Her gün yeni bir anti-demokratik uygulama

Doğa SÜMER

İstanbul Üniversitesi

1 Ocak 2021 gece yarısı duyurulan Boğaziçi’ne kayyum rektör atama kararından sonra, 6 Şubat tarihinde, yine bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı kararıyla Boğaziçi’ne iki yeni fakülte açılacağını öğrendik. Yeni fakülte kurmak için YÖK ile üniversite arasında gerçekleşmesi gereken müzakere ve planlama süreçleri yapılmadan, yeni fakülte açılmasına yönelik herhangi bir talep ve hazırlık olmadan, senato onayı alınmadan, anti-demokratik ve akademik özerkliğe aykırı bir şekilde Boğaziçi’ne Hukuk Fakültesi ve İletişim Fakültesi kurulması kararı alındı.

84 HUKUK FAKÜLTESİ DEKANINDAN 20’Sİ HUKUKÇU DEĞİL

Peki bu iki fakültenin atanmış rektör Bulu’dan hemen sonra açılması tesadüf müdür? Belki de aramızda “Ne olacak yeni fakülte açılmasında, burası üniversite değil mi?​” diyenler, fakülte açılmasını kamu yararına ve akademik olarak faydalı olarak atfedenler vardır. Gelin hep beraber ülkemizdeki Hukuk Fakültelerini, eğitimini ve onların niteliklerini değerlendirelim.

2020 yılı verilerine göre Türkiye’de toplam 84 adet Hukuk Fakültesi var. Bu fakültelerde okuyan öğrenci sayısı ise 2018-2019 yılı baz alındığında 82.322 olarak gözüküyor. Ve bu sayının her yıl açılan merdiven altı, yetersiz altyapıya sahip Hukuk Fakülteleri ile daha da artacağı malumun ilanı. Belirtmekte fayda var ki bu 84 hukuk fakültesi dekanın 20 tanesi hukukçu değil. Bu üniversitelerden bazıları akademik kadro oluşturmakta, ders verecek hukukçu öğretim üyesi dahi bulmakta zorlanıyorlar.

TALEPLERİMİZ İÇİN MÜCADELEYE DEVAM

Boğaziçi özeline yeniden baktığımızda açılacak yeni bir fakülte ihtiyacının olmadığı oldukça açık görünüyor. Bulu’nun kendisine bir rektör yardımcısı atayabilmesi bile günler almışken üniversitenin şu an içinde bulunduğu somut şartlar altında bir yönetim oluşturması ve bu yönetimde okulu iktidarın ideolojisi altında yeniden şekillendirebileceği eksende istediği kararları alabilmesi pek mümkün gözükmüyor. Her ne kadar Bulu sadece kendi imzası ile BÜLGBTİ+ kulübünü kapatabilse de üniversitelerde uygulanması istenen diğer gerici uygulamalar için doldurma kadrolar ile yeni bir yönetim oluşturulması gerekecek.  Önümüzdeki günlerde gerek bu fakültelerin eğitim kadrolarını gerekse Boğaziçi’nin yönetim kadrolarını göreceğiz. Oluşacak bu yönetimin yeni kurulan Hukuk ve İletişim Fakülteleri üyelerinden olması kimseyi şaşırtmayacak olsa gerek.

Tek bir imza ile fakülte açılıp kapanabildiği, rektör ataması yapılabildiği, üniversitelerin bölünebildiği, baskıların her geçen gün arttığı, her güne yeni bir anti-demokratik uygulama ile uyandığımız bu dönemde demokratik, özerk ve bilimsel üniversite taleplerimiz çok daha can alıcı bir noktaya geldi. Her ne kadar bu taleplerimiz iktidar tarafından bir karalama propagandası haline getirilip, taleplerini demokratik ve anayasal hakları çerçevesinde dile getiren öğrenciler “terörle iltisaklı” olarak televizyonlarda suçlansa da, basın açıklaması yapmaya çalışan gençler yaka paça gözaltına alınıp tutuklansalar da; bizler taleplerimiz için, mücadeleye devam edeceğiz.