17 Şubat 2021 07:03

Tek tipleşen akademi istemiyoruz

Eğitim fakültesi öğrencileri olarak eğitim süreçlerinde öğrencilerin kendi bölümlerinde ders işleyişlerinden, alınan karar ve yönetmenliklere kadar içerisinde yer aldığı bir yönetim tarafındayız.

Fotoğraf: Freepik

Paylaş

Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencileri

 

Eğitim Fakültesinden yirmi öğrenci olarak kaleme aldığımız bu yazıda, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin kayyum rektör karşısında demokratik üniversite talebi ile bir araya geldiği bu süreci kendi fakülte ve bölümlerimizden ele alarak değerlendireceğiz. Hacettepe Üniversitesi de dahil olmak üzere birçok üniversite öğrencisinin kayyum rektöre karşı okullarında, sosyal medya gruplarında bir araya geldiği bir süreci geride bıraktık. Bunun bir sebebi Boğaziçili arkadaşlarımızın haklı taleplerine destek olmak ise diğer sebep de öğrencilerin kendi üniversitelerinde söz söyleyemediği, temsiliyetlerinin yok sayıldığı, eğitim ve üniversite yaşantısındaki gidişatta etken olmadıkları bir işleyişin üniversitelerde yer edinmiş olmasıdır.

KENDİ ÜNİVERSİTEMİZDE KARARLARI BİZ VERMELİYİZ

Kendi fakültemizden başlayarak bölüm ve fakülte temelli toplulukların dekanlığın denetimi altında olduğu, danışmanların buna göre belirlendiği bir yapı ile karşı karşıyayız. İktidar tarafından atanan rektörlerin anti-demokratik bir şekilde atanmasının yanı sıra üniversitedeki eğitim ve işleyişi iktidar politikalarına göre belirlediğini görüyoruz. Online eğitimde de akademinin tek tipleştiği, rektörlük kararlarının aynı cümleler ile savunulduğu bir sürecin içerisindeydik. Kameralı sınavlar, yetersiz işletim ve ekipmanlar, öğrenciye bırakılmış ders materyalleri ile eğitimin eşit bir işleyişten, öğrenciyi merkezine alan bir öğretimden uzaklaştığını gördük.

Kendi üniversitemizden başlayarak göreve gelen rektörlerin ilk açıklaması üniversite arazisi, maddi kaynaklar ve bunların nasıl kullanılacağı üzerinden şekilleniyor. Bir gecede imzalanan YÖK Anadolu Projesi üniversite öğrencilerine eşit bir eğitim şeklinde pazarlanırken, üniversite öğrencilerinin haberleri dahi olmadan gerçekleşiyor. Topluluklarımızın öğrencinin fikrine kapalı ve belirlenen yönetim kurulunu kontrol ederek kullanılmasına karşı, alanlarımızda kendimizi geliştirdiğimiz, yaşadığımız sorunlara çözüm üretebildiğimiz ve sesimizi duyurabildiğimiz bir ihtiyacı karşılaması gerektiğini düşünüyoruz. Üniversitelerde bilimsel bir eğitim almanın yolu üniversite bileşenlerinin de dahil olduğu bir yapıyı gerekli kılıyor. Eğitim fakültesi öğrencileri olarak eğitim süreçlerinde öğrencilerin kendi sınıf ve bölümlerinde ders işleyişlerinden, alınan karar ve yönetmeliklere kadar içerisinde yer aldığı bir yönetim tarafındayız. Tek tipleşen rektörler ve üniversite yönetimi karşısında akademinin demokratikleştiği, üniversitenin özerk yapıda olduğu bir eğitimin bizleri merkeze alabileceğini söyleyebiliriz. Ticarileşen, tek tipçi bir eğitim karşısında geleceğin eğitimcileri olarak bilimsel ve özgür bir eğitimin yanındayız. Bilimsel ve demokratik bir eğitim için bölümlerimizde yaşadığımız sorunlar karşısında kendi sesimizi duyuracak alanlar yaratmaya devam edeceğiz.

ÖNCEKİ HABER

Elimizde hazır reçete yok

SONRAKİ HABER

ABD'deki Halkbank davası temyiz engeline takıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa