TEMSA işçileri: MESS sözleşmesi sürecinde pandemi bahane edilmemeli
Sonbaharda görüşmelere başlanacak MESS grup sözleşmesinden kayıplarını karşılayacak iyileştirmeler bekleyen TEMSA işçileri “Bu süreçte pandemi bahane edilmemeli” diyor.
Fotoğraf Temsa'nın tanıtım videosundan alınmıştır.
Adnan KARATAŞ
Adana
Yaklaşık 150 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi bu yılın dördüncü çeyreğinde görüşülmeye başlanacak. Ülkenin en büyük toplu iş sözleşmelerinden kabul edilen MESS grup sözleşmesi geçen yıl Türk Metal, Özçelik-İş ve Birleşik Metal-İş sendikaları ve MESS arasında ayrı ayrı olarak imzalanmış ve 2019-2021 arası dönem için yüzde 17 zam alınmıştı. Sözleşmenin imzalanmasının ardından aradan geçen süreçte alınan zammın artan hayat pahalılığı karşısında eridiğini ifade eden TEMSA işçileri, pandemi sürecinde ise sigorta primleri başta olmak üzere günlük temel tüketime gelen zamlar karşısında kayıplarının arttığını ifade etti. Sözleşmeden kayıplarını karşılayacak iyileştirmeler bekleyen işçiler “Bu süreçte pandemi bahane edilmemeli” diyor.
İSTİHDAM YILI
Sabancı ve Skoda ortaklığı ile satın alınmasının ardından CEO Tolga Kaan Doğancıoğlu yaptığı açıklamada 2021 yılını TEMSA için ‘atılım’ yılı olacağını dile getirmiş ve istihdam sağlanacağını ifade etmişti. Tüm bu gelişmelerle birlikte milyon dolarlık otobüs, midibüs ve kanter üretimini yapan işçiler ise krizle birlikte artan hayat pahalılığı karşısında ‘geçim’ derdine düşmüş durumda. MESS ile üçüncü dönem sözleşmesini imzalayacak olan ulaşım araçları üretimi yapan TEMSA’da son aylarda Avrupa ülkelerine elektrikli otobüs satışları gündemdeyken bantlar henüz yarı hızda çalışmaya devam ediyor. Şu sıralar gece vardiyasına geçilip geçilmeyeceğinin de konuşulduğu fabrikada pandeminin başından beri kısa çalışma ödeneğinden yararlanılırken üretimdeki işçiler bant hızına ve ihtiyaca göre fabrikaya gidip geliyor.
TÜRK-İŞ VE HAK-İŞ CUMHUR İTTİFAKININ SENDİKA VERSİYONU GİBİ
Pandeminin faturasının işçilere kesildiğini aktaran bir işçi, “Artık öyle bir dönem oldu ki herkes işimi koruyayım derdine düştü. Fatura işçilere kesiliyor. Her şeye zam geldi. Mazot bile 7 lira oldu, benzinle yarışıyor. Aldığımız zam eridi bile” dedi. Pandemi bahanesiyle sözleşmelerde düşük oranlara imza atıldığını takip ettiğini belirten işçi, “Normal şartlarda MESS’te en az yüzde 25 zam olması lazım. Ama bu gidişle daha düşüğüne imza atmak isterler. Saat ücreti zaten yüksek olanlar sözleşme sonrası da biraz idare edebilir ama genel itibariyle Türk Metal’in baskınlığının kırılması lazım sözleşmelerde. Maalesef Türk-İş ve Hak-İş ortaklığı Cumhur İttifakı gibi hareket ediyor. Hükümet de sözleşmelerde patronlardan taraf oluyor” dedi.
PANDEMİ BAHANE EDİLMESİN
Başka bir TEMSA işçisi de “Haziran temmuz gibi dillenmeye başlar süreç ama giderek daha düşüğe doğru iner oranlar” dedi. Sendikaların durumunu siyasi partilere benzeten işçi, “Sen delege seçiyorsun sonra delegeler yukarıda birilerini seçiyor ama herkes bildiğini okuyor. Bunun böyle olmaması lazım. Sözleşme sürecinde pandemi bahane edilmemesi gerekiyor” dedi.
ZAM TALEBİ ÇARŞI PAZAR FİYATLARINA GÖRE BELİRLENSİN
TEMSA İşçisi
Adana
Marttan sonra normalleşme olacak mı olmayacak mı bu soru işareti. Eğer olacaksa biz tam kapasite çalışacak mıyız? Tüm metal grubunda tam kapasite olursa TİS’i etkiler. 4 nüfuslu bir hanede tencere 50 liradan 95 liraya kaynamaya başladı. Elektrikten gıdaya gelen toplam zamlar hesaplanacak. Hiçbir sendika enflasyon altı bir şey diyemez, biraz da sosyal haklar olur.
Yatırılmayan primler için haklarımız aranacak mı, sanmam. Ben fabrikada 20 yıllık işçiyim, kısa çalışma ödeneğinden yararlanıldığı için kafadan son 8-9 ay prim yatmadı. Bu para benim kıdem tazminatımdan mı kesilecek ya da o günler kıdeme katılacak mı? Önce muğlaklıklar çözülmeli. Sendikacılar (başkanları) bunları konuşmalı. Sendikalar elini taşın altına koymalı ve devletin açıkladığına göre değil çarşı pazar enflasyonuna bakmalı. Yumurtanın iki yıl önceki fiyatı ve bugünkü fiyatı ne kadar? Bunları göz önüne alıp ona göre oran belirlenmeli.
Kapitalist sistemde işverenler hiçbir zaman ‘Çok şükür’ demez, ‘İşçi de hakkını alsın’ demez. Her zaman kendini düşünür. Ama biz insanca yaşayacak ücret istiyoruz. Biz işçiyiz, başımızı sokacak bir ev, çocuğumuzun eğitimini sağlamak isteriz. Ama bu düzende sendikası ile birlikte kimse meseleye böyle bakmıyor. Maalesef işveren olmazsa sendikalar da olmaz diyen sendikacılar var. Kapitalist düzende sermaye esastır. Bugünkü haklar, zamanında insanların canı ile kanı ile aldığı haklardır. Ben işçi olarak bakacak olursam. Sonuçta dünyayı ilgilendiren bir pandemi süreci atlatıyoruz. Bu süreçte çarklar dönsün, ülke üretsin, ekonomi büyüsün ama işçilerin hakları da verilsin.