Jeoloji Mühendisleri Odası: Yapı denetimini beton lobisi engelliyor
Jeoloji Mühendisleri Odası, deprem haftası açıklaması: Güvenli yapılaşmanın ilk adımı olan zemin ve temel etüt raporlarını denetleyen bir yapı denetim sistemi, beton lobisi istemiyor diye kurulmadı.
Fotoğraf: DHA
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası depremlere karşı farkındalığının artırılması, ülkenin altyapı ve üstyapısının depremlere hazır hale getirilmesi ve yapılan hazırlık çalışmaların toplumla paylaşılması amacıyla 1-7 Mart tarihleri arasında belirlenen deprem haftasıyla ilgili açıklama yaptı. Yönetim kurulu adına yapılan açıklamada, deprem riskinin büyük risk oluşturmasına rağmen hâlâ eskimiş, günün ihtiyaçlarına yanıt vermeyen planlama, imar, afet, yapı üretim ve denetim mevzuatıyla deprem etkilerini yönetmeye çalışıldığı belirtildi. Açıklamada, gelişmiş ülkelerde uygulanan “fay yasası” gibi düzenlemelere sırt çevrildiği, zemin ve temel etüt raporlarını yerinde denetleyen bir yapı denetim sistemini “beton lobisi istemiyor” diye kurulmadığı için Türkiye’de 2020 yılında dünyada meydana gelen depremlerde en çok can kaybının yaşandığı ülke olduğu belirtildi. Türkiye’de 2020’de meydana gelen depremlerde 168 vatandaş yaşamını yitirirken, 3 bine yakın vatandaş yaralanmış, 80 bine yakın konut, işyeri gibi bağımsız bina bölümleri yıkılmış veya ağır hasar görmüş, 20 milyar liraya yakın maddi kayıp meydana gelmişti.
“SORUMLULUK DEVLETİNDİR”
Deprem risklerini azaltma konusunda sorumluluğun merkezi ve yerel yönetimler arasında dağıtılmış olsa da temel sorumluluğun devlete ait olduğu vurgulanan açıklamada şöyle denildi: “Bu sorumluluklar sadece yerleşim birimlerinde gerekli mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı uygulamalarından yararlanarak mevcut riskleri azaltmak anlamına gelmez; hem merkezi ve hem de yerel yönetimler açısından öne çıkan asıl sorumluluk mevcut risklerin tespiti ve azaltılmasının yanında, yeni risklerin önlenmesi, yaşam alanlarımızdaki deprem risk havuzunun büyümesine neden olan unsurların engellenmesinden geçmektedir.”
Depremlere ve tüm afetlere karşı güvenli ve sağlıklı yaşam çevrelerinde yaşamak tüm toplumun temel bir insan hakkı olduğu vurgulanan açıklamada, artan deprem riskleri karşısında TBMM Başkanını, Cumhurbaşkanını, bakanları, milletvekillerini, merkezi ve yerel yönetimleri, kamu ve özel sektör kuruluşlarını, üniversiteleri, meslek örgütleri, sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerini sorumluluklarını yerine getirmeye çağrıldı.
“DEPREMLERE İLİŞKİN DÜZENLEMELER YANDAŞ ŞİRKETLER ÜZERİNDEN HAZIRLANIYOR”
Deprem riskinin kentlerde ve yaşam alanlarında büyük risk oluşturduğu halde, içinden diri faylar geçen kentsel ve kırsal yerleşim alanlarında hazırlıksız bir şekilde yaşamların devam ettiği vurgulanan açıklamada eksiklikler şöyle sıralandı:
- Güvenli yapılaşmanın ilk adımı olan zemin ve temel etüt raporlarını yerinde denetleyen bir yapı denetim sistemini beton lobisi istemiyor diye henüz kuramadık!
- Mevcut mevzuatın uygulanmaması için ilgili merkezi ve yerel idareler iş birliği içinde…
- Eskimiş ve günün ihtiyaçlarına yanıt vermeyen planlama, imar, afet, yapı üretim ve denetim mevzuatıyla deprem etkilerini yönetmeye çalışıyoruz! 50 yılı aşkın süredir deprem zararlarının etkilerinin azaltılması konusunda gelişmiş ülkelerde uygulanan “fay yasası” gibi düzenlemelere sırtımızı dönmeye devam ediyoruz…
- Birçoğu aktif diri faylarla oluşturulan ova ve tarım alanları imara açılarak bir yandan deprem risk havuzu genişletirken diğer yandan gıda üretim alanları heba edilmeye devam diyor.
- Ülkede yerleşim alanlarının yanı sıra çok sayıda kritik sanayi tesisi, köprü, baraj, gölet, kimyasal kirleticilerle doldurulmuş atık havuzları, limanlar, petrol dolum tesisleri diri fay üzerine inşa edilmiş ve edilmeye devam ediyor.
- Toplumu ilgilendiren depremlere ilişkin yasal mevzuat veya yönetmelik düzenlemeleri kapalı kapılar ardında, şeffaflıktan uzak bir anlayışla bazı yandaş şirketler üzerinden hazırlanmaya devam ediyor.
- 2020 yılındaki deprem deneyimleri de göstermiştir ki, ülkemizde insanların başta deprem olmak üzere afet tehlikelerinin yıkıcı etkisine maruz kalma oranı azalmamakta, aksine artmaktadır.
- 30 Ekim 2020 tarihinde Sisam depremi sonrasında meydana gelen ve ülkemizdeki ölümlü ilk tsunami olayı yerleşimleri tehdit eden afet tehlike yelpazesini genişletirken, yine aynı depremde yıkılan ruhsatlı yapılar deprem riskinin sadece ruhsatsız ve kaçak yapılar açısından geçerli olmadığını da gözler önüne sermiştir. Yani devletin gözetimi ve denetimi altında yapılan çok sayıdaki ruhsatlı yapı da yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Bu durum basit bir sorumsuzluk olmayıp, açıkça bir cinayettir.
ACİL YAPILMASI GEREKENLER
- Her tür ve ölçekte mekansal planlar, afet risk azaltma planları ile deprem mastır ve sakınım planlarına altlık oluşturacak nitelikteki mikrobölgeleme etütlerinin önümüzdeki 3 yıl içerisinde tamamlanması sağlanmalıdır. Bu amaçla, İmar Kanunu’na bir madde ilavesi yapılarak planlama öncesi mikrobölgeleme etütlerinin yaptırılması zorunlu hale getirilmelidir.
- Fay yasası 3 ay içerisinde çıkartılarak hem ülkemizin depremselliği hem de bunun bir parçası olan diri fayların yüzey faylanması tehlikesinin belirlenmesine yönelik mevzuat oluşturulmalı; MTA’nın koordinasyonunda yürütülen Türkiye Paleosismoloji Araştırma Projesi hızlandırılarak 3 yılda tamamlanmak üzere gerekli planlamalar yapılmalıdır.
- Yukarıdaki araştırma çalışmaları için başta 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu (DASK Kanunu) kapsamındaki gelirler ile 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’la oluşturulan dönüşüm projeleri özel hesabındaki gelirler başta olmak üzere kamu kaynaklarından yeterli ödenek ayrılmalı ve ilgili idarelere bu maçla kullanılmak üzere tahsis edilmelidir.
- Deprem risklerinin önlenmesi amacıyla mikrobölgeleme ve paleosismoloji araştırmalarının planlanması ve uygulanması süreçlerinde yerel yönetimler aktif olarak devrede olmalı, bu araştırmaların yerel idarelerce yapılması/yaptırılması için deprem zararlarının önlenmesi amacıyla toplanan özel tüketim vergisinden gerekli ödenekler tahsis edilmelidir.
- İmar, Afet, Yapı Üretim ve Denetim ve Kentsel Dönüşüm yasalarının deprem güvenliği temelinde birbiriyle daha uyumlu çalışmasını sağlayacak içerik ve yapıya kavuşturulması için ilgili bakanlık, meslek odaları, yerel yönetimler ve akademisyenlerin katılımıyla bir komisyon kurulup, 2021 yılı içinde gerekli değişiklikler hazırlanarak TBMM’ye gönderilmelidir.
- Beton lobisinin başta ovaların imara açılması olmak üzere imar, planlama, yapı üretim ve denetim sistemi üzerindeki etkisini azaltacak önlemler alınmalı, bu amaçla zemin araştırmalarının yerinde denetimini esas alacak bir sistematik en kısa süre içerisinde kurulmalıdır. (İstanbul/EVRENSEL)