21 Şubat Dünya Anadili Günü: "Anadilde eğitim temel insan hakkıdır"
Siyasi partiler, insan hakları örgütleri ve sendikaların da aralarında bulunduğu birçok kurum, 21 Şubat Dünya Anadili Günü dolayısıyla açıklamalar yayımladı.
Fotoğraf: Evrensel
Siyasi partiler, insan hakları örgütleri ve sendikaların da aralarında bulunduğu birçok kurum, 21 Şubat Dünya Anadili Günü kapsamında açıklamalar yayımladı. Açıklamalarda anadiller üzerindeki yasakçı ve baskıcı politikalara son verilmesi çağrıları yapıldı.
HDP: TÜRKİYE’DE 18 DİL YOK OLMA SÜRECİNE GİRMİŞ DURUMDADIR
HDP tarafından yapılan açıklamada "Maalesef ‘medeniyetimiz’ hızla kültürel çeşitliliğini kaybetmektedir" denildi.
Anadolu’da yüz yıl öncesine kadar 20 civarında dil konuşulduğu belirtilen açıklamada "Günümüzde ise sadece birkaç dil konuşulmaktadır. Başta Kürtçe olmak üzere konuşulan anadillerde eğitim öğretim olanakları yaratılmadığı, hatta yasaklandığı için bu diller de büyük tehlike altındadır” ifadelerine yer verildi.
Açıklamada “Yaklaşık yüz yıldır uygulanan tekçi kültür politikaları coğrafyamızda anadillerin kaybolmasına, medeniyetler diyarı Anadolu’nun ölü diller diyarına dönüşmesine sebep olmaktadır. Tek millet, tek din, tek dil paradigmasının kültürel alan üzerindeki tahkimi kültürel erozyona neden olmuştur. Bu topraklarda Kapadokya Yunancası, Ubıhça ve Doğu Süryanicesi de denilen Mlhaso konuşulmuyor artık. Dil uzmanlarının verilerine göre bu liste çoğalma eğiliminde. UNESCO Dünya Tehlike Altındaki Diller Atlası'na göre Türkiye’de 18 dil yok olma sürecine girmiş durumdadır" vurgusu yapıldı.
Eğer anadili eğitimi anayasal güvence altına alınmazsa başta Zazaca (Kirmanckî), Lazca ve Hemşince olmak üzere konuşulan birçok dilin geleceğe taşınamaz duruma geleceğine dikkat çekilen açıklamada "Türkiye'nin Anadili Haklarına dair BM bildirisini kabul etmesine rağmen anadili ile ilgili çekinceleri kaldırmamıştır hâlâ. Bu durum anadilinde eğitim hakkı başta olmak üzere, kültürel çeşitliliği koruma ile ilgili taraf olunan uluslararası anlaşmaların da ihlal edilmesidir. 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nü kutlar, anadilleri üzerindeki yasakçı ve baskıcı politikaların, halklarımızın inançları ve orjin kültürleri üzerinde uygulanan asimilasyon politikalarının derhal son bulması çağrımızı yineliyoruz. Geç olmadan bu tekçi, ötekileştirici ve yasakçı uygulamalardan vaz geçilmelidir” çağrısı yapıldı.
HDK: RENKLER DİLLERE, DİLLER YAŞAMA DÖNSÜN
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Halklar ve İnançlar Meclisi, yaptığı açıklamada “Renkler dillere diller yaşama dönsün” dedi.
"Yok olmakta olan anadiller için sabitlenen bu özel gün, hafızalarımıza derin bir üzüntüyü de nakşediyor. Bilinen bir gerçek ki, konuşulan 7 bine yakın dilin yaklaşık 3 bini yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Önlem alınmadığı takdirde 21. yüzyılda insanlığın konuştuğu dillerin yüzde 90’ı yok olacak” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“İnsanlık tarihinin kültürel birikimlerini sonraki kuşaklara anadilleri aracılığıyla aktarıldığı düşünüldüğünde bu yok oluş, bütün bir kültürel ve düşünsel mirasın da yok olması anlamına geliyor. Ortak bir geçmişin ve hafızanın bir evresinin de silinmesi anlamına geliyor. Çok iyi biliyoruz ki yok olmakta olan diller kendiliklerinden değil, tekçileştirme politikaları yüzünden yok oluyor. HDK Halklar ve İnançlar Meclisi olarak diller arasında egemenlerin kurduğu hiyerarşiyi yıkılmadan dillerin ve kültürlerin özgürleşmesinin mümkün olmadığı bilinciyle, Dünya Anadili Günü’nde bir kez daha tekrarlıyoruz.”
DBP: KÜRTÇENİN EĞİTİM DİLİ OLMASI İÇİN MÜCADELE ETMELİYİZ
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Anadil Günü’nün önceki yıllarda olduğu gibi yine asimilasyon kıskancında karşılandığını kaydetti.
Yapılan açıklamada "Bu topraklarda Milyonlarca kişinin konuştuğu Kürtçe, teknolojinin gelişmesi, eğitim dili olarak kabul edilmeyişi, egemen devletlerin bilinçli baskı ve asimilasyon politikaları ile yok edilmek istenmektedir” denildi.
"Kürtçeyi yaşamımızın tüm anlarında kullanmalıyız" denilen açıklamada "Dil ile ilgili çalışmalar yapan kurumlara destek verilmeli, Kürtçenin eğitim dili olması için mücadele vermeliyiz. Sağlık alanından, eğitim alanına, sosyal alandan, politik alanlara kadar tüm çalışmalarımızı anadilimiz ile yürütmeliyiz. Ulusal birlik çalışmalarını hızlandırdığımız böylesi bir süreçte, ulusal birliğin temel taşlarından olan anadilimize de sahip çıkarak ulusal birliğimizi sağlamalıyız” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada "21 Şubat Dünya Dil Günü’nü yasakçı uygulamalara karşı mücadele günü olarak görüyor ve kutluyoruz. Tüm halkları anadillerine sahip çıkmaya, egemenlere ise halkların dillerine karşı saygılı olmaya çağırıyoruz" vurgusu yapıldı.
EMEP: DİLLERE VE HALKLARA ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNDE BİRLEŞELİM
Emek Partisi (EMEP) tarafından Kürtçe ve Türkçe olarak yayımlanan açıklamada, 21 Şubat Dünya Anadil Günü’nün yine Türkiye’de de diller üzerindeki baskı ve yasakların devam ettiği koşullarda karşılandığına dikkat çekildi.
Her alanda ‘tekçiliği’ dayatan tek adam iktidarının dil alanında da ‘tekçi’ politikalar uyguladığına vurgu yapılan açıklamada, geçtiğimiz yılın ekim ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosunda sahnelenecek olan ‘Bêrû’ oyununun ‘Tiyatro oyunu kamu güvenliğini bozabilir’ denilerek Gaziosmanpaşa Kaymakamlığı tarafından yasaklandığı hatırlatıldı.
Cezaevlerinden gönderilen Kürtçe mektupların iade edildiğini, cezaevlrine gönderilen Kürtçe mektupların ise alınmadığını belirten EMEP, Kürtçe yayın organlarına, Kürtçe kitaplara ulaşımda ciddi ihlaller yaşandığına dikkat çekti.
EMEP, Kürtçenin hâlâ Meclis tutanaklarına ‘bilinmeyen dil’ olarak geçtiğine dikkat çekerek şu vurguları yaptı:
“Bu iktidarın, Kürtçeye yaklaşımı bir kez daha apaçık ortaya sermekle birlikte aynı zamanda Kürt sorununun demokratik çözümüne olan mesafesini de göstermektedir. HDP belediyelerine atanan kayyumların ilk işi de Kürtçe eğitim veren, Kürt dili üzerine çalışmalar yapan okulları, kurumları kapatmak, Kürtçe tabelaları kaldırmak oluyor. Ülkeyi açık bir diktatörlüğe götüren ve 'tek dil, tek millet, tek din, tek kültür' dayatmasında ısrar eden bu gerici tek adam iktidarına karşı; Dünya Anadil Günü’nde, Kürt halkının en önemli taleplerinden biri olan ana dilinde eğitimin önündeki engel ve yasakların kaldırılması, farklı dil ve kültürlerin bir arada eşitçe yaşayacağı demokratik bir ülkenin kurulması için, mücadeleden başka bir yol yoktur.”
Tüm baskılara rağmen Dünya Anadil Günü’nü kutlayan EMEP son olarak her milliyetten demokrasi güçlerini dillere ve halklara özgürlük mücadelesinde birleşmeye çağırdı.
İHD: ANADİLİN EĞİTİM HAKKI OLARAK TANINMASI TEMEL İNSAN HAKLARINDANDIR
İHD tarafından yapılan açıklamada “Her bireyin en doğal insan hakkı olan kendi anadili ile eğitim alma ve dünya ile iletişim kurma hakkının ivedilikle hayata geçirilmesini talep ediyoruz” denildi.
Anadilin topluluk bireylerinin en kolay sosyalleştiği, etkileşimde olduğunu ve gelişimini en rahat devam ettirebildiği dil olduğu vurgulanan açıklamada "O nedenle anadilinin eğitim hakkı olarak tanınması bu bağlamda temel bir insan hakkıdır ve anadilinin yaşamın her alanında kullanılabiliyor olması temel insan haklarındandır. Anadilde eğitim hakkına kavuşabilmiş olan toplulukların her anlamda gelişimi daha fazla olacak ve topluluklar arasındaki eşitsizliği de ortadan kaldıracaktır. Ayrıca, yapılan bütün araştırmalar anadilinde eğitim gören çocukların pedegojik olarak daha başarılı oldukları görülmektedir” ifadelerine yer verdi.
Türkçe dışındaki bazı dillerin 5’inci sınıftan başlamak üzere seçmeli ders olarak okutulduğu anımsatılan açıklamada "Üstelik bir okulda 10 kişiden daha az öğrenci bir dili seçmesi durumunda o dilin okutulması mümkün olamamaktır. Açılan sınıflarda ders verecek öğretmenlerin yetiştirilmesi ve ders araç gereçlerinin istenilen nitelikte olmasına dair hususlar ise halen yeterli düzeyde değildir” denildi.
Türkiye’nin başta Çocuk Hakları Sözleşmesi olmak üzere taraf olduğu evrensel insan hakları belgelerinde farklı dil, kültür ve inanç değerlerinin öğretilmesi ve yaşatılmasına olanak veren maddelerdeki çekinceleri kaldırması gerektiği vurgulanan açıklamada, eğitim alanında eşit ve özgürlükçü bir ortamının her çocuk için sağlanabilmesi için UNESCO Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Sözleşmesi'ne taraf olunarak gereğin yerine getirilmesi gerektiği dile getirildi.
Açıklamada son olarak “İnsan Hakları Derneği olarak Dünya Anadil Gününü kutluyor her bireyin en doğal insan hakkı olan kendi anadili ile eğitim alma ve dünya ile iletişim kurma hakkının ivedilikle hayata geçirilmesini talep ediyoruz" denildi.
EĞİTİM SEN: ANADİLDE EĞİTİM PEDAGOJİK BİR MESELEDİR
Mezopotamya Ajansına açıklama yapan Eğitim Sen İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Mesut Mike, anadilde eğitim hakkının tanınmasının Kürt sorununun çözümüne de katkı sağlayacağını söyledi.
Anadil sorununa pedagojik açıdan bakılması gerektiğini vurgulayan Mike, çocuklara hiç bilmediği bir dilden eğitim vermeye başlandığında birçok sorunun doğduğuna dikkat çekti.
Anadilinde eğitim görmeyen çocukların hayatla ilgili planlarından uzaklaştırma, travmatik bir çocuk dönemi ve bu dönemin etkisiyle bütün yaşamına sirayet edecek sorunların kaynağına zemin hazırladığını belirten Mike, “Bu nedenle anadilde eğitim pedagojik bir meseledir. Bilimsel çalışmalarda buna işaret ediyor” dedi.
Eğitimin anadilde başlaması gerektiğinin altını çizen Mike, “Demokratik, sosyal, pedagojik ve insan hakları açısından da bu hakkın engellenmesi kabul edilemez. Hiç kimse gerekçelere dayanarak çocuklarını anadillerinden eğitim görme hakkından mahrum edemez” ifadelerini kullandı.
"Eğer Kürt sorununu demokratik yollarla çözme kavuşturulmak istense anadilde eğitim sorunun çözümü için mihenk taşı olacaktır" diyen Mike, "Sorunun çözümündeki bütün olumsuzlukları da bertaraf edecektir. Anadilde eğitim hakkına eğildiğinde Kürt sorunun çözümüne büyük katkı yapılmış olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
SES: ANADİLDE KAMUSAL HİZMET SUNUMU, NİTELİKLİ SAĞLIK HİZMETİ İÇİN HAYATİ ÖNEMDEDİR
SES Genel Merkezi tarafından yapılan açıklamada anadilde sağlığa ulaşım hakkını engelleyen tüm engellerin kaldırılması talep edildi.
Tıp ve sağlık eğitiminde, tanı-tedavi sürecinde en önemli aşamanın hasta öyküsünü alma (Anamnez) olduğunun anlatılageldiği vurgulanan açıklamada, “Anamnezi iyi alınmamış bir hastanın tanısını koymanın ve dolayısıyla tedavi etmenin mümkün olmadığı ifade edilmektedir. Şu ana kadar hiç bir radyolojik görüntüleme yöntemi (tetkik), hiçbir laboratuvar yöntemi (tahlil) hastadan alınan öykünün yerini dolduramamıştır. Eğer hasta ve sağlık çalışanı aynı dili konuşmaz ve uygun aracılar/araçlar kullanılmazsa bu öyküyü almak çok zor hatta imkânsızdır. Şimdiye kadar yapılan birçok araştırmanın sonucu Anadilinde verilmeyen bir sağlık hizmetinin, hasta-sağlıkçı arasında etkili bir iletişimden yoksun kalacağı bu gerçeklikten hareketle hastanın bilgilendirilmesi ve tedavi hakkının engellenmesi sonucunu doğurduğunu ortaya koymuştur. Bu durum başta sağlık göstergeleri olmak üzere her şeye yansımış bölgeler arası eşitsizlikleri derinleştirmiştir” denildi.
Dilin, sağlık hizmetlerinin erişilebilirliğini ve kalitesini etkileyen unsurların başında geldiği vurgulanan açıklamada “Hasta ve sağlıkçı ilişkisinin her iki taraf açısından da anlaşılabilir kılınması sağlık hizmetinin kalitesini ve sonuçlarını ciddi oranda etkiler. Anadilde sağlık hizmeti talebi; sağlık hakkı, tedavi hakkı, hasta hakkı ve yaşam hakkının ayrılmaz bir parçasıdır. Herkese eşit, etkin ve nitelikli sağlık hizmeti sunmanın yolu anadil hakkının bu alanda da kullanımına bağlıdır. SES olarak; eşit, ulaşılabilir, nitelikli, ücretsiz ve anadilinde sağlık hakkını savunuyor ve mücadelesini veriyoruz. 21 Şubat dünya anadili günü dolayısıyla yapılan uygulamalarla Türkçe dışındaki anadilleri olan halkların sağlığa ulaşım hakkını engelleyen anadillerin önündeki tüm engellerin kaldırılarak evrensel hak olan sağlık hizmetine ulaşımın önünün açılmasını talep ediyoruz.” ifadelerine yer verildi. (HABER MERKEZİ)