14 Şubat 2021 23:10

Sağlık emekçisi: Ölüm korkusu yaşamak istemiyorum, ölü gibi yaşamak da

Pandemide ön cepheye sürülen sağlıkçılar tükenmişlik duygusu yaşıyor. Mersin’de konuştuğumuz sağlık emekçileri sorunlarını Evrensel’e anlattı.

Mersin Şehir Hastanesi girişi | Fotoğraf: MA

Paylaş

Sedat BAŞKAVAK
Mersin

Mersin salgının en dalgalı seyrettiği illerden biri. Mersinli sağlık emekçileri pandeminin ilk aylarında kentte vaka sayıları düşükken halkın daha dikkatli davrandığını ancak vakaların tehlikeli boyuta ulaştığı bugünlerde hastalık sanki Mersin’e hiç uğramamış gibi hareket edildiğini ifade ediyor ve bunun en olumsuz sonuçlarının kendilerine yansıdığını söylüyorlar. Artan vakaların çalışma koşullarını olumsuz yönde etkilediğini belirten sağlık emekçileri, meslekten nefret etmeye başlama, tükenmişlik, sürekli yorgunluk hissi gibi pek çok duyguyu bir arada yaşıyor. Şehir hastanesi ve üniversite hastanesinde çalışan sağlık emekçileri taleplerini ve sorunlarını Evrensel’e anlattı.

"ÇAMAŞIRIMA KADAR TERLEDİĞİM ZAMANLAR OLDU"

8 yıldır hemşirelik yaptığını söyleyen bir hemşire “Son bir yılda daha fazla yıprandım, daha fazla tahammülsüzleştim, duygusallaştım, yoruldum, mesleğimden daha fazla nefret ettim” diye anlatıyor pandemi sürecindeki duygu durumunu. Hemşireliğin normal koşullarda bile zor bir meslek olduğunu ifade eden hemşire, “Salgınla birlikte çok daha yıpratıcı oldu. Hastalığı aileme bulaştırma korkusu psikolojimde derin yaralar açmaya başladı. İstifa etmeyi düşündüğüm zamanlar oldu. İç çamaşırlarıma kadar terlediğim ve ‘insan’ olduğumu unutturan koşullarda çalıştırıldım. Maske takamayacak kadar yaşlı ya da bilinçsiz birkaç kovid hastası ile aynı odayı paylaşmak zorunda bırakıldığımda bu işi daha fazla yapamayacağımı düşündüm” dedi.

Salgın sürecini ‘Bu bir savaş ve sizler de askerlersiniz’ diye tanımlamakla yetinen hükümete tepki gösteren hemşire, “Biz ‘insan’a nasıl muamele edilmesi gerekiyorsa öyle muamele görmek istiyoruz. Madem biz en öndeki askerleriz, en azından akıttığımız terin hakkının verilmesi gerekmez mi? Bizler, ailesinden daha fazla hastalarına emek veren hemşireler olarak hakkımızı istiyoruz” dedi.

ULAŞIM SORUNLU, KREŞ YOK

“İzin yok, istifa yok, emeklilik yok” diyerek pandemide tüm haklarının gasbedilmesine öfkelenen bir başka hemşire ise “Vakaların arttığı bu dönemde virüse maruziyetin azaltılması için mesai saatlerimizin azaltılması gerekirken şehir hastanesinde daha çok çalışıyoruz. Kronik hastalıklarımız göz ardı ediliyor. İş yüküne ek bir de koruyucu ekipmanların temini sıkıntısı var. Vardiya sistemiyle çalıştığımız için ulaşım çok önemli bir sorun fakat sorunu çözmek için hiçbir düzenleme yapılmadı. Günün büyük bölümünü hastanede geçiriyoruz, ancak hastanede kreş de yok. Sağlıkçılar olarak aldığımız maaş özel kreşlere yetecek düzeyde değil” dedi.

"YETMİYOR DİYORUM, ÇİFT MAAŞ ALIYORSUNUZ DİYORLAR"

Lisans mezunu olarak geçen yıl göreve başlayan bir başka hemşire ise dört aydır kovid servisinde çalışıyor. Geçen ay hesabına yatan paranın 4 bin 280 TL yattığını ifade eden hemşire, “Faturalar, taksit ödemeleri, mutfak harcamaları, ulaşım vs… derken tek başıma kalıyorum ve kiramı ödeyemeyecek durumdayım. Bunu aileme anlatınca Sağlık Bakanının çifter maaş açıklamalarını hatırlatıp nasıl geçinemediğimi soruyorlar. Yetkililerin ekranlarda söylediklerinden dolayı yalancı konumuna düşüyorum. Hak ettiğimizi alamamak yetmiyor; üstüne ekstra maaş algısı oluşturuluyor. Bu ciddi anlamda stres yaratıyor” dedi. Yaşadıkları stresin bağışıklık sistemini de güçsüzleştirdiğini ifade eden hemşire ikinci kez kovide yakalanmaktan korkuyor.

"YIPRANMA PAYI İSTİYORUM"

Pandemide tüm yükleri sırtlanmalarına rağmen gereken değeri göremediklerini ifade eden hemşire, “Ev kiram üç günlük alkışla ödenmiyor. Zayıf düşen bağışıklığım iktidarın beş günlük alkışıyla güçlenmiyor. Sağlıkçıların hakkı ödenmez deyip gerçekten ödemediniz. Hem maddi hem manevi yıpranma payı istiyorum. Ölümden döndüm, bir daha ölüm korkusu yaşamak istemiyorum ama bu koşullarda yaşayan bir ölü de olmak istemiyorum” dedi.

PANDEMİ SERVİSİNDE ASGARİ ÜCRETE ÇALIŞIYOR

5 yıldır şehir hastanesinde çalışan bir temizlik işçisi ise “Her gün bir arkadaşımız kovid oldu. Acaba biz de olduk mu, eve taşır mıyız derken, kovid bizim de kapımızı çaldı. İyileştim iyileşmesine ama her gün ikinci üçüncü kez yakalananların haberini alıyoruz” dedi. Virüsle burun buruna çalışırken asgari ücret aldığını söyleyen temizlik işçisi, “Bütün bunlar olurken yeni asgari ücreti belirlediler ve payımıza yine yoksulluk düştü. Bir taraftan hastalık riski, diğer taraftan işsiz kalma korkusu… Kovid bahanesiyle birçok arkadaşım işten çıkarıldı. Kovid servisinde çalışan arkadaşlarımıza da fark ödenmiyor. Biz her koşulda asgari ücret alıyoruz. Sesimizi çıkarsak işten atılmakla tehdit ediliyoruz” dedi.

"YAĞ 80 TL, KOVİD SERVİSİNDE ÇALIŞIP ASGARİ ÜCRET ALIYORUZ"

Mersin Üniversitesi Hastanesi kovid yoğun bakım servisinde çalışan bir hasta bakıcı ise günlük 12 saat, haftalık ise toplamda 48 saat çalıştıklarını anlattı. 12 saat çalışmasına rağmen 1 saatin yemek ve dinlenme molasına sayıldığını ve kayıtlara 11 saat çalışma geçtiğini ifade eden hasta bakıcı, “Zaten yemekhaneye çıkamıyoruz. Yemek servise geliyor ve 10 dakikada yememiz gerekiyor. Hatta bazen iş yoğunluğundan dolayı yemeğe bile zamanımız olmuyor. Zaten iş kolunda poliklinik hariç yemek ve dinlenme molası diye bir şey yok. Yasaya sığınarak yapılan bu işlem hak kaybına neden oluyor” dedi.

Hastanede servislerin 8.00-17.00 mesai düzenine göre planlandığını ancak kendilerinin 12 saat çalıştığı için bu haktan yararlanamadıklarını söyleyen hasta bakıcı, “Hükümetin allayıp pulladığı kovid ödeneğinden bize hiçbir şekilde ödeme yapılmadı. Çünkü hasta bakıcısından, temizlikçisine bizim emeğimiz görünmüyor” dedi.

Sağlık alanında çalışanların pek çoğunda anksiyete bozukluğu geliştiğini de söyleyen hasta bakıcı, “Bu kadar çalışma karşılığı aldığımız da asgari ücret. Ücretlerimiz artırılmalı ve çalışma saatlerimiz derhal düzeltilmeli. 5 LT ayçiçeği yağının 80 TL olduğu koşullarda bizi asgari ücretle yaşamaya mahkum ettiler” dedi.

İnsanca çalışma koşulları ve insanca yaşacak bir ücret istediklerini ifade eden hasta bakıcı, “Bıçak kemiğe dayandı. Tahammül sınırımız kalmadı. Pandemi nedeniyle pek çok arkadaşımızı kaybettik. Hükümet en temel hakkımız olan yaşama hakkımızı elimizden aldı. Yaratılan ‘Sanal vaka düşüklüğü’ nedeniyle salgınla mücadele sekteye uğradı, bizim payımıza da ölüm düştü. Her gün ölüm korkusuyla yaşamak ve çalışmak bizi ciddi anlamda tüketti” dedi. Yetkililerin sağlık emekçilerinin taleplerini duymak yerine patronların ekonomik çıkarlarını gözettiğini ifade eden hasta bakıcı, “Ben artık salgının biteceğini düşünmüyorum. Ortada tutarlı bir sağlık politikası yok. Kovid-19 biz sağlık çalışanları için kesinlikle meslek hastalığı sayılmalı” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Hastalanıyoruz görmüyorsunuz, ölüyoruz duymuyorsunuz

SONRAKİ HABER

Filmmor kapanma kararı aldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa