Eren Keskin: Hakikati hatırlatmak ölülerimize borcumuz
Özgür Gündem ana davasında "terör örgütü üyeliği" suçlamasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası Eren Keskin "Hakikati hatırlatmak ölülerimize borcumuz. Hiçbir yere gitmeyeceğiz mücadeleye devam edeceğiz" dedi.
Fotoğraf: Cansu Pişkin/EVRENSEL
Meltem AKYOL
İstanbul
30 yıldır insan hakları hareketinin içinde… Yaşanan hak ihlallerine karşı açılan sayısız davada sayısız savunma verdi… ‘90’ların en karanlık dönemlerinde karşısına dikildi haksızlıkların, pek çok yol arkadaşını kaybetti devam eden yıllarda… Eren Keskin... Şimdilerde kendisinin “ne Türkiye’nin iç hukukuna ne de imzacısı olduğu uluslararası anlaşmalara uymuyor” diye tanımladığı bir kararla 6 yıl 3 ay hapis cezası aldı. Neden?
Daha önce onlarca kez kapatılan, 75 yaşındaki yazarı Musa Anter öldürülen, muhabirinden dağıtımcısına pek çok çalışanı katledilen, binası bombalanan ve 2013’te yeniden yayımlanmaya başlanan Özgür Gündem gazetesinin Eş Genel Yayın Yönetmenliğini yürüttüğü için… Ve "terör örgütü üyeliği" ile suçlanarak. ‘Tek örgütüm İnsan Hakları Derneği’ diyen Keskin karar itiraz edecek elbette. Önce istinaf, sonra gerekirse Yargıtay… Zaten ilk ceza da değil bu. Hakkında açılan toplam 143 dava var. Sadece özgür gündem davalarından aldığı toplam 23 yıl 5 ay hapis ve 458 bin lira para cezası var.
Son cezanın ardından “Gitmeyeceğiz” dedi Keskin. Ve büyük bir destek gördü. “Hiçbir yere gitmiyoruz” diyen binlerce sosyal medya kullanıcısı hemen arkasından da “Eren Keskin’in sürmeleriyiz” diye ekledi. Şöyle diyor Keskin: “Hakikati hatırlatan birilerinin olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle de ölülerimize karşı bir borcumuzun olduğunu düşünüyorum. Ya gitmemizi, ya ölmemizi, ya cezaevinde olmamızı istiyorlar. Ben de hiçbir yere gitmeyeceğiz, mücadeleye devam edeceğiz diyorum.”
ÖZGÜR GÜNDEM: ÖLÜMLER, BOMBALAMALAR, KATLİAMLAR
Özgür gündem gazetesi ilk yayınlandığı günden itibaren avukatlığını yaptı Eren Keskin. Özgür Gündem’i şöyle anlatıyor: “Bu gazete coğrafyada yayınlanan ve belki de en büyük baskıları yaşamış olan bir gazete. Bu gazetenin 75 yaşındaki yazarı Musa Anter katledildi. Birçok yazarı öldürüldü. 9 yaşındaki, 11 yaşındaki dağıtımcıları bile öldürüldü. Gazete bombalandı, sürekli kapatıldı, değişik isimlerle yayınlanmaya devam etti. En son 2013 yılında yine Özgür Gündem gazetesi olarak çıkmaya karar verildiğinde bana temsili olarak genel yayın yönetmeni hanesine adımı yazdırmam gerektiği konusunda teklifte bulunuldu.” Kabul etti bu teklifi Keskin, “Bunu bir borç olarak görüyordum” diyerek.
143 DAVA, 23 YIL HAPİS, 458 BİN LİRA CEZA
Çözüm süreci olarak adlandırılan dönemde hiç dava açılmadı gazeteye. Peki sonra? Onlarca dava, onlarca yıllık hapis cezası ve binlerce liralık para cezası istemleri… Keskin şöyle anlatıyor: “Ancak sürecin bitiminin ardından çok sayıda dava açıldı. Şu ana kadar hakkımda açılmış 143 dava ve işte son olarak ceza aldığım bu ana dava var. Ana davada aldığım ceza dışında toplam 17 yıl 2 ay hapis cezam ve 458 bin lira para cezam var. Bunlardan hapis cezaları henüz istinaf ve Yargıtayda, para cezalarından ise bazıları kesinleşti. En son ana davada geçtiğimiz gün savcının mütalaası doğrultusunda 3 kişi hakkında silahlı örgüt üyesi olduğumuza dair karar verildi ve 6 yıl 3 ay hapis cezası aldık.”
‘KARAR HUKUKSUZDUR’
Keskin, bu cezayı her şeyden önce Türkiye’nin iç hukukuna aykırı bulduğunu belirtiyor. Yasada ‘silahlı örgüt üyeliği’nin koşulları belirlenmiş, Yargıtay içtihatlarıyla sabitlenmiş ancak bunların hiçbiri Özgür Gündem ana davasında yer almıyor. Keskin bu durumu “Bu nedenle karar hukuksuzdur.” diyerek tanımlıyor. Karar ayrıca Türkiye’nin altına imza attığı uluslararası sözleşmelere de aykırı. Keskin “Bu kararı akıl dışı, mantık dışı buluyorum. 30 yıldır insan hakları hareketi içinde olan bir kişiye silahlı örgüt üyeliğinden ceza vermenin hiçbir mantıki, akılcı bir yönü yoktur.” diyor.
‘CEZA KESİNLEŞİRSE CEZAEVİNE GİRECEĞİM’
Karara karşı önce istinaf sonra da Yargıtay yoluna başvuracak Keskin ve “Umarım yapılan bu yanlışlık düzeltilir. Gazeteciliğin örgüt üyeliği olarak değerlendirilmesi gibi bir hatadan dönülür.” diyor. Peki karar böyle kalırsa… Keskin şöyle yanıtlıyor bu soruyu: “Hiçbir yere gitmeyeceğim. Ben 1995 yılında da yazdığım bir yazı nedeniyle cezaevinde kalmıştım. Yine gitmeyeceğim. Dilerim olmaz ama eğer böyle bir durum gerçekleşirse ceza kesinleşirse cezaevine gireceğim.”
BİAT ETMEYEN DAMARIN VARLIĞINA İNANIYORUM…
Eren Keskin “Bu tür yargılamalarda, bu tür tutuklamalarda, gazetecilere yönelik hak ihlallerinde genel olarak topluma karşı bir korkutma, sindirme politikasının geçerli olduğunu” düşünüyor. Bu nedenle de korkmamak gerektiğini dile getiriyor ve şöyle diyor: “Yani korkunun ecele faydası yok diye bir söz var. Bu sözün doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü zaten bizim korkmamızı istiyorlar. Ben bu coğrafyada biat etmeyen bir damarın varlığına her zaman inandım ve hâlâ inanmaya devam ediyorum. Boğaziçi öğrencileri, LGBTİ+ hareketi, kadın hareketi, işçilerin, emekçilerin, sendikaların mücadelesi… Yani her yerde bir hareket var.”
HİÇBİR YERE GİTMEYECEĞİZ, MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ’
Keskin hiçbir yere girmeyeceğinin bir kez daha altını çizerek sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Bu coğrafya esas olarak bir suç coğrafyası. Yani 1915’ten bu yana o kadar çok suç işlenmiş ve bu suçların hepsi de cezasız kalmış ki… Bunları, hakikati hatırlatan birilerinin olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle de ölülerimize karşı bir borcumuzun olduğunu düşünüyorum. İşte tam da bu borç nedeniyledir ki hiçbir yere gitmeyeceğim diye bir anda çıktı. Çünkü ya gitmemizi ya ölmemizi, ya cezaevinde olmamızı istiyorlar. Ben de hiçbir yere gitmeyeceğiz, mücadeleye devam edeceğiz diyorum.”