17 Şubat 2021 00:49

Brezilya öğrenci hareketleri: Your Turn

Öğrenciler işgal ettiği alanları dönüştürme çabasına girdiği gibi kamusalda baskılanan kimliklerini, ten renklerini, cinsel eğilimlerini eylemler sırasında öne çıkarma ihtiyacı içerisine giriyorlar.

Fotoğraf: 902.gr

Paylaş

Enes ARIT

İstanbul Üniversitesi

Türkiye’de üniversitelerin giderek özerkliğini kaybedip demokratik kurumlar olmaktan çıktığı bir süreçte Boğaziçi Üniversitesine yapılan rektör ataması bardağı taşıran son damla oldu. Üniversite bileşenlerinin bu duruma sessiz kalmayarak tepkilerini hukuksuz gözaltılara, baskılara rağmen göstermeye devam ettiği bir sürecin içerisindeyiz. Bunlar olup biterken Brezilya’daki benzer bir temayı belgeselleştiren Eliza Capai’nin “Your Turn” adlı eserini inceleyelim.    

ULAŞIMA YAPILAN ZAMMA KARŞI MÜCADELE    

Capai’nin nitelikli ve özgür bir eğitim için örgütlenenlere adadığı bu belgesel temel olarak Brezilya’daki 2013 yılı ile aşırı sağcı Jair Bolsonaro’nun yeni devlet başkanı olarak seçildiği 2018 yılı arasındaki öğrenci hareketlerini konu ediniyor.  Bu yıllar arasında öğrenci hareketleri içerisinde yer almış Nayara Souza, Lucas Koka Penteado, Marcela Jesus belgeseldeki hikayenin temel anlatıcılarıdır. Farklı bir pencereden bakan her bir anlatıcının hikayeyi deneyimlediği biçimiyle aktardığını görüyoruz.

Hikayenin başladığı 2013 yılında, Sao Paulo’da ulaşım fiyatlarına yapılan zamlara karşı başlatılan ve yatay örgütlü, otonom bir oluşum olan Özgür Geçiş Hareketi’nin (MPL) öncülük ettiği öğrenci protestolarının temel motivasyonu zamların geri çekilmesini sağlamaktı. Fakat Brezilya’nın mevcut durumunun da etkisiyle talep sadece ulaşım zammının geri alınmasını istemekle sınırlı kalmadı. Brezilya’nın ev sahipliği yapacağı 2014 Dünya Kupası Şampiyonası ve 2016 Olimpiyat Oyunları için yaptığı yüksek harcamalara karşın eğitime yönelik yeterli kaynak ayırmaması öğrenci hareketinin taleplerini büyüttü. Diğer taraftan hareketin talepleri büyümekle birlikte temelde gördüğümüz ulaşım zammı karşıtı hareket Brezilya’da yeni değildi. Salvador (2003), Florianpolis (2004) ve Brasilia (2008) örneklerinde görüleceği üzere farklı ve köklü deneyimlere sahip.  Dolayısıyla 2013’teki harekete önceki hareketlerin deneyimi ışık tutuyordu. Belgeseldeki görüntülerde de görüleceği üzere nihayetinde öğrencilerin belediye ve valilik binalarını işgale teşebbüs etmeye varacak kadar cesaretlendiği bir ortamda yetkililer zamları geri çekmek zorunda kaldı.

“İŞGAL ET, DİREN!”

Eliza Capai’nin, belgeselinde öğrenci hareketi açısından odaklandığı yıllardan biri olan 2015’te, Sao Paolo’nun sağcı valisi Geraldo Alckmin’nin (PSDB) “Okulları Yeniden Yapılandırma Paketini” yürürlüğe koymasıyla öğrenciler kalabalık bir şekilde sokaklara aktı. Plana göre 93 okul kapatılacak ve yaklaşık 300 bin öğrenci farklı bir okula transfer edilmek durumunda kalacaktı. Buradaki en büyük sorun okul sayısının azaltılmasının sınıfların mevcut kapasitelerinin artmasına yol açarak eğitimin niteliğini düşürecek olmasıdır.

Öğrenciler sokaklarda protesto gösterilerinde bulunmakla kalmadı. “İşgal et, diren!” sloganları atarak her biri okudukları okulları işgal etmeye başladı. Belgesel bize bu noktada önemli bir deneyim sunuyor. Zira, görüleceği üzere öğrenciler işgal ettikleri okullarda yeni pratikler geliştirmeye başlıyorlar. Örneğin demokratik bir mekanizma yoluyla iş bölümüne giderek belirledikleri sorumlulukları paylaştıklarını görüyoruz. Kimileri temizliği üstlenirken kimileri yemekhanedeki işleri üstleniyor. Elbette ki bu pratikler sadece iş bölümünden ibaret değil. Öğrenciler atölyeler açıp buralarda yeni deneyimler kazanıyorlar. Tartışma toplantıları düzenleyip örneğin feminizm gibi, okullarda ele alamadıkları başlıkları kendi aralarında tartışmaya açıyorlar. Öyle ki anlatıcılardan biri aralarında ırkçılığı tartıştıklarını ve bunun normal okul zamanında mümkün olmadığından bahsediyor. Okul işgaline katılan başka bir öğrenci deneyimini şu şekilde aktarıyor; “Daha önce olmadığım bir yer gibiydi. Olmak istediğim gibi olabildiğim yer gibiydi.” Okul işgalleri şeklinde gerçekleşen eylem biçimi aslında daha önce Şili’deki öğrenci hareketinin deneyimlerinden beslendi. 2006 (Penguen Devrimi) ve 2011 (Şili Kışı) yıllarında Şili’de eğitim politikalarına karşı protesto gösterilerinde bulunan öğrenciler aynı zamanda okulları işgal ederek eylem biçimi açısından gelecek yıllara önemli bir birikim bırakmışlardı.

“BEDENLERİMİZE DEVRİMİ GETİRMEK DE BİR DEVRİM EYLEMİDİR”

Belgeselde öğrenciler işgal ettiği alanları dönüştürme çabasına girdiği gibi aynı zamanda kamusalda baskılanan kimliklerini, ten renklerini, cinsel eğilimlerini eylemler sırasında öne çıkarma ihtiyacı içerisine giriyorlar. Bu çok tanıdık gelecektir çünkü bir benzerini bugün demokratik olmayan rektörlük atamalarına karşı gelişen Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinde de görmekteyiz. Eylemlerin gerçekleştirildiği alanlarda demokratik üniversite talebinde bulunmakla birlikte kendi kimlikleriyle de görünür olmak isteyen LGBTİ+ bireyler hem polis şiddetine hem de toplumsal bir baskıya maruz kaldı. Brezilya’daki durum biraz daha kompleks.  Bir siyah, bir LGBTİ+ birey, alt sınıfa mensup bir öğrenci nitelikli, eşit bir eğitim talebinde bulunarak ortaklaşmakla birlikte farklı kimlikleri, farklı sınıfsal konumları nedeniyle birbirinden farklı talepleri de eylemler sırasında gür bir biçimde dile getirme ihtiyacını hissettiği görülüyor. Yönetmen Capai’nin farklı görüntüleri kolajlarken bu önemli ayrıntıyı atlamadığını görmek mümkün. Örneğin bir bölümde şöyle bir cümle kuruluyor; “Sokak işgali politiktir. Bedenlerimize devrimi getirmek de bir devrim eylemidir.”

Belgesel Jair Bolsonaro’nun Brezilya’nın yeni başkanı olarak seçilmesiyle noktalanıyor. Fakat aşırı sağcı bir politikacının dümenin başına geçmesiyle öğrenci hareketi içerisinde yer almış, mücadele yoluyla çeşitli kazanımlar elde etmiş öğrencilerin artık kafalarında yeni sorular beliriyor;

“Gelecek neye benzeyecek?​”

“Mücadele neye benzeyecek?

“Özgürce kendiniz olabilecek misiniz?​”

“Ders kitapları siyahlardan bahsedecek mi?​”

“Eğitim militaristleşecek mi?​”

ÖNCEKİ HABER

Metal işçisi: Patronlara yaptırımlar olmazsa işçi ölümleri sürer

SONRAKİ HABER

Birlik olalım, mücadeleyi büyütelim!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa