25 Şubat 2021 22:50

"Başka kadınların da futbol izleme hakkı için oradaydım"

Kadınlara stadyumda futbol izlemenin yasak olduğu İran’da erkek kılığında stadyuma giderek yasağı delen Zeinab: “Sadece futbol izlemek için gitmedim. Başka kadınların da izleme hakkı için oradaydım."

Fotoğraf: Zeinab Sahafi'nin kişisel arşivi

Paylaş

Hilmi MIYNAT
Denizli

İran’da kadınların stadyumda futbol izlemesi yasaktır. 25 yaşındaki Zeinab Sahafi bu yasağı, erkek kılığında girdiği stadyumdan fotoğraf paylaşarak protesto etmeye başlamış. Kadın hakları konusunda yürüttüğü çalışmalar nedeniyle defalarca tutuklanarak işkence gören Zeinab bir buçuk yıl önce Türkiye’ye kaçmak zorunda kalmış.

8 Mart öncesi konuştuğumuz Zeinab, başlarda paylaştığı fotoğraflarla alay edenlerin bile olduğunu fakat zamanla bunun politik bir eylem olarak desteklendiğini, hareketin büyüdüğünü anlattı. Türkiye’de de İran’da da kadın olmanın başlı başına sorun olduğunu belirten Zeinab, “Diz çökmek çare değil. Başta dalga geçen oluyordu sonra iş büyüdüğünde anladılar ki sadece futbol izlemek için oraya gitmedim. Başka kadınların da izleme hakkı için oradaydım” dedi.

‘İRAN’DA FUTBOL POLİTİK BİR SPORDUR’

Zeinab, Türkiye’ye geldiğinde de stadyumda izlediği maçlardan fotoğraflar paylaşarak İran’daki soruna dikkat çekmeye devam ediyor. Galatasaray-PSG maçını stadyumda izleyen Zeinab ile İran’daki süreci, kadın haklarını ve Türkiye’de yaşadığı sorunları konuştuk.

“İran’da futbol politik bir spordur” diyen Zeinab şöyle devam etti: “Rejimin filtresinden geçmeyen sporcu olamaz. Hiçbir uluslararası müsabakada İsrail ile maça çıkılmaz. 8 yıl kendi oluşturduğumuz gruplarla futbol oynadık fakat resmi liglerde oynama şansımız olmadı. Resmi takımdan teklif aldığım süreçte de sakatlık geçirmiştim. Zaten katılırsan da o siyasi görüşe boyun eğmen, susman gerekiyor. Ben bunu kabul edemem.”

STADYUMA GİRMEYE ‘FUHUŞA TEŞVİK’ SUÇLAMASI

Zeinab adına açılan mahkeme dosyasında stadyuma girmek ve başörtüsüz fotoğraf paylaşmanın yanı sıra bu iki nedenden ötürü ‘fuhuşa teşvik’ suçlaması yöneltildi. Zeinab, “Fakat suçlamalar bunlarla sınırlı kalmaz. Hak savunucusu olarak yargılanıyorsanız idam kararına kadar götürebilirler” sözleriyle de İran adaletine olan güvensizliği dile getiriyor. Kendisine teklif edilen iş birliği ve muhbirliği de reddeden Zeinab, halen sahte hesaplardan tehdit mesajları aldığını söyledi.

"YA ÇALIŞMA İZNİ VERSİNLER YA DA YAŞAMAK İÇİN DESTEK"

Türkiye’de yaşanan sorunların başında ayrımcılığın geldiğini belirten Zeinab, “İş iznimiz yok. Ya çalışma izni versinler ya da yaşamak için destek. Paraya, ekmeğe ihtiyaç var. Kayıt dışı çalışmak zorunda kalan biri sokağa çıkma yasağında yakalanınca direk geri gönderme merkezine gönderiliyor. Polisler mültecilere daha sert davranıyor. Sanki tüm asayiş suçlarının sorumlusu bizmişiz gibi kötü gözle bakılıyor” dedi.

Üniversiteli genç kadın Aleyna Yurtkölesi’ni öldüren ve cezaevinde intihar eden İranlı Shayan Kheyrian’ı hatırlatan Zeinab, “Ben kadın hakları savunucusu olarak bu cinayete karşıyım. Eylem yapıldığını bilsem ona katılırım. Fakat medya öyle bir yansıttı ki sanki tüm kadın katilleri İranlı. Burada kadın cinayetine karşı olmak lazım evet ama bu ırkçılığa dönüşmemeli. Bu olaydan sonra sokakta mültecilere baskıların ve ön yargıların daha da arttığını gözlemledim” diye konuştu.

Sınır dışı edilme tehlikesinin de büyük problem olduğunu sözlerine ekleyen Zeinab, “Birleşmiş Milletlerin hiçbir şeye ses çıkardığı yok. Biz iletişim ağlarına güveniyoruz sadece. Sınır dışı kamuoyunda gündem olursa BM o zaman tepki gösteriyor. Sadece bizim bildiğimiz onlarca ve daha bilemediğimiz kaç mülteci sınır dışı edildi” diyerek de haksız sınır dışı işlemlerine Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin sessiz kalmasını eleştirdi. 

"DİZ ÇÖKMEK ÇARE DEĞİL"

8 MART’a ilişkin düşüncelerini sorduğumuz Zeinab şunları söyledi: “Türkiye’de de, İran’da da kadın olmak başlı başına sorun. Türkiye’de de kadınlar katlediliyor. Diz çökmek çare değil. Ben stadyum fotoğraflarımı ilk paylaştığımda başta dalga geçen oluyordu sonra iş büyüdüğünde anladılar ki sadece futbol izlemek için oraya gitmedim. Başka kadınların da izleme hakkı için oradaydım. Kadınların başta yakın çevresinde, sonra toplumsal olarak kendi güçlerine dayanarak özgürlüğü talep etmeleri gerekiyor. Özgürlük hareketini ilk başlattığında yakın çevrende sıkıntılar oluyor ama mücadeleyi daha ileri götürdüğünde destek de artacak. Başkaları da o talepleri savunacak. Devam etmek gerekiyor.”

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Türkiye’de Kovid-19 nedeniyle ölen her 74 kişiden 1'i sağlık çalışanı

SONRAKİ HABER

Velilerin yüzde 91,5'i yüz yüze sınavlara karşı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa