2 Mart 2021 03:41

Ressam Tülin Demiray’ın tablolarında soyut ve somut dengesi

Gülseren SÜDOR
Ressam

Tülin Demiray’ı 1965 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümünü kazandığımızdan bu yana tanırım.  İlk sene Adnan Çoker Galeri sınıfında beraberdik, sonra da hocamız Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesini seçmiştik.

Hem okul yıllarında hem de mezun olduktan sonra Tülin Demiray’ın araştırarak, çalışarak sanatını geliştirdiğine bizzat yakından tanıklık ettim. Tuvallerini lekesel alanlara bölen Tülin Demiray bunların içine ve dışına attığı küçüklü-büyüklü lekelerle kurguladığı peyzajları, mimari yapıları, nesne ve objeleri zarif bir anlatımla yorumlamıştır.

Tülin Demiray’ın resimlerinde soyut ile somut arasındaki dengeyi koruyan bir düzen kurguladığını gözlemlerim. O Japon hat sanatçıları gibi izleyicilerini birçok soyut işaretler, lekeler içinde birdenbire şaşırtacak denli “A bu bir sandal ama neden karada ve ağaçlar arasında?​” dedirtecek kadar somut ve soyut görünümlü figürleri birlikte kullanabilir. Karmaşıkmış gibi algılanabilecek soyut- somut işaretleri kullandığı renklerle destekler.

Tülin Demiray, soyut manzaralardan düşsel ve şiirsel ipuçları veren figürler çıkartır. Ve izleyeni bir rüya içinde geziniyormuş gibi hissettirir. Kompozisyonlarında, grotesk bir figürasyon kullanır. Eleştirmen Kaya Özsezgin, Tülin Demiray resimleri için ağır basan özelliğinin renkçilik olduğunu vurgularken son derece haklıydı.

Biraz geride durmayı becerebilen; sanatında ve yaşamında karşılaştığı sorunları kendi mücadelesiyle aşan; alkışlanmayı düşünmeden; iyimserlikle üreten ressamlar gurubundandır Tülin Demiray. Sonuna kadar bu doğrultuda üreteceğine inanıyorum. Sonuçta sanat izleyicilerinin “İşte bu Tülin Demiray’ın resmi” dedirtecek kadar özgün bir biçem geliştirmeyi başarmıştır.

Yaşam ve sanat dostum Tülin Demiray’ın yeni sergisini Kozyatağı’daki Bakraç Sanat Galerisinde izleyebilirsiniz.

Evrensel'i Takip Et