İşine son verilen Gülçiçek Dere: Kod 29 sicilime sürülen kara bir leke
“Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” sergileyen işçinin işten atılması anlamına gelen İş Kanunu’nun 25. maddesi, işten çıkarılan işçi için ise adeta “damgalanma” demek.
Gülçiçek Dere’nin son dersinden 5 dakika önce henüz işten çıkarıldığını bilmiyorken çektiği fotoğrafı | Fotoğraf: Gülçiçek Dere
Sedef AKÇAY
İstanbul
Pandemiyle birlikte adeta işverenin silahı haline gelen Kod 29, işçilerin kabusu olmaya devam ediyor. “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller” sergileyen işçinin işten atılması anlamına gelen İş Kanunu’nun 25. maddesi, işten çıkarılan işçi için ise adeta “damgalanma” demek. 2013 yılında akademik hayatına başlayan Gülçiçek Dere, yakın zamana kadar İstinye Üniversitesinde Tıbbi Görüntüleme Teknikleri bölümünde öğretim görevlisi ve program başkanı olarak görev yapıyordu. Ancak işverene bir nimet gibi sunulan Kod 29 gerekçesiyle işten atılan yüzlerce çalışandan biri oldu o da.
ÖNCE KOVDULAR SONRA KINADILAR
Dere, Kod 29 ile nasıl işten atıldığını adım adım şöyle anlattı:
“Yazın üniversite tanıtım günlerinde aramızda sosyal mesafenin olmadığı durumlarda çalıştırıldık. Bazı görevli öğrencilerde Kovid-19 vakaları görüldü. Benim çalıştığım bölümde ilk vaka benim bildiğim kadarıyla çaycı ablamız oldu, biz çay ocağını aynı zamanda toplantı salonu olarak kullanıyorduk. Çaycı ablayı da sözlü olarak duyduk, yazılı bir uyarı bize gelmedi. Daha sonra ben kampüste çalışıyorken rahatsızlandım, Kovid-19 olduğum söylendi ve ben ilaç verilerek eve gönderildim. Sonraki gün ise çaycı ablamızdan önce Kovid-19 olan bir hocamızın olduğunu ve muhtemelen çaycı ablamızın da bu hocadan kapmış olabileceğini ve maalesef bu durumun bizden gizlendiğini öğrendim. Bu duruma sitem ettiğimde ise sekreter, müdür ve hoca tarafından ayrı ayrı arandım. Benden sonra sırayla Kovid-19 vakaları olmaya başladı. Korona sürecinde tedavi görüyorken evdeydim sonrasında tedavi sürecim bitti ama benim belirtilerim, şikayetlerim çok da geçmedi ve yeniden doktora gittiğimde yıllardır alerjik rinit hastası olduğum için bunun astım hastalığına dönüşmüş olduğunu öğrendim. Çalıştığım kurumun sağlığımı koruyacağına dair güvencimi ve inancımı kaybettiğim için heyet raporu aldım ve bunu aldığım gün müdüre ilettim. Bunu kabul etmeyecekleri ile ilgili bir cevap aldım. Halbuki bunun öncesinde rektörlük tarafından bize hastalıkları olanlar için böyle bir hak tanınacağı söylenmişti. Ardından eğer bana inanmıyorlarsa kendi hastanelerinde tekrardan muayene olabileceğimi söyledim ve gittim muayene oldum. Sonucunda astım olduğum söylendi aynı şekilde. Doktor heyet raporu yerine hekim raporu verebileceğini söyledi ve evden çalışması uygundur şeklinde bir rapor yazdı. Bunların yanında annem KOAH hastası ve bu sebeple benim ayrıca dikkat etmem gerekiyor. Ben almış olduğum bu raporları ekleyerek bir mail attım okul yönetimine ve tabii tüm bu sebeplerimi de belirterek evden çalışmak istediğimi bildirdim fakat dilekçem reddedildi. Buna dair bir sürü mailleşmemiz oldu ve ardından part-time çalışayım en azından dedim ama o da reddedildi. Defalarca hem kendi sağlığımdan hem de annemin sağlığından endişelendiğime dair mail attım ama işe yaramadı. En sonunda ‘Ben evden çalışmak istiyorum, bunlar da raporlarım. Kabul etmek zorundasınız’ diye bir mail atarak evden çalışmaya başladım. Maillerde toplantı, imza atılması gibi elzem durumlarda okula gideceğimi de belirttim ve öyle durumlarda gittim de. Bunların sonrasında ekim ayında 8 gün işe gitmediğim ile ilgili hakkımda disiplin soruşturması başlatıldı. Sözlü olarak cevap istendi, ben yazılı olarak cevap verdim ve gitmediğim iddia edilen 8 günün 3 günü okulda olduğumu 5 günü de evden çalıştığımı belgeledim. Disiplin soruşturması ekim ayından itibaren sonuçlandırılmadı ve bir mobbing unsuru olarak bana karşı kullanıldı. Ardından, disiplin soruşturmasının sonucu gelmeden 16 Şubat 2021 tarihinde dönem başlamış ve ben ilk dersime girmişken saat 14.00 sularında insan kaynaklarından rektörlük imzalı iş akdimin tazminatsız olarak sona erdirildiğine dair bir mail gönderildi. Yaklaşık 1 saat sonra ise meslek yüksekokulu müdürlüğünden disiplin sonucu geldi. Disiplin soruşturması sonucu ben kovulduktan sonra geldi. Önce kovdular sonra kınadılar. Daha sonra SGK’den Kod 29 ile işten çıkarıldığıma dair mesaj geldi. Tabii okul hiçbir şekilde buna dair bir bilgilendirme yapmadı, ben Kod 29’u bu vesile ile öğrenmiş oldum.”
‘BENİ EN ÇOK ÜZEN KOD 29 İLE İŞTEN ATILMAK OLDU’
Dere, Kod 29 ile işten atılmanın sonraki hayatını da etkileyeceğini söyleyerek şöyle tepki gösteriyor:
“Şimdi eğer ben herhangi bir işe başvurursam insanlar bir önceki işten çıkış nedenimi ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan davranışlar olarak gördüğünde insanların akıllarına acaba bu insan hırsızlık mı yaptı, ne yaptı diye düşünecekler. Beni en çok üzen işten çıkarılmaktan ziyade Kod 29 ile çıkarılmak oldu, sicilime sürülen bir kara leke maalesef.”
Aniden işten çıkarılmasının doktora hazırlık sürecini de etkilediğini söyleyen Dere bu süreçten sonra yapacaklarını sıralıyor: “Akademide üniversitelerin hocalarının belirlenmesi önceki dönem yapıldığından ve benim de dönem başladıktan sonra işten çıkarılmam gerçekleştirildiğinden kendime ders ya da kadro bulmam zorlaşıyor maalesef. Verilmiş olan kınama cezasına itiraz ettim hemen ama bir işe yarayacağını düşünmüyorum. Bunun dışında dava açacağız ve davamın sonucunda kazanacağımı umut ediyorum sonuçta maddi ve manevi olarak zor durumda kaldım ve bunun bir karşılığının olması gerek. Tabii bir de Kod 29 var, bunu ispat etmeleri gerekiyor. Ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışlarım neler, bunları belirtmeleri gerekiyor. Bu haksızlık benim tarafımdan kabul edilemez.”