım.

Direnişin gidişine dair ne beklediğini ve ne düşündüğünü sorduğumuzda ise diğer konuştuğumuz arkadaşlara göre daha umutsuz bir tablo çiziyor Ceren: Belli bir zaman sonra sonuca ulaşamadıklarında mecbur bırakacaklar bence. Yani orada sonuca ulaşacaklarını düşünmüyorum.

Pek çok liseden öğrencilerin Boğaziçi'yle dayanışma açıklaması yapmasına dair de olayın sadece üniversitelileri ilgilendiren bir mesele olmadığını belirtirken lise öğrencilerinin de görüşlerine insanların pek değer vermediğini söylüyor.

"DESTEK VERİLİRSE ÖĞRENCİLERİN İSTEDİĞİ GERÇEKLEŞİR"

Lise öğrencisi Nisa, direnişe dair diğer arkadaşlardan pek de farklı düşünmüyor, “Orada okuyacak olanlar onlar, o yüzden onlar seçmeli rektörü. Hatta her üniversitede böyle olmalı. Kendi rektörlerini seçmeliler" diyor.

Muhalefetin tutumunu yeterli görmediğini belirten Nisa, desteğin sadece açıklamayla kalmaması gerektiğini belirtiyor: O okulda okuyacak olan öğrenciler olduğu için velilere değil öğrencilere yönelik açıklama yapılmalı. Yanınızdayız değil de daha kapsamlı bir açıklama yapmaları daha doğru olur. Destek çok artarsa öğrencilerin istedikleri olur. Destek olunması lazım onlara.

"KAYYUM REKTÖR ATANAN DİĞER ÜNİVERSİTELER DE SES VERMELİ"

Son olarak da üniversite öğrencileri Bilal ve Zeynep ile konuşuyoruz. Bilal, rektör atamasının demokrasiye aykırı olduğunu söylerken yetkilerin bir kişi elinde toplanmasını da diktatörlük olarak değerlendiriyor.

Her ikisi de öğrencilere yapılan müdahaleyi yanlış bulduklarını belirtirken Bilal ekliyor: Fikir özgürlüğü olduğu söyleniyor ama böyle bir şey yapılıyorsa kesinlikle fikir özgürlüğü yoktur bu ülkede. Bir şey söyledi diye kimseyi tutuklayamazsınız. Fikrinin arkasında duruyor diye kimseyi suçlayamazsınız.

Muhalefetin açıklamalarını sorduğumuzda ise Bilal, “arkanızdayız” demenin yeterli olmadığını düşünüyor: Yani bir şey yapılması gerekiyor, sadece söyleyerek olmuyor bu işler. Sadece söyleyerek olsaydı eylemlerde o kadar kişi bir şey söylediğinde çoktan olmuş olurdu.

Direnişin gidişatına dair ne düşündüklerini sorduğumuzda ise Bilal eğer istifa olmazsa en sonunda unutulup gideceğini söylerken Zeynep diğer kayyum rektör atanan üniversiteler üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.

“Öncelikle Boğaziçi’dekilerin desteklenmesi için diğer rektör atanan üniversitelerden ses çıkması gerekiyor. Hükümetin ise bunu tekrar terör örgütlerine falan kesinlikle bağlayacağını düşünüyorum ve eylemlere muhtemelen bu şekilde son verirlerse verirler. Ancak diğerleri de destek çıkarsa biraz daha büyüyebilir olaylar. Bunun sadece rektörlükle alakalı bir şey olduğunu da düşünmüyorum. Bugün üniversiteye rektör atanır, yarın başka bir yere kararname ile bir şey yapılır. Yavaş yavaş bu şekilde demokrasinin, oy kullanmanın engelleneceğini düşünüyorum."

ÖNCEKİ HABER

TBMM Başkanı Şentop işkenceyi değil, araştırma önergesini ‘yaralayıcı’ buldu

SONRAKİ HABER

Hacettepe Üniversitesi öğrencileri: Özerk üniversitenin ilk koşulu ifade özgürlüğü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa