28 Şubat 2021 23:55

Türkiye’de çocuk cezaevleri adeta bilinmezlik kuyusu

17 yaşındaki Kadir Aktar’ın şüpheli intiharı sonrası araştırdığımız çocuk cezaevlerindeki tablo şöyle: : Çocuklar yaşadıklarını anlatamıyor, kurumlar hak savunucularının sorularına cevap vermiyor.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

17 yaşındaki Kadir Aktar’ın Maltepe Çocuk Cezaevinde yaşanan şüpheli ‘intiharı’ gözleri yeniden çocuk cezaevlerine çevirdi.

Aktar’ın intiharı sonrası Türkiye’de çocuk cezaevlerinde neler yaşanıyor sorusunun ardında düştük. İşte Çocuk cezaevi gerçeği: Son 3-4 yılda yapılan bilgi edinme başvuruları, ilgili idareler tarafından veri içerecek şekilde yanıtlanmıyor. İzleme mekanizmalarının raporları çoğu zaman yayımlanmıyor. CTE, 2016’dan beri hak temelli izleme raporları bir yana, faaliyet raporlarını bile yayımlamıyor. Çocuklar zaten yaşadıklarını anlatamıyor. Yani Türkiye’de çocuk cezaevleri adeta bilinmezlik kuyusu.

TÜRKİYE’DE ÇOCUK CEZAEVLERİ

Bağcılar’da bir polisin öldürülmesiyle ilgili yargılanırken 16 Şubat’ta tahliye edilen 17 yaşındaki Kadir Aktar, iki gün sonra başka bir dosyadan şüpheli olduğu belirtilerek yeniden tutuklandı. Bir gün Maltepe Çocuk Cezaevinde kalan Aktar’ın 19 Şubat’ta ölüm haberi geldi. Kayıtlar ‘intihar’ diyordu, ancak çok sayıda soru vardı.

Kadir Aktar’ın ölüm haberi sonrası gözler yeniden Türkiye’deki çocuk cezaevlerine çevrildi. Bugün itibarıyla Türkiye genelinde, 7 kapalı çocuk ve gençlik kapalı cezaevi, 4 çocuk eğitimevi bulunuyor. Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün (CTE) verilerine göre 5 Ocak 2021 tarihi itibarıyla Türkiye hapishanelerinde 12-18 yaş aralığında 1170 tutuklu çocuk, 426 hükümlü çocuk var. Burada çocukların yalnızca çocuk hapishanelerinde tutulmadığı, duruma göre yetişkin hapishanelerinin çocuk koğuşlarında da hapsedildiği notunu düşmek gerekiyor.

ÇOCUKLAR YAŞADIKLARINI ANLATAMIYOR…

Peki ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutuklu çocuklar ne yaşıyor, herhangi bir sorun yaşadıklarında ya da  işkence-kötü muameleye uğradıklarında bunu şikayet edebiliyor mu? Cezaevleri üzerine yoğun emeklerine tanık olduğumuz Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu, bu konuda ellerinde veri olmadığını söylüyor. Hazırladıkları Sincan Cezaevi raporunu hatırlatan Gergerlioğlu, “O dönem cezaevindeki görüntüler çok üzücüydü. Kışın soğuk odalar, şikayetini dile getiremeyen çocuklar, zaten bu çocukların çoğu kimsesiz ya da anne babaların sorun yaşadığı ve suça itilen çocuklar. Şu nokta önemli ki çocuklar şikayetlerini dile getirmede sorun yaşıyor zaten. Korku veya başka kaygılarla anlatmaları zor” diyor.

Bir başka veri Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun 2015’te adı geçen Maltepe Çocuk Cezaevi için hazırladığı rapor. O tarihlerde cezaevinde bulunan Onur Önal isimli tutuklu çocuğun diğer mahkumlar tarafından darbedilmesi ve ölümü ile sonuçlanan olay sonrası hazırlanan bu rapora göre Önal’ın darp sonucu hayatını kaybettiği dönem komisyona hiç başvuru gelmemiş. Yani çocuklar yaşadıklarını, çeşitli gerekçelerle, paylaşmıyor, paylaşamıyor.

RAKAMLAR AÇIKLANMIYOR, RAPORLAR YAYIMLANMIYOR…

Hapishaneleri yakından izlemeye çalışan Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Hapiste Çocuk Alan Temsilcisi, Cansu Şekerci’nin aktarımlarını da eklediğimizde aslında bu konudaki fotoğraf daha da netleşiyor. Bilgiye erişimin özellikle son 3-4 senedir son derece güç hale geldiğine dikkat çeken Şekerci, “Yapılan bilgi edinme başvuruları, ilgili idareler tarafından veri içerecek şekilde yanıtlanmıyor. Çocuk mahpus nüfusunu sorduğumuzda dahi veri içeren yanıt alamıyoruz. İzleme mekanizmalarının raporları çoğu zaman yayımlanmıyor. Bu kapsamda ziyaretlere ilişkin tutanakları düzenli olarak TBMM insan haklarını inceleme komisyonu paylaşıyor, bu da bir rapordan ziyade oturum tutanaklarının yazıya dökülmüş hali oluyor. CTE, 2016’dan beri hak temelli izleme raporları bir yana, faaliyet raporlarını bile yayımlamıyor” diyor.

GERÇEK RAKAMLAR ELDEKİLERDEN DAHA KARANLIK…

Verileri ancak kendilerine gelen mektuplardan, ailelerle ve kimi zaman avukatlarla kurdukları iletişimlerden, basın taramalarından ve gönüllü avukat ağlarının ziyaretlerinden edinebildiklerini vurgulayan Şekerci, “Ki mektuplar mektup okuma komisyonundan geçtiği için bazı mektupların hiç gelmediğini de biliyoruz. Sıklıkla ailelerinden uzakta tutuldukları için aile yakınına sevk, şiddet iddiaları, disiplin cezaları gibi sebeplerle çocuk mahpuslar ve aileleri bize ulaşıyor. Kaldı ki bir İşkence ve kötü muameleye ilişkin verilerin belki eldeki verilerden daha fazla karanlık sayı barındırdığının farkında olmalıyız” diye ekliyor.

Peki ya intihar vakaları ya da şüpheli ölümler... Örneğin son 10 yılda kaç çocuk cezaevinde yaşamını yitirdi -intihar etti- ya da intihar girişiminde bulundu?

Bununla ilgili son resmi veri, CHP Milletvekili Onursal Adıgüzel’in 2017 yılında yaptığı bir bilgi edinme başvurusuna cevap olarak paylaşılan veriler.

2017 yılında paylaşılan verilere göre 2013 yılının başından 2017 yılının ikinci yarısına kadar Türkiye hapishanelerinde 13 çocuk hayatını kaybetti. Bunlardan 6 tanesinin intihar olduğu açıklandı. Daha sonra bu konuda verilen önergelerin hiçbirine yanıt verilmedi. İntihar girişimlerinde bulunan çocukların sayısını da bilinmediğinin altını çizen Cansu Şekerci, Yaptıkları izlemelerde çocukların kendilerine zarar verme eğilimlerinin çok yüksek olduğunu belirtiyor: “Bu kendine zarar verme davranışı bir intihar girişimi olsun ya da olmasın veya bu girişim ölümle sonuçlansın ya da sonuçlanmasın, bu çocuğu o hapishaneye koyan tüm düzenin tartışılması gerektiğini gösterir bize.”

BİR DE KORONAVİRÜS TECRİDİ EKLENDİ…

Pandemi ile birlikte yaşanan sorunlar da katlandı desek yanlış olmaz.

Şekerci, salgının risk grubunda olmadıkları için mahpus çocukları temel alan hiçbir çalışma yapılmadığının altını çiziyor ve ekliyor: “Pandemi dolayısıyla çocuklarla iletişimimiz de son derece azaldı. Kurduğumuz sınırlı iletişim esnasında infazlarının hatalı hesaplanmaları, açığa ayrılma hakları gibi sebeplerle başvurular aldık. Salgın önlemleri altında bir dönem tüm ziyaret haklarının kaldırılması, denetim mekanizmalarının izleme yapmak için düzenledikleri ziyaretlerin kesilmesi, hatta kimi hapishanelerde önlem adı altında dışarıdan gelen mektupların ve kargoların engellenmesi/geç verilmesi gibi bilgiye erişimin, dolayısıyla hakka erişimin sınırlandığı durumlarla karşılaşıyoruz.

Özellikle son dönemlerde -sadece çocuk mahpuslar için geçerli olmayan- artan bir şikayete değinmek istiyorum. Gelişim çağındaki bir grup çocuğun 8 kişilik koğuşlarda tutulduğunu düşünün. Bunun bir senedir devam ettiğini de. Bir diğer deyişle koronavirüs hapishanelerde salgına sebep olan bir virüs olmaktan çıktı, aynı zamanda tecrite sebep olan bir hak kısıtlaması olmaya başladı.”

‘ÇOCUK HAPİSHANELERİ ASLA ÇÖZÜM DEĞİL’

Peki ya çözüm, onu nerede aramalıyız? Şekerci, “Çocuk adalet sistemine dair konuştuğumuz her aşamada önümüzde şu amaç durmalı: çocukların hapsedilmemesi” diye başlıyor sözlerine. Çocuk hapishanelerinin bir çözüm olmadığını vurgulayan Şekerci, “Aksine her vadede çocuk haklarının ihlali anlamına gelen bir formda bu kurumlar. Hapsetmenin alternatiflerinin gerçekleşmesi gerekiyor. Çocukların hapsedilmesi yerine çocuğa uygun bir adalet sistemi gerçekleşene kadar da mahpus çocukların üstün yararını gözetecek tüm önlemler ve iyileştirmelerin gerçekleşmesi gerekiyor. Bir çocuğun ailesiyle haftada yalnızca 10 dakika (pandemi döneminde 20 dakika) telefonla konuşabilmesinin ve eğer ziyarete gelebiliyorlarsa haftada sadece 45 dakika görüşebilmesinin ne bu çocuğa ne bu çocuğun yargılandığı dosyadaki mağdura ne de topluma bir faydası var.”

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Grevlerini sonlandıran Maltepe Belediyesi işçileri: İrademiz yok sayıldı

SONRAKİ HABER

Yücel Erten: İzmir Şehir Tiyatrosu hep sürüncemede kalmıştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa