25 Şubat 2021 12:26

Gençler mutsuz ama umutsuz değil

"18-29 yaş arası gençlerinin mutsuz olup, bir başka ülkeye gitmek istediği, ‘ülkem adına üzgünüm’ tabelasının gelip bir sapağa asıldığı yerde arka arkaya, yan yana duruyoruz."

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Kübra KIRIMLI

Yeni1mecra’da çalışıyorum. Haftada bir dijital ortamlarda yayımladığımız ‘Genç Mecra’ isimli gençlik programını hazırlayıp, sunuyorum. Arzumuz gençliğe dair her konuyu konuşmak, konuşturmak ve gençlerin kendilerini ifade edebilecekleri bir tartışma alanını yaratmak.

Yola çıktığımız bu muradımızla, 4 programı geride bıraktık. Pandemi sürecinin kontrol altına alınması amacıyla, iktidarın ‘tek denediği’ yöntem olan sokağa çıkmayı kısıtladığı saatler haricinde, fırsatını bulduğumuz anlarda gençlerle yan yana geldik.  

İlk programımızda online eğitimi ele aldık, ardından diplomalı işsizliği konuştuk. Sonra gençlerin evde neler yaptığını merak edip sorduk bir başka programımızda. Ve son yayımladığımız programda ‘mutlu musunuz?​’ diye bir soru yönelttik. Çünkü istatistikler gençlerin mutlu olmadıklarına işaret ediyordu.

Türkiye’de yapılan son araştırmalar gençlerin mutlu olmadığına dikkat çekiyor. Mutlu değiller, hatta bir başka ülkede yaşamayı tercih bile ediyorlar.  Öyle ki istatistiki verilerin dili olsa ‘dıt dıt diye acil önlem butonu’ çalacak neredeyse. Bu durumun sebebi olarak ilk akla pandemi gelebilir, işte gençler uzun bir süredir evde, o yüzden mutsuzlar! Evet bu bir sebep. Ancak yüz yüze gelip sebebini sorduğumuz genç arkadaşlarımız bize başka bir acil önlem butonunu işaret etti. Gelecek kaygısı ve işsizlik!

Elbette, uzun süreli evde kalma deneyimleri gençleri bunalttı. Yeri geldi başedilemeyen kaygı bozukluklarını yarattı. Ancak görünen o ki hiçbir kaygı, gelecek endişesinin yarattığı kaygıya benzemiyor. Parklarda yan yana gelip iki kelam söz ediveren gençlerin gözlerindeki fer sönmüş. Pandeminin geçici bir durum olduğunun, bilimin bu vaziyeti de başımızdan def edeceğinden kuşkuları yok.  Ama işsizliğe kim nasıl çare bulur diye dövünüyorlar!

Görüştüğümüz onca gençten biri de laf arasında ‘bakın, şöyle bir hayalim var’ demedi. Oysa iktidarın hayali aya gitmekken! Gençler açısından vaziyet öyle ortadaki şimdilik hayallere yer yok! Gençliğin belli ki tek hayali iş sahibi olmak, gelecek kaygısı taşımamak, ülkesinden gitmeyi düşünmemek!

Üniversite okuyan ve online eğitimin nerdeyse 1 yılını geride bırakan hemen her genç etkili eğitim alamadıklarını söyledi. Diploma sahibi olan ve devletin var olmayan istihdam politikaları sebebiyle gençler iş bulabilmek için onlarca ay süren çırpınışlarını anlattı. Ve yine bu gençlerden pek azı kendi alanında iş sahibi olabildiklerini, istihdamı sağlanan bir kısım çoğunluk ise bigane işlerde çalıştıklarını anlattı.

Peki ya evde kalan yüzbinlerce genç, ‘onlar ne yapıyor?​’ dedik, bakın burada ‘farklı işler’ olarak tanımladıkları ev işlerine katkı sağladıklarını anlattı genç erkekler. Kimi ‘ya uzun süredir ev işlerini zaten ben yapıyordum’ derken, genç bir erkek ‘cam sildim, pandemi bitsin bir daha da yapmam’ dedi. İyi veya kötü çoğunluk ev işlerine katkı sağlamış, bunu deneyimlemiş.

‘Mutlu musunuz?​’ diye sorduğumuz son çektiğimiz programımıza gelince, müsaadenizle iki kelam gözlemlerimi aktarayım.

Mutlu olup olmadıklarını söylemeyecek kadar özgür olmadıklarını düşünüyor ve bunu beyan ediyor gençler. ‘Mutlu değilim ama çekme’, ‘nasıl mutlu olalım ki, çekmeyin, iş güç sahibi olacağız, adımız bir yerde geçmesin, yüzümüz bir yerde görünmesin’, ‘mutsuzum yalnız devlet memuruyum kameraya konuşamam’… bu üç noktayı aşağı yukarı benzer onlarca cümle ile doldurun.

Bu şaşırtıcı gelmedi değil mi? Oysa bu çok şaşırtıcı! Hatta bu kavram yanıltıcı, yanlış. Mutluluğunu yahut üzgünlüğünü artık her neyse bunu ifade etmekten çekinen bir toplum… Bu çarpıcı, sarsıcı olmalı! Bunu ifade edemeyen, başka neyi ifade edebilir? Kameralar insanı neden korkutsun ki? Biz korkutacak bir iş mi yapıyoruz? Hayır!

Genç bir kadın şöyle cevap vermişti sorumuza: ‘Mutlu değilim. Kadınlara ve hayvanlara yaşatılanlar beni üzüyor. Ülkedeki gerginlik halinden bıktık. Boğaziçi üniversitesindeki gelişmelerden haberdarım. Destekliyorum. Devam etsinler istiyorum. Bu içinde bulunduğumuz durum bir yerden değişecek, onlar değiştirecek, biz değiştireceğiz.’

Bunları söyledi haklı olarak, umuduna sığındı. Umut etti, bir an! Her şeyi değiştirebileceği umuduna!

Her gün 3 kadının öldürüldüğü, gazetecilerin cezaevlerine gönderildiği, ifade özgürlüğünün olmadığı, iradelerin kayyumlarla bertaraf edildiği, Kod 29’la ahlaksızlık ve iyi niyetsizlikle itham edilen işçilerin işten çıkarıldığı, 18-29 yaş arası gençlerinin mutsuz olup, bir başka ülkeye gitmek istediği, ‘ülkem adına üzgünüm’ tabelasının gelip bir sapağa asıldığı yerde arka arkaya, yan yana duruyoruz.

Tek sığınağımız umut! Edip Cansever’in de o muhteşem şiirinde söylediği gibi ‘umudu dürtüp, umutsuzluğu yatıştır’ma zamanı! İnanarak, yan yana!

ÖNCEKİ HABER

Kılıçdaroğlu'dan fezleke yanıtı: "Eller iner kalkar" dediğin milletin milletvekilleri

SONRAKİ HABER

Diyarbakır’da Günaşan köyü karantinaya alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa