19 Şubat 2021 23:35

Farplas işçisi: Baldur işçilerini örnek alalım

"Zaman ateş yakma zamanıdır arkadaşlar, gelin Baldur grevini örnek alalım ve bu işçilere yapılan haksızlığı kendimize yapılmış sayalım. Mücadelemizi kendi sorunlarımızı da çözmek için büyütelim"

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Farplas işçisi
Kocaeli

Ağaçlar beyaza bürünmüş, hava çok soğuk. Kış mevsimi güzeldir aslında, örter haksızlıkları ve tüm kirli günahları... Ama sevemem fazla soğuk havaları. Bir babanın kucağındaki evladının teni üşür, sokak hayvanları aç kalır. Bu duruma kulaklarını tıkayanlar ise şömineli evlerinde kar taneleri izleyen zenginler ve yöneticiler olur.

Bir slogan sesidir ki gitmez kulaklarımdan, kaç gündür düşündürür beni, içim soğur titremeye başlar bedenim. Isıtamam kendimi, eşlik etmek isterim ve sürekli tekrarlarım, “Baldur işçileri yalnız değildir” diye. “Yaşasın sınıf dayanışması” diyen grevde olan Baldur işçilerinin sesi gelir kulaklarımıza.

Düşünürüm, üşüyorlardır şimdi yağan karın altında. Yaktıkları umut ateşi cesaretleri ve onurlu davaları tüm fabrikalarda şimdi dillerde. Ziyaret ettim çadırı emek ve mücadele kokuyordu...

Bastığım yerden gelen soğukluk ve ayaz dişlerimin, birbirine değmesine sebep oluyordu. Grev çadırında yanan ateşe ellerimi uzattım ısınmak için ama hâlâ soğuktu, ta ki grevdeki işçiler de ellerini uzatıncaya kadar. Adeta bir bahar havası gelmiş, içimde bir sıcaklık...  Güneş işçilerin gözlerindeki umut ve kararlılıktı. Mutlaka kazanacaklar.

Her şey patronlardan yana mevcut hükümet yasaları dahil. Kaldırılmasını istedikleri çadırları bile fırtınalara karşı asla pes etmiyordu. Hiç sönmeyecek bir ateşti gözlerindeki. O günü grev çadırında geçirdim, birçok şey öğrendim. Birlikte olmanın gelecek nesil için emek harcamanın ve zaferin ateşini gördüm Baldur grevinde, mutlaka kazacaklarını da. Bir örnekti Baldur grevi...

Aslında hiç dönmek istemedim grev çadırından ama dönmek zorundaydım, benim şirketim o büyük holding beni çağıyordu, Farplas! Baldur işçilerinden aldığım sıcaklığı bizim soğuk fabrikaya taşımaya kararlıydım... Kimse bugün üşümeyecekti, mesai başlamıştı ve bu sıcaklığı yaymaya başlamıştım bile... çay saatinde birkaç işçinin müdürle görüşmek için geldiğini ve bekletildiğini gördüm...

Beş ya da on kişi olabilirlerdi tam saymadım, kalabalıktı, merakla dinledim neler oluyor diye. Sözde işçiye değer veren şirket bu arkadaşları iki aydır ücretsiz izine çıkarmış ve arayıp bir açıklama gereksinimi bile duymamıştı...

Arkadaşlarımız müdürle görüşüp durumlarını iletmek istemiş ama pişman olmuş, müdür bunları kapıdan kovmuştu. Görüşmemiş, dinlememiş dertlerini... Dinlemek bir yana bir de suç işlemişler gibi yanlarına güvenlik görevlisi verip üretim sorumlusuna yollamışlar.

Gözlerindeki ateşi gördüm o arkadaşların, çaresiz değil de öfkeliydiler. Zaten bir tesadüfmüş orada karşılaşmaları ama yönetim öyle bir korkmuş ki güvenlikleri çağırmış... Oysaki o işçiler, çalışanlarıydı! Müdürün şaşaalı odasında ve koltukta oturmasını sağlayan, o koltuğu üretendi kapısından kovduğu işçiler.

Bir tarafta haksızlık karşısında, verilmeyen zamlar, özel sağlık sigortası ve yıllardır mesailerde artış olmaması ile zora düşen, gururu zedelenen işçiler... Diğer tarafta işçilerin yüzlerine kapıyı kapatan müdürler.

Kapınıza beş değil de ya binler haksızlık ve hakları için gelirlerse ne yapacaksınız? Zaman ateş yakma zamanıdır arkadaşlar, gelin Baldur grevini örnek alalım ve bu işçilere yapılan haksızlığı kendimize yapılmış sayalım... Mücadelemizi kendi sorunlarımızı da çözmek için büyütelim.

ÖNCEKİ HABER

Ataşehir Belediyesinde işçiler grev kararını astı

SONRAKİ HABER

Mersin Tabip Odası: Sesimizi duyun, ölmeye devam ediyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa