İktidar sorumluluğunun üstünü örtmek için muhalefeti hedef alıyor
İktidar Garê tutumunu Doç. Dr. Sevilay Çelenk ve Doç. Dr. Vahap Coşkun ile konuştuk. Coşkun ve Çelenk, iktidarın sorumluluğun üstünü örtmek için muhalefeti hedef aldığını ifade etti.
Hulusi Akar | Fotoğraf: DHA
Şerif KARATAŞ
İstanbul
İktidar ile muhalefet arasında Garê operasyonu gerilimi sürüyor. Muhalefet iktidarın sorumluluğu işaret ederek operasyonla ilgili “Sorumluluğun hükümette olduğunu” açıklamasına karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “terbiyesiz ve utanmazlar” çıkışı geldi. Muhalefetin yaptığı açıklamalarla AKP’nin ‘terör’ üzerinden muhalefeti kriminalize etme çabasını açığa çıkardığını belirten Doç. Dr. Sevilay Çelenk, iktidarın Garê operasyonunu muhalefeti yıldırma ve itibarsızlaştırmak için kullandığını ifade etti. Muhalefetin ilk kez böyle hassas bir konuda iktidara muhalefet ettiğini ve iktidarın sorumluluğunu hatırlattığını belirten Doç. Dr. Vahap Coşkun, "Muhalefetin bu tavrı iktidarın biraz daha kontrolden çıkmış bir şekilde muhalefete yüklenmesine sebep vermiş olabilir" ifadesini kullandı.
İktidar ve muhalefetin Garê tutumunu Doç. Dr. Sevilay Çelenk ve Doç. Dr. Vahap Coşkun ile konuştuk.
"AKP’NİN MUHALEFETİ KRİMİNALİZE ETME ÇABASI AÇIĞA DÜŞTÜ"
Hem muhalefet hem de iktidar kanadından yapılan açıklamaları Doç. Dr. Sevilay Çelenk şu ifadelerle anlattı:
“Ana muhalefet partisinin lideri başta olmak üzere muhalefet liderlerine yönelik utanmaz, yüzsüz, terbiyesiz gibi ifadeler siyaset dili ve kültürü bakımından belirgin bir seviye kaybını işaret ediyor. O apayrı bir yorum konusu. Sanırım Cumhurbaşkanlığı düzeyinde böyle bir dil kullanılmasına -Erdoğan’dan evvel- hiç rastlamadık. Çok daha sert içerikte eleştiriler yapılabilir ama bu sözcüklerle değil. Garê operasyonunda kaybedilen yurttaşların sorumluluğu konusunda partili cumhurbaşkanını işaret etmek o kadar şaşırtıcı bir şey değil aslında. Nitekim 2015’te ABD’de Kuzey Carolina eyaletinde üç Müslüman genç öldürüldüğünde, Erdoğan buradan Obama’ya şöyle seslenmişti: 'Neredesin Başkan diyorum... Biz siyasiler, ülkemizde işlenen cinayetlerden sorumluyuz. Tavrımızı ortaya koymak zorundayız. Çünkü halk size oylarını verirken ‘Benim can güvenliğimi, mal güvenliğimi sağlayacaksın’ diye veriyor' demişti. Şimdi 13 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ölümü teröre karşı sınır ötesi bir operasyon sonucunda oldu diye bu sorumluluk ortadan kalkmıyor. Bu acı olay nerede yaşansa tutsakların can güvenliğinin neden tehlikeye atıldığı sorusu sorulur. Erdoğan muhalefette bir lider olsaydı nasıl soracağını da hepimiz biliyoruz. Sanırım bunun karşısında da Kılıçdaroğlu’nun cevabı siyaset dilinde her durumda korunması gereken nezakete örnek teşkil ediyordu. Akşener daha sert bir eleştiri yapmıştı, o da Erdoğan’ın bu sözleri üzerine 'Ülkeyi yönetenler devlet adabına, edebine, idaresinin sorumluluğuna uygun davranmasalar da; Biz sözlerimizi seçerek konuşmaya devam edeceğiz...' dedi. Bence bu kez AKP’nin terör üzerinden muhalefeti kriminalize etme çabasını açığa düşüren gelişmeler bunlar.”
"İKTİDAR OPERASYONU MUHALEFETİ İTİBARSIZLAŞTIRMAK İÇİN KULLANMAK İSTİYOR"
Muhalefetin, iktidarı eleştirmesine karşı iktidarın muhalefeti hedefe koyan bir dil ile yanıt vermesine ise Çelenk şu ifadeyle yanıt verdi:
"Bu artık bir siyaset tarzı oldu AKP’de. Siyaset dilini ve kültürünü mümkün olduğunca sokağın diline ve erkekler arası ağız dalaşına yaklaştıran bir tarz bu. Böyle bir hitap kullanılarak kendi tabanıyla 'samimi' bir öfke dilinde buluşma gayretindeki popülist bir dil. Diğer yandan da muhalefet hep yapıldığı gibi bir şantaj siyasetiyle, terör karşısında birlik beraberlik kisvesi altında, iktidar uygulamalarına koşulsuz desteğe çağrılıyor. Bunu yaptığı durumlarda bile hedef gösterilmeye devam edildiğini de biliyoruz. Ama yapmadığı durumda bu kez muhalefet tümden 'terörist' olarak işaretleniyor. Yeni bir şey değil. Kılıçdaroğlu’na yönelik Çubuk saldırısı ve linç girişimi bu tutumun kışkırttığı bir saldırıydı. Aynı tutum sindirme, yıldırma ve itibarsızlaştırma amacıyla kullanılmaya devam ediyor."
"İKTİDAR BAŞARILARI SAHİPLENDİĞİ GİBİ BAŞARISIZLIKLARI DA SAHİPLENMEK ZORUNDA"
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, acı bir olayla karşı karşıya olduğumuzu belirterek, “Dolayısıyla bu olaydan kaynaklı yası sabırla tutmak ve serinkanlı bir değerlendirme yapmak gerekiyor” dedi. Coşkun, “Fakat hem muhalefet hem de iktidar bu olayı siyasi bir malzeme haline getirdiler ve kullanıyorlar. Siyasi malzeme yapmakta iktidarın da muhalefetin de payı olduğunu düşünüyorum” dedi.
İktidarın olaydan sanki muhalefet sorumluymuş gibi bir algı yaratmaya çalıştığını belirten Coşkun, “Bütün sorumluluğu muhalefete yıkmak için bir gayret içerisinde ancak bunun siyaseten kabul edilebilme şansı yok. Çünkü demokratik bir ülkede seçimlerle gelen bir iktidar başarıları sahiplendiği gibi başarısızlıkları da sahiplenmek zorunda. Kaldı ki Cumhur İttifakı cumhuriyet döneminin en güçlü iktidarı konumunda yani yasama, yürütme, yargı tamamıyla kontrolü altında. Bu operasyonda muhalefet karar vermedi. Planlaması ve zamanlamasını muhalefet belirlemedi dolayısıyla tamamıyla iktidarın bir operasyonu var ve burada başarısızlık söz konusuysa bu başarısızlığın iktidar tarafından sahiplenilmesi gerekiyor. Topu muhalefete atmak doğru bir tavır değil” ifadelerini kullandı. Coşkun’un, muhalefete eleştirisi ise şöyle: “Bu olayın müsebbibi sanki çözüm süreciymiş gibi. Sanki seçim döneminde Öcalan’dan alınan mektupmuş gibi bir görüntü yaratmaya çalışıyor. Oysa bu operasyonun ve operasyon sonrası ortaya çıkan tablonun sorumlusu ne seçim süreci ne çözüm süreci o.”
"HASSAS BİR KONUDA MUHALEFET İLK KEZ İKTİDARA MUHALEFET ETTİ"
Gare operasyonla ile ilgili iki temel soru olduğunu söyleyen Coşkun, “Bu operasyon bir rehine kurtarma operasyonu mudur? PKK’nin elinde 5-6 yıldır bulunan vatandaşlarımızı kurtarmak için siyasi, hukuki, sivil toplum nezdinde gerekli girişimler yapılmış mıdır, yapılmamış mıdır? Her ülkede böyle bir operasyondan sonra bu iki soru sorulur ve bunun üzerinden iktidar eleştirilir” ifadelerini kullandı. Coşkun, iktidarın bu soruların sorulmasını engellemek, kamuoyunda bu yönde gelecek eleştirileri bastırmak için çok sert bir şekilde bunu engellemek istediğine vurgu yaptı. Bunu da muhalefetin üzerine giderek çok sert engellemeye çalıştığını belirten Coşkun, “Ama muhalefet ilk defa son derece hassas bir konuda iktidara muhalefet etti. Açıkça sorular sordular. İktidarın sorumluluğunun altını çizdiler ve iktidarın bunun hesabını vermesi gerektiğini söylediler. Muhalefetin bu tavrı iktidarın biraz daha kontrolden çıkmış bir şekilde muhalefete yüklenmesine sebep vermiş olabilir” ifadesini kullandı.