15 Şubat 2021 22:59

Şiirlerin buluştuğu albüm: “Geriye Kalan”

Yıllar sonra "Geriye Kalan" EP'siyle stüdyolara giren Fırat Tanış ve albümün prodüktörlüğünü üstlenen İklim Tamkan Evrensel'in sorularını yanıtladı.

Fırat Tanış | Fotoğraf: Selçuk Metin

Paylaş

Onur KAVAK
İstanbul


Hem müzisyen, hem oyuncu, hem ressam, hem de Fırat... Pandemiye kadar “Gelin Tanış Olalım” tiyatro oyunuyla sahnelerde olan Fırat Tanış, Mor’üyalar albümünün ardından usta şairlerin şiirleriyle bestelenmiş “Geriye Kalan” albümüyle karşımızda. Turgay Yakut bestesi olan Metin Altıok şiiri “Geriye Kalan“ ve iki farklı düzenlemesiyle bir Behçet Necatigil şiiri “Solgun Bir Gül Dokunca”nın olduğu 3 parçalık EP albüm Ada Müzik etiketiyle dinleyicilere sunuldu.  Albüme ve kültür sanata dair gelişmeleri Fırat Tanış ve albümün prodüktörülüğünü üstlenen İklim Tamkan’la konuştuk.

“MUTLAKA YAPALIM”

2014’te çıkan ”Mor’üyalar”dan bu yana 7 yıl geçmiş. Yıllar sonra albüm çıkarma serüveni nasıl başladı, fikir olarak nasıl doğdu?

Fırat Tanış: Her iki şarkı önceden yapılmış bestelerdi.  Daha öncesinde albüm yapma gibi bir niyetim vardı. Hatta bunun için Ajlan Akyüz’le böyle girişimimiz de olmuştu. Sonra başka sair sebepler oldu. Repertuar çalışmasına tam başladığımız sırada araya pandemi girdi. Bunun üzerine Bülent Forta’yı aradığımda ondan farklı bir cevap beklerken “Mutlaka yapalım, bizim için anlamlı olur” cevabını almam üzerine çalışmalara başladık.

İklim Tamkan: Fırat’ın aklında albüm yapma fikri vardı. ‘Solgun Bir Gül Dokununca’nın ev kaydını dinlemiştim. İlk versiyonu çok sevdiğim için düzenlemek istedim.  Zaman zaman fikir alışverişinde bulunuyorduk. Pandemi döneminde provalarımıza başladık ve ardından kayıtlarımızı yaptık. Biz bir parça için buluşmuştuk, devamında bir arada hareket ettik.

Pandemide albüm çıkarma süreci, sizin nezdinizde avantajları ya da dezavantajları neler?

Fırat Tanış: Pandeminin avantaj sağlamadığı doğru ama birtakım avantajları da var. Görece insanları daha kolay bir araya getiridiğini düşünüyorum. Daralıp yaptığımız bir çalışma değildi. Solgun Bir Gül Dokununca ve Geriye Kalan zaten daha önceden bestelenmişti.  Belki şöyle bir avantaj olmuştur, burayı anlamlı bir hale getirmek lazım; elimizdeki mevcut olanaklarla bir üretim yapalım, bu biraz zamanın geçmesini rahatlatır. Belki, bu anlamda bir etkisi olmuş olabilir. 

İklim Tamkan: Bazı insanlara muhakkak yaratıcılık katmıştır tabii ama bana yaratıcılık kattığını söyleyemem. Belki şartlarımız daha iyi olurdu. Çıkıp yürüdük, sohbet ederdik…

“İNSAN NEYE DERİNLEŞİRSE MUTLAK DEĞİŞİM SAĞLAR”

Hali hazırda resim yapıyordunuz tabii ama pandemi burada daha fazla mı yoğunlaştırdı?

Fırat Tanış: Bu bence kişiden kişiye değişen bir şey. Mesela pandemi dönemi etrafımda tam tersi reaksiyon oluşturuyor bende. Daha çok resim yapıyor, müzikle ilgileniyorum. Böylesi daha iyidir diyeceğimiz bir durum değil. Pandemi, insanlara ilgi alanlarına yönelme konusunda avantaj sağladı muhakkak. İnsan neye derinleşirse, zaman ayırırsa, neye odaklanırsa orada mutlak gelişim sağlar. Buna fiziksel engeli olanlar da dahil diyebilirim

İklim Tamkan ilk defa prodüktörlük yapıyor sanırım. Prodüktör kimdir, tam olarak ne yapar?

Pek buna dair tecrübem olmadı açıkçası. Direkt “iş kolu şu, şunu yapar” diyemem belki ama Fırat’la Solgun Bir Gül Dokununca’yı yaparken prodüktörlük deneyimi nedir tam bilmiyordum. İşi en başından sonuna, için rahat edene kadar yoldaşlık yapmak diyebilirim. Müzikal yorumlar yaptım, arkadaşlarımla konuşup yorumları dinledim, albüm kapağına baktık, stüdyo sürecine kadar her şeyi birlikte yaptık. Gönüllü olarak eşlik ettiğim, sanatını ve müziğini sevdiğin, söylediğini anlayan insanlarla çalışmak kadar zevkli bir şey yok bu dünyada.

Malûm yasaklardan dolayı konser, lansman vs. yapılamıyor. Dijital ortamda albüm tanıtım süreci sizi kısıtladı mı, geri dönüşler nasıl?

İklim Tamkan: Klibin altına yazılan tüm yorumları okuyorum. "Daha dinlemedim ama dislike atıyorum” gibi şeyler de var tabii ama çok iyi dönüşler alıyoruz. Özellikle konser vermek, dev turnelere çıkmak üzere plandığımız bir albüm değildi. Uzun yıllar bu eserler sevenleri tarafından dinlenecektir.

Fırat Tanış: Aksine çok paylaşıyormuşuz gibi geliyordu bana ama sonradan düşününce yaptığımızın kötü bir şey olmadığını düşünüyorum.

“TİYATRONUN ZENGİNLİĞİ BASİTLİĞİNDE”

Çevrimiçi konser ve tiyatro etkinliklerine dair yaklaşımınız nasıl?

Fırat Tanış: Şu içinde bulunduğumuz koşullar içerisinde canlı ama internet sunucusu üzerinden yapılan yayınlara gayet manzarasını kurtaran hareketler olarak bakıyorum. Müzik ve film için böyle ancak tiyatro için böyle düşünüyorum. Çevrimiçi bir nebze kabul edilebilir bir şey ama banttan yayınlanması ve bunun tiyatro olarak nitelendirilmesinin hatta bunu, dijital tiyatro adında sunulmasını yanlış buluyorum. Tiyatronun zenginliği aslında basitliğinde. Bunun salonda izleniyor olması, canlı olmasında ama gel gör ki tuhaf şekilde bir takım sermaye grupları özellikle hiç ihtiyaçları olmadığı halde bu durumu ‘mailing’ çalışmasına çevirdi. Seyirci ağını kullanmak istiyorlar ya da el değiştiriliyor olabilir. Bugün bilet satılan internet şirketlerinde İstanbul’daki sıcak kültür-sanat tüketicisinin bilgileri var. Bir maille insanlara tanıtımda bulunabiliyor. Belki bu el değiştiriliyor olabilir. Pandemiden sonra bu grupların içinde olmak ya da içinde olmamak gibi kimi özel tiyatroları bekleyen bir risk var. Nasıl ‘90’larda AVM tiyatroları açıldığı zaman İstanbul’daki özel salonların kapatılması gündem oldu, orada başka bir tüketim kümesi altında toplanma söz konusu oldu, bu sefer de burada bir sermayenin altında toplanmak gibi bir sıkıntı söz konusu olabilir. Bir sermaye grubu, kültür-sanatı desteklemek adına canhıraş çalışıyorsa mutlaka orada bir çapan vardır. 

İklim Tamkan: Dijital bir şekilde dinleyiciye iletilen bir ortama açıkçası mesafeliyim. Konser salonlarını sevdiğimden ya da alkış merakımdan değil gerçekten zevksiz geçtiği için durum böyle. O sırada birinin nefesi, öksürüğü ya da önünden birinin geçmesi seni o an etkiliyor. Dijital işler olunca biraz hevesim kalmıyor. Mümkün olduğunca bu işlerde daha az katılıyorum. Bir şey çalarken bazen birini görüyordum, ağlayıp ya da güldüğünü görebiliyordum. Sahnede seyirciyle yaşadığın ilişki başka, dijitalde yaşadığın şeyler başka. Konuk konser tekliflerinin birçoğunu bu yüzden reddettim. 

“ÖRGÜTLÜ YAPI VAR AMA ORTAK GELECEK KAYGISI YOK”

Oyuncu ve müzisyenlerin örgütlenmesine dair bir çeşitli platform ve sendikalar var elbet. Peki bu sendikaların pandemideki durumu ve rollerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İklim Tamkan: Henüz meslek birliklerinin kendi aralarında uzlaştığını göremiyoruz. Dolayısıyla iyi bir örgütlenme söz konusu olamıyor. Daha önce başka platformlarda ifade ettiğim gibi biraz daha baskın durmaları gerektiğini düşünüyorum. Burada kendimize sormamız gereken sorular elbette var de var ancak bu konu kendi bir başına bir tartışma konusu.

Fırat Tanış: Bir yerde örgütlenebilmek için bir ortak gelecek kurgusuna sahip olmak gerekir. Günü kurtarmak üzerine bir örgütlenme hali çok sağlıklı olacağını düşünmüyorum. Şu günlerde örgütlenmenin -belki geleceğe dair- bugünün sıkıntısına çözüm getireceğini zannetmiyorum. Ne yaparsan yap, geçmişe dair bir örgütlenmen yoksa kriz seni yer. Benzer sıkıntılar oyuncular sendikasının da var. Kuruluşundan beri oyuncular sendikasına bakıyorsun, tiyatrolarda sigortası olmayan binlerce oyuncu var. Bu oyuncular hiçbir yardımdan yararlanamadan bu krizin içinde kaldılar. Örgütlü yapı var evet ama katılımcılarının ortak gelecek kurgusu yok. Müzik kısmında ise sendikaların çalışmadığı, görevini yerine getirmediğine dair fikir beyan eden arkadaşımlar var.

MOZİKLERDEN OLUŞAN PARÇA: "LO ŞIVANO' 

18 Şubat'ta Pervîn Chakar, Ertan Tekin ve sizin de (İklim Tamkan) olduğunuz “Lo Şivano” parçası Ada Müzik etiketiyle yayımlanacak. Şampiyonlar ligi grubundan biraz bahsedelim mi?

‘Lo Şivano’yu Boğaziçi eylemleri sebebiyle erteledik çünkü orada çok haklı bir kavga var. Açıkçası bu kadar önemli bir gündem varken onlara destek vermek yerine “biz de şu işi yaptık” demek doğru olmazdı. Özellikle Boğaziçi öğrencilerinin Cumhurbaşkanına açık mektubundan sonra çok gururlandık. Parça içinse heyecanlanıyorum. Çok eski ve bilinen bir parçanın çok ilginç ve farklı bir versiyonu olacak. Pandemi koşulları nedeniyle çok ilginç bir operasyon oldu. Burada Ertan Tekin’le stüdyoya girdik, kayıtları alıp Pervîn’e gönderdik, ardından Pervin’in ses kaydını aldık. Parçanın düzenlemesini ve prodüktörlüğünü yaptım. Birçok insanda farklı hisler yaratacağını düşünüyorum. Özellikle Ertan ve Pervîn’le yapmak benim için çok değerliydi. Aynı zamanda parçanın kapağı da Fırat’a ait. Ülkenin bu dönemde bambaşka dünyalardan gelen, bambaşka çocukluklar yaşayan üçlünün bir araya gelmesi çok değerli. Kaydı bir mozaik gibi düşünüyorum.

ÖNCEKİ HABER

"Edremit- Zeytinli sulak alanında yapılaşma istemiyoruz!"

SONRAKİ HABER

Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümüne ilişkin yargılanan 4 kamu görevlisine hapis cezası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa