15 Şubat 2021 23:02

İşçiler yaşananlara, kendi sınıfının gözünden bakarak taraf olmalı

"Atanan rektörün okul dışından bir akademisyen olması, öncesinde AKP’den milletvekili aday adayı olması gibi özellikleri işçilerin çoğunluğu açısından eleştiri konusu."

Fotoğraf: Aydın Yiğit

Paylaş

Aydın YİĞİT
EMEP Adana İl Yöneticisi

Boğaziçi Üniversitesine yapılan rektör ataması ve sonrasında yaşanan protestolar ülkenin en çok konuşulan konuları arasında. Biz de Emek Partisi olarak bu konuda işçilere seslenmeye, bir araya gelmeye devam ediyoruz. Yaptığımız çalışmalarda işçilerde ortaya çıkan kimi eğilimleri görme fırsatı yakalamakla birlikte, işçilere diğer toplumsal kesimlerin sorunları karşısında da kendi sınıf pencerelerinden bakarak taraf olma çağrıları yapıyoruz.

HÜKÜMETİN SÖYLEMLERİ ETKİLİ

İşçi duraklarında vardiya öncesi bildirilerimizi ulaştırdığımız işçilerle yaptığımız sohbetlere bakınca konu üzerine bilgisi olmayan işçinin yok denecek kadar az olduğunu söyleyebiliriz. İşçiler bu konuları daha çok sermaye medyası veya sosyal medya üzerinden takip ediyor. Yüzeysel olarak bilgi sahibi olan işçiler kadar, konuyu farklı kaynaklardan takip eden işçiler de var.

Atanan rektörün okul dışından bir akademisyen olması, öncesinde AKP’den milletvekili aday adayı olması gibi özellikleri işçilerin çoğunluğu açısından eleştiri konusu. Örneğin, hükümete yakınlık duyan bir işçi, “Beş parmağın beşi de bir değil” diyerek hükümetin her uygulamasının doğru olamayabileceğini ifade ediyor. Ancak protestoların ardından başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun dile getirdiği “LGBT sapkınlığı”, “Kabe’ye yapılan saygısızlık” ve “Eylemlerin arkasındaki terör örgütleri” söylemleri ve eylemlerde polisle karşı karşıya gelinmesi kafa karışıklığı yaratmış. Yani işçilerin önemli bir bölümü rektör atamasını yanlış bulsa da protestolara temkinli yaklaşıyor ya da devlete sahip çıkma refleksi gösteriyor.

KUTUPLAŞMA KENDİNİ GÖSTERİYOR

İşçilerin aktardıklarına bakınca rektör atamasının servislerde veya fabrikalarda işçiler arasında yaygın bir şekilde tartışılmadığı, işçilerin birbirini ikna etme çabasına girmediği de görünüyor. Burada, ülkede politik tercihlere göre yaşanan kutuplaşmanın her önemli konuda olduğu gibi bu konuda da kendini gösterdiği söylenebilir. Örneğin Organize Sanayi Bölgesine (OSB) gitmek üzere bekleyen işçi servisinin önünde protestolara karşı çıktığı için dağıttığımız bildiriyi geri veren bir işçiye, hükümete muhalif olduğu anlaşılan bir işçi şu sözlerle tepki gösteriyor: “Ver kardeşim ver (Bildiri almak istiyor), bunlar Tayyip’çi bunlar anlamaz.”

Sendikalı işyerinin yok denecek kadar az olduğu OSB’de çalışan başka bir işçi grubuyla aramızda geçen diyalog ise Kabe merkezli tartışmaların etkili olduğunu gösteriyor. Öyle ki, bildiriyi alıp “Kutsalımıza bunları yapanların neyine sahip çıkacağız?​” diyorlar. Başka bir fabrikada çalışan genç bir plastik işçisi de “Kabe’ye yapılanlar doğru değil” dedikten sonra ayrıntıları öğrenmek isteğiyle bize sorular yöneltiyor ve yanındaki arkadaşıyla beraber cevabımızı dikkatle dinliyor. Ardından da şunları söylüyor: “Abi kayyum diyorsunuz da bu ne demek ben tam olarak bilmiyorum, neden yanlış diyorsunuz buna.” Hükümetin söylemi ile daha ileriden buluşan işçilerin ise bildiri dağıtımımızı ve eylemleri “provokasyon” olarak nitelendirdiğini gördük. Buna karşın aynı yerde rektör atamasına tepki gösteren başka bir işçi ise “Bildiriyi fazla ver fabrikaya da götürelim diğerleri de okusun” diyerek tutum alıyor.

Başka bir örnek ise bir belediye işçisinin söyledikleri. İşçi, “Ben sizin genelde dağıttınız bildirileri alıp okuyorum, onaylıyorum da. Ama bu konuda Melih Bulu’nun atanmasını doğru bulmasam da polisimize yapılanlar doğru değil. Siz niye burada öğrencilerin yaptıklarına sahip çıkıyorsunuz?​” diyerek olayları en başından beri takip ettiğini, ‘Aşağı bak’ söyleminin de bir çarpıtma olduğunu iddia ediyor. “Peki, yarın sen TİS sürecinde hak arasan senin başına bunlar gelmeyecek mi? Öğrenciler protesto hakkını kullanıyor, bu hak işçilere de lazım değil mi?​” gibi sözler işçilere ulaşsa da ikna ettiğini söylemek zor. Ancak kafalarında soru işaretlerinin yarattığını söyleyebiliriz.

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan yine "salgında kongrelerimiz lebaleb dolu" diye övündü

SONRAKİ HABER

Hulusi Akar ve Süleyman Soylu'dan CHP ve İyi Parti'ye Garê operasyonu ziyareti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa