İskender Bayhan: "İşçilerin grevi AKP'ye yarıyor" diyenler günde 5 kez aynaya baksın
Gazeteci İskender Bayhan, Maltepe Belediyesi işçilerinin grev sürecini Gündem Özel'de değerlendirdi.
Gazeteci İskender Bayhan, Maltepe Belediyesi işçilerinin grev sürecini Zeliş Irmak'ın sunumuyla Gündem Özel'de değerlendirdi.
İskender Bayhan'ın değerlendirmelerinden satır başları şöyle:
Maltepe Belediyesi işçileri, “eğer hakkımızı masa başında alamıyorsak, uzlaşıyla çözemiyorsak hakkımızı grevle alacağız” dediler. Grevin önemli bir silah olduğunu işçiler gördüler.
GREVDEN YANA DEĞİLSENİZ KAPİTALİSTTEN YANASINIZ
6 gün önce greve başlandığında her şey içinde 4 bin 100 liraydı belediyenin teklifi. 6 günlük grev 4 bin 700 liraya imza attırdı belediyeye. Görmek isteyen buradan bile anlayabilir grevin önemini. Grevler kapitalizm koşullarında işçilerin kapitalistlere karşı başta ekonomik hakları olmak üzere sosyal, siyasal, demokratik haklar için verdikleri mücadelenin biçimlerinden birisi. Yasalara da geçmiş en önemli demokratik hak. Grevden yanaysanız işçinin yanındasınız. Grevden yana değilseniz kapitalistin yanındasınız. Grev kırıcılığı da işçinin yanında değil kapitalistin yanında, sömürenin yanında olana derler. Bu durumda çöpler toplansın derseniz, üretim devam etsin derseniz grev kırıcı olursunuz. Denilecek şey çok basit: İmzalayın, işçilerin hakkını verin. Bu çöpler de olmasın.
AKP'NİN GERİYE DÜŞMESİNİN ÖLÇÜSÜ CHP'Yİ DESTEKLEMEK DEĞİLDİR
Kimse CHP’li olmak zorunda değil. Kimse de AKP’ye karşı CHP’yi desteklemek zorunda değil. Hatta bugün AKP’ye karşı CHP’yi desteklemekle sınırlı bir anlayış AKP’ye hizmet eden bir anlayıştır. Bu en başta da CHP Genel Merkez yönetimi bilir. Durmadan orada burada ittifak peşinde koşuyor. 0.6’lık Saadet Partisi bile Millet İttifakından ayrılmasın diye çaba serf ediyor. AKP’nin gerilemesinin ölçüsü CHP’yi desteklemek değildir.
En çok düşülen yanlışlardan birisi de işçileri emekçileri bu toplum hep emek gücü en değersiz, en altında, en az ücretle yetinmesi gereken kesimler olarak görme anlayışıdır. Sömürüye seslerini çıkarmamaları istenir. En büyük problem Türkiye’de sömürünün yoğunluğudur ve AKP bunu temsil etmektedir. AKP ile mücadelenin en temelinde sömürüye karşı mücadele etmek gelir. Eğer CHP’li belediyeler AKP’nin güç toplamasını istemiyorlarsa işçinin hakkını verirlerse bu yaklaşımların önüne geçmiş olurlar. CHP’nin bu yaklaşımından etkilenen kesimler açısından şöyle bir yanlış daha var: Üniversite öğrencileri hak talep ediyor, barolar, sağlık emekçileri mücadeleye yöneliyor ‘aman ha AKP’ye yarar’ diyerek bastırılmak isteniyor. Bu zihniyet korkarım ki Millet İttifakı iktidara gelse hakkını isteyene ‘bekleyin’ diyecekler. Bu aynı zamanda gerçekleri yitirip yalanın peşinde koşma halidir. AKP’nin işine yaramayacak, güçlendirmeyecek bir şey yapmak istiyorlarsa aynaya baksınlar. 2001’den başlayabilirler bakmaya, ne yapılmaması gerektiğini anlamak için. İşçiler grev yaptığında AKP güçlenmez. İşçiler emekçiler hak mücadelesi vermediğinde, grev yapmadığında, örgütlenmediğinde AKP güçlenir. Maltepe işçileri grev yaptı diye AKP’nin oyları artmaz, kimse korkmasın.
AKP dün sürdürdüğü siyasetine devam etti. Yandaş basına bakınca kimse de işçinin hakkını verin demedi. Onlar da en büyük şansları olarak gördükleri CHP muhalefeti yapıyorlar.
DİSK YÖNETİMİNİN SINIF SENDİKACILIĞI AÇISINDAN ZAYIFLIKLARI VAR
DİSK’in genel olarak şöyle bir zayıflığı var: Konfederasyona bağlı sendikaların kendi işlerini kendilerinin yapması ve oralara müdahale etmeme. DİSK bunu aşmalı, yönetimi bu konuda daha etkin olmalı. DİSK yönetiminin de sınıf sendikacılığı açısından zayıflıklarının ve geriliklerinin çok daha görünür hale geldiğini gösteriyor süreç. Değişim için işçilerin aşağıdan mücadele vermesi gerekiyor.
GENEL-İŞ GENEL MERKEZİ TARİHE KÖTÜ BİR NOT DÜŞTÜ
Genel-İş genel merkezi çok kötü bir tutum sergiledi TİS süreçlerinde. Genel merkez hem TİS konusunda hem grev konusunda işçilere sormadan bir grev nasıl bitirilir, işçilere sormadan bir TİS nasıl imzalanır sorularının yanıtını verme konusunda epey tecrübe biriktirmiş görünüyor. Tarihe de kötü bir not düşmüş oldular bu tutumlarıyla.
İŞÇİLER BALIK HAFIZALI OLMAMALI
İşçiler;
- TİS süreçlerini daha başından örgütlerken komiteler kurmayı, temsilcilikler oluşturmayı ve kararları birlikte alıp birlikte uygulamayı hem yaşayarak gördüler hem de bunun ilke olarak ne kadar kıymetli olduğunu gördüler.
- Sendika genel merkezi de belediye başkanı da CHP’li olsa, AKP gibi bir tehdit de olsa başımızda 4 bin TL’yi 4 bin 700 TL yapamayacağını da öğrendiler.
- Grevin turnusol kağıdı işlevi gördüğünü de öğrendiler. Grev öyle bir şey ki kim dost kim düşman ortaya çıkar.
- Önümüzdeki dönem sendikaların yönetim anlayışının ve tüzüklerinin nasıl olması gerektiği açısından tartışma için birikim elde ettiler.
Tüm bunları balık hafızalı olmazlarsa hayata geçirebilirler. Bir sene sonra unutulmamalı bu deneyimler.
Ekonomik haklar için verdikleri mücadelenin bir partili mücadele olması gerektiğini de bilmeliler. İleri işçiler açısından Emek Partisinde örgütlenme konusunda deneyim çıkaran işçiler olduğunu da düşünüyorum.
Emek Partisi de grevi başından sonuna destekledi. ‘Bu işin arkasında kim var’ diye soruluyor. Sonra da ‘Emek Partisi varmış’ diye yanıt verenler oluyor. Bunun için büyük araştırmalara gerek yok. Bir Emek Partiliyi arayıp sorsalar öğrenirler. (Evrensel WEBTV)