Hacettepe’de Türk Ocakları Başkanı yeniden dekan olarak atandı
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanlığına yeniden Tük Ocakları Genel Başkanı Mehmet Öz atandı. Öğrenciler, "Hiçbir idarecinin Melih Bulu tipi bir yöntemle atanmasını istemiyoruz" diyor.
Mehmet Öz | Fotoğraf: Türk Ocakları
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanlığına yeniden Tük Ocakları Genel Başkanı Mehmet Öz’ün atanmasını konuştuğumuz öğrenciler, demokratik bir seçim yerine atama yapılmasını eleştirerek, "Biz üniversitedeki hiçbir idarecinin Melih Bulu tipi bir yöntemle atanmasını istemiyoruz" dedi.
Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet Öz, 2013 yılından bu yana sürdürdüğü Edebiyat Fakültesi Dekanlığına yeniden atandı. 2012 yılından beri Türk Ocakları Derneği Genel Başkanlığını sürdüren Öz’ün yeniden Dekan olmasını fakülte öğrencileriyle konuştuk.
Felsefe Bölümü 4. sınıf öğrencisi Bahar Akyıldız, öğrencilen okula dair güveninin sarsıldığını belirterek, özerk ve demokratik üniversite düşüncesinin aykırı yönünde hareket edilmesi nedeniyle mağdur olduklarını söyledi.
Arkeoloji Bölümünden bir 2. sınıf öğrencisi, bu atamayı, Hacettepe Üniversitesinde uzun süredir yaratılmaya çalışılan politik durumun devamı olarak gördüğünü ifade ederek, “Akademide gerici ve milliyetçi egemenliğin son bulması için öncelikle akademisyenlerin karşı bir tavır sergilemesi lazım. Melih Bulu’ya karşı ayaklanmanın tüm üniversitelerde aynı şekilde devam etmesi gerekirdi. Tüm üniversitelerin dayanışması olmazsa bize de Öz gibi dekanlar getirilir” dedi.
Edebiyat Bölümü öğrencisi Hasine Tekin, öğrencilerin haberdar edilmemesini, atamayı Türk Ocakları’nın sosyal medya hesabı üzerinden duymalarını eleştirdi.
İngiliz Dil Bilimi Bölümünden bir 3. sınıf öğrencisi de üniversitelerin yönetici pozisyonlarına gelen kişilerin, hükümetin icra ettiği siyasal pozisyonla örtüşmesinin tesadüf olmadığını dile getirdi.
Demokratik bir seçim yerine atama yapılmasını eleştiren öğrenci, “Biz üniversitedeki hiçbir idarecinin Melih Bulu tipi bir yöntemle atanmasını istemiyoruz. Rektör ve dekanların siyasi kimliklerinin atama kolaylaştırıcı bir husus olmasını da bütüncül olarak yanlış bulmakla birlikte, söz konusu idarecinin anımsanırken akademik mahiyetinden ziyade siyasi benliğiyle öne çıkmasını akademinin özerkliğini baltalamasından ötürü tasvip etmiyoruz. Bu sebeple atama sayısının artmasıyla bu durumun normlaşmasının da doğrudan karşısında yer almaktan kıvanç duyuyoruz. Sonuç itibarıyla biz akademik idarecilerin isimlerini akademi üstü bir nitelikle değil, seçildiği fakülteye yaptığı katkıların niteliğiyle tanımak ve anmak isteriz. Akademi denklemindeki atanan bireylerin katsayı değerleri, seçilmiş olanlardan her zaman daha aşağıda olacaktır” diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)