Mektup: Usulsüz mülakatlarla 300 ailenin geleceği çalınıyor
Van Büyükşehir Belediyesi işçisi yazdı: Bizim sesimizi kısmaya çalışanlar bilsinler ki adalet yerini buluncaya kadar susmayacağız.
Van Büyükşehir Belediyesinde mahkeme kararına rağmen kadroya geçirilmeyen işçiler eylem yapmıştı | Fotoğraf: Van Büyükşehir Belediyesi işçileri
Zafer UYAR
Van
Bazı şeyleri yazmak kolay değildir. Ne kalem hareket eder yerinden ne de cümleler yaklaşır zihninize.
Mesela göllünüzce anlatamazsınız doğduğunuz coğrafyayı, güneşin sabah serinliğin de insanın içini ısıtan yaşam sevincini anlatamaz hiçbir cümle. Kıymetini ise sadece uzaklaştığın da anlarsınız hatta her anınızı kıyaslayarak geçirirsiniz içtiğiniz suyu, soluduğunuz havayı baktığınız gökyüzün de bile memleketinizden bir parça ararsınız. Evinizi ararsınız çocuklarınızın sesini duymayı saçlarını okşamayı acıyan yerinden öpüp “Geçti” demeyi istersiniz ama ne acıyan yerini öpebilirsiniz nede ellerini ellerinizin arasına alabilirsiniz.
Soğuk bir inşaatın 1 katında camları poşetle örtülmüş kiremit ve tahtadan yapılmış bir masanın üstünden yazıyorum bunları buradayım çünkü ailemin yanında olursam benim ve ailem için mahkûm edilen sefaleti yaşamak zorunda bırakılacağız. Ve sadece bende değil 300 kişi 300 aile 300 anne ve baba. Bizler kadroya geçiş hakkı kazanan ama formaliteden olan 3 mülakattın hepsinden bırakılan işçileriz 3 yıl süren mahkemeleri kazanıp Vali beyin bir dakikalık telefon görüşmesiyle “hepsini başarısız sayın!” cümlesinin altında kalan 300 aileyiz. Sahi vali bey siz her akşam ailenizle aynı sofraya oturup sevdiklerinizle yan yana olmanın mutluluğunu yaşıyor musunuz? Bizlerin çoğu yaşayamıyor. Birçoğumuz gurbette birçoğumuz göç edip ata toprağından ayrı yaşamakta yani yaşamaya çalışmakta.
Her sene kazandığımız mahkemelerin masrafları belediyeden çıkarken bizim de hayatımızdan yıllar gidiyor. Kazandığımız her mahkemeyle umutlanırken usulsüz mülakatlarla 300 ailenin geleceği çalınıyor. Biz aslında her yıla bir ömür sığdırıyoruz da onlar bizi bir türlü bu şehre sığdıramıyor. Geçirdiğimiz en zor senenin içinde nefes almaya ailemize nefes aldırmaya çalışıyoruz. Bir yandan ailemiz hasta olmasın bir yandan aç kalmasınlar diye geceleri gündüz ediyoruz. Benim gibi birçoğumuz umutlarda boğuldu artık tek isteğimiz ailemizin çocuklarımızın başkalarına daha fazla muhtaç olmadan yaşamlarına devam etmeleri. Her mülakat öncesi bizi iyi dileklerini ileten yöneticiler her mülakatta “Geçmiş olsun”, “Artık işinize geri döndünüz hayırlı olsun” gibi cümleler kullanan komisyon üyeleri. Bütün umutlarımızın üstüne birer tuğla bırakıp daha çok enkaz altında kalmamızı sağladınız.
Biz üç yıllık süre içinde altı mahkeme kazanırken belediye ise üç yıl boyunca belli aralıklarla eleman almaya devam etti ülkemin her yerinden insanlar burada işe alınıyorken altı mahkeme kazanan ve hakkımızın anayasayla teminat altında olmasına rağmen işimizi iade edilmedik. Mahkemeler her karar vermeye 1 ay kala belediye mahkemeyi kaybettiğini anladığı anda belediyeye eleman alımı için duyuru yapmaya devam etti tıpkı bir ay önce olduğu gibi. Biz belediyeden mülakat günü gibi bir açıklama yapmasını beklerken belediye işçi alımı için ilan verdi. Bu şehrin yöneticileri 3 yıldır bu şehre hizmeti bırakıp 300 işçiyle uğraşmaya devam ediyorlar. Bu 300 aile size düşmanlık yapacak ne yaptı? Susmadılar diye mi? Bu işçilerin hiçbiri mülakatı geçemiyor ama yaptığınız ilana başvuranların hiçbiri mülakattan bırakılmıyor. Sırf bu insanlara yer açmak için bizim emeklerimizi alın terimizi hakkımızı gasbettiniz.
Bizi en çok üzen sessizlikti sahipsizlikti. Bize sahip çıkmak için kurulmuş “Hakkınızı kimseye yedirmeyiz” diyenler hakkımızı yiyenlerle birlik olmaktan çekinmediler. Lüks arabalara binip seçilmiş işçilerle çay içip sosyal medyadan paylaşmayı sendikacılık zannettiler. Oysa biz sadece hakkımızı savunmalarını istedik onlarsa hakka hukuka değil de paraya tamah ettiler onların tamah karlığı bizlerin sefaletimiz oldu. Şehirde sendikacılık tabeladan ibaret bir halde. İşçi sendikaları işverenin arka bahçesine dönüştü. Bir sendika bile bu adamların hepsi formalite olan iki mülakattan nasıl başarısız olur diye sormadılar başkaları rahatsız olmasınlar diye hiç sorgulamadılar.
Oysa İstanbul’da Bolu’da işten çıkarılan işçiler için eylem ve basın açıklaması yapan topluluğun önünde Van’ın sendikaları ve STK’ları vardı. Benim şehrimin kapısı herkese açıktır kendi insanına hariç, oysa ki bizim de o işçilerden hiçbir farkımız yoktu. Peki o zaman bu bölücülüğü neden yaptınız, kendi insanınıza sırt çevirip başka insanlar için ağlayacak kadar ne zaman ikiyüzlü oldunuz? Ya da amacınızın işçinin hakları olmadığını kendi menfaatiniz olduğunu ancak bu kadar açık anlatabilirdiniz.
Bizler hukuk önünde haklı sayılan durmadan hakları gasbedilen ve buna kimsenin ses çıkarmadığı Van Büyükşehir Belediyesi işçileriyiz. Anayasanın verdiği hakkı keyfi uygulamalarla ellerinden alınan anne ve babalarız. Herkes gibi çocuklarını düşünen, ellerinden zorla alınan işleri için mücadele eden sadece adalet arayanlarız. Bizim sesimizi kısmaya çalışanlar bilsinler ki adalet yerini buluncaya kadar susmayacağız. Bizim istediğimiz lütuf değil ayrıcalık değil tek isteğimiz bu ülkenin en sağlam temel taşı olan anayasanın uygulanması bu şehrin yöneticisinin anayasayı tanımasını ve bu mağduriyeti sonlandırılmasıdır.