Özlü bir yazar
Adnan Özyalçıner, geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren kuşakdaşı ve arkadaşı Demir Özlü'yü yazdı.
Demir Özlü | Fotoğraf: Mahmut Turgut
Adnan ÖZYALÇINER
Erdal Öz, Demir Özlü bir de ben, aramızda kendimizi, şaka yollu “1950 kuşağının üç ‘öz’lü öykücüsü olarak nitelerdik. Şimdi düşünüyorum da Erdal da, Demir de soyadlarının öz’lülüğünü öyküleriyle romanlarına taşıdılar.
Bana göre Demir betimlemeci bir anlatıcıdır. Öyküleriyle romanlarında insan-eşya-mekan ilişkisi öne çıkar. Varoluşçu ve gerçeküstücü ögelerin yansıdığı metaforlarla simgesel dile dayanan bir anlatımı geliştirmiştir.
O bir kent öykücüsüydü. Konusu kentle insan olmuştur o yüzden. Kentten kente yolculuklarını sürdüren bir insanın, sürgün bir yazarın öyküsüdür de yazdıkları. Elinden alınan kentin, memleketin, İstanbul’un özlemini çektiği öyküler. Bu yüzden Demir Özlü’nün romanlarıyla öykülerinde bütün mekanla eşya betimlemeleri insanı, insan da mekanla eşyayı bütünler. Hem dışsal, hem içsel yönden iç içedirler.
Demir Özlü’ye göre: “1950 Kuşağı’nın ortaya koydukları dünya, evrensel bir olgunun yansıması: Kapitalizmin bunalım döneminin getirdiği bir yansıma”dır. Dönemin yazarlarını; “Bireysel yaratma güçlerinin en yetkin ve özgün buluşlarıyla, eğretileme ‘metafor’larıyla dolu çok özgün” bir yazıma yönelten de budur.
Demir Özlü, Marksist bir anlayışla kentin, kent insanının varoluşsal yaşamından kesitler sunmuştur. Romanlarında yaşamın durmadan değişip çeşitlenen çoğulluğunu anlatmıştır. Oktay Akbal’a göre, Demir Özlü: “Gerçekçilik savını ileri sürmeden gerçekçi, belgeselim demeden belgesel, çözümlemeye kalkmadan çözümleyici”dir.
Bir Küçük Burjuvanın Gençlik Yılları konusunda yazdığı yazıda Akbal, düşüncelerini şöyle sürdürecektir: “Bir yazın yapıtı, ‘Bir ülkenin yüzü’ var, Demir Özlü tarafından ele alınıp gösterilen bir yanı… İçine girebildiğimiz, bize kendi ülkemizin kapılarını açan yapıtlardan… ‘Bir ülkenin yüzüdür edebiyat’, sözü üzerinde durmalı… Hele ‘yüzü’ hızlı bir değişme sürecinde olan bir ülkenin insanıysak… Özlü’nün Küçükburjuvası gibi düşündüğümüz olmuyor mu arada bir. ‘Her şey değişecek, her şey değişecek dedi. ‘Tek kaygım. Kaldırıma, sokağa, ilerideki ağaçlara bakıyordu. Değişimlerden sonra, bizim tanıyamadığımız bir dünya çıkmasın ortaya. Biz içinde yaşadığımız dünyayı bile tanımıyoruz. Sürekli değişen bir dünyadayız. Onu bize romanlar, öyküler, şiirler öğretir, tanıtır. ‘Kendi öz ülkemizin kapılarını bize açar’, Aragon’un dediği gibi.”
Özlü’nün öyküleriyle romanlarında İstanbul’dan Paris’e, Stockholm’den Berlin’e kendi yaşantısından kesitlerin de oluşturduğu izlenimler yer alır.
Özgün bir anlatım dili, seçkin sözcükleri gerektirir. Demir’in sözcükleri de öyleydi. Demir gideli, sözcükleri de kaçışıyor sanki. Bir kentten ötekine. Kentlerin caddeleriyle sokaklarını, kuleleriyle köprülerini dolaşacaklar bir bir. Dehlizlerinden geçerek kentin. Yeni bir öyküye başlamak için.
PEN TÜRKİYE: YAŞAMI BOYUNCA ‘SAKINCALI’ ETİKETİNİ OMUZLADI
Usta yazarlarımızdan Demir Özlü’nün yaşamını yitirmesi edebiyat dünyasında üzüntüyle karşılandı. Türkiye Yazarlar Sendikasının ardından bir açıklama da PEN Türkiye’den geldi. Açıklamada “Uzun yıllar yurt dışında yaşasa da hep Türkçe yazmayı ve eserleriyle edebiyatımızı zenginleştirmeyi sürdürdü. Tüm okurlarına ve sevenlerine sabırlar diliyoruz” denildi.
Demir Özlü’nün ve kuşağının edebiyatımıza yaptıkları katkıya dikkat çekilen açıklamada “Türk edebiyatının ‘1950 kuşağı’ diye anılan ‘Bunalım edebiyatı’ diye tanınan akımın temsilcilerinden biri, arkadaşımız, değerli yazarımız Demir Özlü (1935-2021) sonsuzluğa göçtü. Demir Özlü, ’50’lerde Türkiye’nin politik koşullarını sorgulayan, geleneksel kalıpları kıran, bunu bireysel varoluş sorunlarıyla harmanlayan; ’60’ların varoluşçuluk, gerçeküstücülük, İkinci Yeni akımlarıyla besleyen bir kuşağın temsilcisiydi. Adnan Özyalçıner, Ferit Edgü, Nezihe Meriç, Leyla Erbil, Orhan Duru, Onat Kutlar, Erdal Öz, Bilge Karasu’ların kuşağı. Onlar edebiyatımızda modernist akımlara yol açtılar; öyküleriyle şiir dünyamızı etkilediler” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada “Düşünceye dayanan, felsefeyle beslenen öykülerin, romanların yazarı Demir Özlü ’60’dan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisinin ilk üyelerinden biriydi. 12 Mart’ta yargılandı ve yaşamı boyunca ‘sakıncalı’ etiketini omuzladı. Uzun yıllar yurt dışında yaşasa da hep Türkçe yazmayı ve eserleriyle edebiyatımızı zenginleştirmeyi sürdürdü. Tüm okurlarına ve sevenlerine sabırlar diliyoruz.” denildi. (KÜLTÜR SERVİSİ)