İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden demokratik ve özerk üniversite etkinliği
İstanbul Üniversitesi öğrencileri, Boğaziçi sürecini ve özerk-demokratik üniversiteyi tartıştılar.
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
İstanbul Üniversitesi öğrencileri, 24 Şubat Çarşamba günü Prof. Dr. Raşit Tükel, Siyasal Bilgiler Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Görkem Doğan ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Fuat Öztürk’ün katılımıyla gerçekleştirdikleri etkinlikle, Boğaziçi sürecini ve özerk-demokratik üniversiteyi tartıştılar.
Açılışta konuşan Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü öğrencisi Fuat Öztürk, Melih Bulu’nun atanmasını, iktidarın üniversitelerin içinin boşaltılması hedefinin bir parçası olarak değerlendirdiğini ve atanan rektörün istifa etme yetkisine dahi sahip olmadığını vurguladı. Eylemlerin ülke çapında yankı bulmasının ve sesini duyurabilmesinin altında ise hem öğrencilerin hem akademisyenlerin birlikte verdiği mücadele ve “kabul etmiyoruz vazgeçmiyoruz” diyerek de gösterdikleri kararlı tutum olduğunun altını çizdi. İlerleyen süreç açısından da bu tutumu devam ettireceklerini, önlerine boykot gibi daha radikal eylem planlarını koyduklarını söyleyen Fuat Öztürk, bu boykotu ise halihazırda işlevsiz olan ÖTK’nin alternatifi olacak ve ayaklarını bölümlere basan yeni bir mekanizmanın etrafında örgütlemeyi planlandıklarını belirtti.
“ÖĞRENCİLER ALANINDA UZMAN BİRER MAKİNE OLMAYA DOĞRU GİDİYOR”
2015 yılında yapılan rektörlük seçimlerinde kazanmasına rağmen atanmayan Prof. Dr. Raşit Tükel, akademik özgürlüğü sağlamanın bir alt bileşeni olan özerklik olmadan üniversite içinde akademik, yönetsel ve mali anlamda bir özgürlükten bahsedilemeyeceğini söyledi. Dünyada neoliberal politikaların hakim olmasıyla başlayan üniversite dönüşümüne de değinen Tükel, 1988 Bologna’da bir araya gelen rektörlerin, üniversiteler üzerindeki neoliberal hamlelere karşı yayınladıkları “Magna Charta Universitatum Bildirisi”nin önemini vurguladı. Üniversitelerin ekonomik ve siyasi güçlerden bağımsız olmasının gerekliliğine ve üniversite yönetiminin tam anlamıyla özerk olabilmesi için çalışanların, öğrencilerin ve akademisyenlerin kısacası tüm üniversite bileşenlerinin aktif katılımıyla bir demokratik özyönetim sağlanmasının zorunluluğuna dikkat çeken bildirinin bugün açından uygulanmasının önemini vurgulayan Tükel, üniversitelerde bilginin artık metalaştığını ve maddi kaynak arayan üniversitelerin bu kaynağı devletten bulamaması nedeniyle üniversitelerin özel sektörün avuçlarına bırakıldığını söyledi. Üniversite-devlet-sermaye üçlü ilişkisinde devletin bir aracı haline geldiğini öğrencilerin de bu noktada bilgi tüketicisi konumuna geldiğini belirten Tükel, öğrencilerin artık müşteri gibi görülmeye başlandığını, makineleşen işçiler örneğindeki gibi öğrencilerin alanlarında uzman birer makine olmaya doğru gittiğini vurguladı.
“BİZ HALA İSTANBUL ÜNİVERSİTESİNİN NEDEN BÖLÜNDÜĞÜNÜ BİLMİYORUZ”
Sözlerine İstanbul Üniversitesi’nin bölünmesi sürecini aktararak başlayan Dr. Görkem Doğan, bu süreçte ise hangi kamusal faydası gözetildiğini okulun akademisyenlerine dahi bir siyasi veya yetkili tarafından açıklanmadığını ifade etti. Akademisyenler ve öğrenciler bir arada bu bölünmeye karşı çıkarken, atanan rektörün üniversiteyi savunmadığının altını çizen Doğan, Boğaziçi’ne atanan kayyumun da benzer bir o amaçla atandığının belirtti. Özellikle son 10 yılda akademi içinde partizan kadrolaşma ve vasatlaşmanın hakim olduğunu, son günlerde Melih Bulu üzerinden sürdürülen elitizm tartışmasının da bir gerçek anlamda bir karşılığının olmadığını vurgulayan Doğan, bütün bunların kültürel alanda bir hakimiyet kurma hedefi doğrultusunda yapıldığını söyledi.
Konuşmacılardan sonra sözü alan öğrenciler, çeşitli katkıları ve konuşmacılara sordukları sorularla tartışmayı derinleştirdi. Yapılan eklerde eylemlerin Boğaziçi ile sınırlı kalmamasını ve yerellerde özelleşen taleplerle beraber her üniversitenin kendi temsiliyet mekanizmalarını inşa ederek bu mücadelenin bir parçası olması gerektiğinin vurgusu yapıldı. Ayrıca okuldaki kulüplerin işlevsiz olması yönünde sıkıntılarını dile getiren öğrenciler, pandemi bahanesiyle toplanmayan yönetim kurulunun kulüp çalışmalarını ve kulüp kurma girişimlerini aksattıklarından bahsedildi. Konuşmacılara Boğaziçi’ne açılması kararlaştırılan iki fakülte hakkında da sorular yönelten Hukuk Fakültesi öğrencileri ise kendilerine amfilerde öğretilen hukuk devleti kavramının pratikle örtüşmediğini belirttiler.
Son olarak yan yana gelmenin önemini vurgulayan öğrenciler, uzaktan eğitim sürecinde yapılacak online tartışmaların ve okul açıldıktan sonra sorunları konuşmak adına bir araya gelişlerin önemli olduğunu vurgulayarak etkinliği sonlandırdılar. (İstanbul/EVRENSEL)