14 Şubat 2021 23:10

Eskişehir halkı: Hükümet zamlarda ‘günah keçisi’ arıyor, halk inanmıyor

Ücretlere yapılan ve kısa sürede eriyen “zammı” ve artan hayat pahalılığını Eskişehir’de yurttaşa sorduk.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Engin MEMİŞ
Eskişehir

Cumhurbaşkanı Erdoğan yüksek gıda fiyatları konusunda suçladı; esnaf ve yurttaş ise geçinemediğini söylüyor. Erdoğan, esnaf ve marketleri, “Eğer bu süreci böyle devam ettirecek olursanız çok ağır cezalar sizleri bulabilir; lütfen yaptığınız işi hakkıyla yapın, vatandaşımıza zulüm etmeyin” sözleriyle uyarmıştı. Ücretlere yapılan ve kısa sürede eriyen “zammı” ve artan hayat pahalılığını Eskişehir’de yurttaşa sorduk.

İbrahim Erdem isimli yurttaşa, “Asgari ücret 2800 lira olarak belirlendi, bunun ardından gelen zamlar silsilesi oldu. 5 litrelik yağ 72 liradan piyasaya sürüldü, artan bu yaşam pahalılığı hakkında ne düşünüyorsun?​” sorusunu yöneltiyoruz.

Devletin tarımda ithalata yönelmesiyle fiyatların arttığını düşünüyor ve bu süreci gayet doğal buluyor. Erdem şunları söylüyor: “İçeride üretimi bitirdik. Zeytin üretimi bitti, Ayçiçek üretimi bitti, mısır, pancar üretimi dahil bitmiş durumda. Bugün şeker fiyatının bu kadar yükselmesinin tek sebebi nedir her şeyin ithalata dayalı olduğu için. Süt, tereyağı yine aynı şekilde. Yapacak bir şey yok bize eylem yapmaktan başka bir şey kalmıyor. Market zincirlerine kaça aldıysa onun kar payını koyup satıyorsa zaten devlet bunu denetleyip ceza vermesi gerekir kaldı ki zaten bu yapılmıyorsa yine devletin kusurudur, yine kendi kontrolünde değildir.”

ASGARİ ÜCRET YETMİYOR

İsmini vermek istemeyen yurttaş ise asgari ücretin yetersiz olduğunu belirterek şunları söylüyor:

“Asgari ücretin yetersiz olduğunu görüyoruz. En azından 4-5 bin lira bandında olmalıydı. Market zincirlerine fiyat uyarısı yapılıyor. Market zincirleri yani bu sermayenin çoğu bizi yönetenlerin tanıdıkları. Eskiden kooperatifler çok fazlaydı. Şimdi bu gelişmiyor, engeller var önünde. Ürünün üreticileri tarafından bir araya gelip sistemli bir şekilde yardımlaşmalarıdır aslında.”

Murat Demir’e “Yaşam pahalılığı hakkında ne düşündüğünü” soruyoruz. “Bir ailede üç, dört kişi çalışınca yetiyormuş gibi gözüküyor. Çünkü ancak yoksulluk sınırına ulaşılabiliyor” diyor, “Ama bunu emeğe yaydığınızda emeğin karşılığı olmadığı kesin. Markete gittiğinizde en küçük bir haftalık ihtiyacın minimum 550-600 liralık bir harcama gerektirdiğini düşünürsek, üç kişinin alması gereken ücreti bir kişinin alması gerektiğini düşünüyorum. Geçmişte ailede bir kişi çalışıyor ve dört beş kişilik ailesini geçindiriyor, hem de arsasını alıp evini yapabiliyordu. Gelen zamlar yoksul kesimi iyice yoksullaştırdı. Üretici de tüketici de şikayetçi. Pandemi nedeniyle zaten esnaf da şikayetçi. Kim burada kazançlı o biraz muamma.”

YURTTAŞ VERGİYE DİKKAT ÇEKTİ

Bir de pandemide servetine servet katanlar var. En zengin kesimin pandemide daha da zenginleştiğini belirten Demir, “Hem dolaylı vergilerle hem gelir vergileriyle ve tabi ki zamlarla vatandaşın üzerindeki yük git gide artıyor” diyor: “Bir asgari ücretli bile yılın belli döneminden sonra vergi diliminin ilk bölümü olan yüzde 15’lik kısmı aşarak, yüzde 20’lik vergi dilimine dahil oluyor ve dolayısıyla ödediği vergi miktarı artıyor. Bu durumda ne oluyor almış olduğu zammın yüzde 5’lik kısmı vergi ile geri alınıyor. Çalışanın yıllık kazancı üzerinden gelir vergisi kesintisi daha önce yüzde 15, yüzde 20, yüzde 25 iken, AKP iktidara geldikten kısa süre sonra yüzde 15, yüzde 20 ve yüzde 27 olarak değiştirildi. Yani yüzde 2 daha fazla vergi alınmaya başlandı.”

ASGARİ ÜCRETTEN VERGİ ALINMASIN

Asgari ücretin ve diğer ücretlerde de asgari ücrete tekabül eden kısmın vergiden muaf olması gereltiğini kaydeden Demir şunları söylüyor: “Muhalefet yıllardır bunu dile getiriyor. Asgari ücret aslında bir toplumun alması gereken en alt sınırdaki ücrettir, ortalama bir ücret olmamalıdır. Maalesef asgari ücret ülkemizde ortalama ücret haline gelmiştir.  Bu bir standart olmamalıdır. Kurumların, özel sektörün bundan aşağı maaş vermemesi anlamına gelir. Ama bir de ülkenin şartları ve standartları vardır, bu yaşam standartlarını da tutturması gerekir. Şu an muhalefetin belediyelerinin çok iyi olmasa da asgari ücreti, belirlenenin üzerinde, minimum. 3100 lira ve üzeri bir olarak kabul edip ödeme yapmaları çalışanlarını az da olsa mutlu ediyor. Bu da kabul edilebilir bir miktar değil aslında. Vergi dilimleri, zamların aksine fazla yükseltilmediği için, vergi kesintilerinin bir üst limitten daha erken yapılmasına sebep oluyor. Yani yüksek gelir vergisi kesintisi daha önce uygulanıyor. Yani olan ücretli çalışana oluyor. Vergi yükü çalışanın üzerinde iken bazılarının vergileri ise bir şekilde affedebiliyor. Vergi affı çıkarılıyor. İlk aklımıza gelen hükümet ihaleleri ile servetine servet katan o meşhur beş firma oluyor. Cengiz İnşaatın 450 milyon TL’lik vergisi affedildi. Ama vatandaş borcu olduğu zaman geç de olsa faiziyle birlikte alınıyor.”

TÜM SUÇLU ESNAF MI?

Demir, “Hükümet, market zincirlerinin fiyatlarını arttırdığını söylüyor. Ürünleri fiyatlarının artmasındaki sebep marketler midir?​” sorumuza ilişkin, “Hükümet bir günah keçisi arıyor tabi. Gümrük vergilerinin düşürüldüğü bazen sıfırlandığı, çiftçinin üretenin desteklenmediği bir yerde fiyat artışları kaçınılmaz oluyor” diyor, “Çiftçinin girdileri yükseldi, tohumdur, tarım ilacıdır, mazottur bu tür girdiler yükselince maliyet yükseliyor. Mesela ayçiçeğine, patatese, şeker pancarı üretimine bir kota konuyor. Çiftçiler istediği gibi üretemiyor, üretilenin en büyük kârını çiftçi değil aracılar kazanıyor. Geçmişte olduğu gibi. Birileri stokçulukla suçlanıp fiyat artışları buna bağlanmıştı. Patates, soğan satılan tanzim satış çadırları kurulmuştu. Suç nerededir, belki stok yapıyorlardır. O nu da bulmak ve engellemek bu işte sorumlu olanlardır.”

ÖNCEKİ HABER

Tutuklu Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi: Şikayet için gittik, tutuklandık

SONRAKİ HABER

Avrupa’ya gitmek için yola çıkan genç nehirde kayboldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa